“Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır,
Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır,
Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır.”
Sezai Karakoç’un “Sürgün Ülkeden Başkentler başkentine” adlı şiirinden alınan bu satırları sanırım hatırladınız. 2012 yılında 10’cu Türkçe Olimpiyatlarında Mısır’dan gelen Mennatallah isimli kızın dilinden dinlediğimiz bu şiir, hala kulaklarımızda çınlıyor olmalı.
Karakoç’un epey uzun olan bu şiirden niye bu satırları aldığıma gelince, bildiğiniz gibi neredeyse son 10 yıldır güneşi bahardan koparıp, adeta üzerimize yıldırımlar yağdırılmaya çalışıldı. Maalesef her dönemde olduğu gibi günümüzde de kendileri gibi düşünmeyen ve kendilerinden olmayan herkesi ezmeye çalışan, onları kapı kulu gibi kullanıp, sırtlarından geçinen oligarşik bir azınlık; Kur’an’ın ifadesiyle; ‘Şirzime-i kalîl’ ülkemizde her türlü devlet gücünü kullanarak Hizmet Hareketini tarihin çöplüğüne atmak istedi. Ancak şairin, “Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır” dediği gibi dünyanın dört bir yanında karanlık geceleri gündüze çevirmek için gayret gösteren yüzlerce mimar var artık. Özellikle şu Ramazan ayında, ‘yanmış küllerinden yepyeni bir hisar’ inşa eden yüzlerce fikir işçisine şahit olduk.
Bunlardan bir kaçını burada ifade etmek istiyorum. İsterseniz en sonuncusundan başlayalım. Norveç’te ikamet eden Hizmet gönüllülerinin Ramazan ayında hayata geçirdiği Ramadan Gjest (Ramazan misafiri) projesi devlet televizyonu NRK’nın dikkatini çekmiş ve Hizmet gönüllüsü Bingöl ailesinin evine misafir olmuş. Muhabir, Anna Rut Tørressen, ev sahibi İbrahim Bingöl’e Ramazan Gjest projesinin amacını sormuş. O da bu soruya, “Farklı kültürler arasında köprü kurmak, Norveç toplumunda radikalizmi azaltmak, hoşgörü ve diyaloğu ön plana çıkartmak” şeklinde özetlemiş.
Bir diğeri ise, Hollanda’nın Amsterdam kentinde Stichting Burgerhart Amsterdam ve Kunst van Het Samenleven’in organize ettiği iftar yemeğine, Belediye Başkanı Femke Halsema, Nieuwe West Belediye Meclis Üyeleri ve iş insanlarından oluşan yaklaşık bin kişi katılmış. Belediye Başkanı Halsema, özet olarak; “Amsterdam’ın tüm renklerinin farklı din ve ırktan insanların bu iftar çatısı altında bir araya gelmesi beni çok mutlu etti. Ramazanınız mübarek olsun” demiş.
Bir başka örnek ise, Yunanistan’da yaşayan modacı Vasili Nakos, Fethullah Gülen Hocaefendi ve hizmet gönüllülerine yaşatılan zulümler hakkında konuşmuş. Çevresindekilere ise Yunanistan’da Yunanca basılan ve Hocaefendi’yi anlatan kitabı okumalarını tavsiye ettikten sonra, “Sıkıntılı bir süreç geçirdiğinizi biliyoruz sabredin, yakında bir güneş doğacaktır” demiş.
Ramazanın bitmesine günler kala, açılan iftar sofraları, yeni yeni dostlukların kapılarını aralamaya devam ediyor. Avustralya Zaman’da yer alan habere göre, Queensland Eğitim ve Kültür Vakfı ile Wisdom Eğitim Kurumu’nun ortak verdiği sokak iftarına yaklaşık 70 kişi katılmış. Verilen iftarda konuşan Queensland Eyaletinin Emniyet Müdür Yardımcısı Ben Marcus, bu tür beraberliklerin ve komşulukların suç oranlarının azalmasına pozitif katkı sağladığını söyledikten sonra, “Bizim sizin gibi insanlara ihtiyacımız var.” diyerek yapılan faaliyeti tebrik etmiş. Eyalet Milletvekili Peter Russo da “Bir çok iftara katıldım. Benim için en ilginç olan şey ev sahibinin tanımadığı insanları evine alıp yemek yedirmesi. Bu beni çok etkiledi. Çok güzel arkadaşlıklar edindik” demiş.
Kanada’da bulunan Kültürler Arası Diyalog Enstitüsü’nün Ottowa Polis teşkilatıyla beraber bu sene 7’ncisini verdiği iftar programı ise çok renkli geçmiş. İftar programı, bu yıl ilk defa Parlamento’da yapılmış ve programa daha önceden belirlenmiş programı dolayısıyla katılamayan Başbakan, gelecek yıl bu iftara geleceğine dair söz vermiş. Ayrıca gönderdiği kutlama mesajında; “Düşüncelerimiz depremden etkilenen herkesle ve kalplerimiz sevdiklerini kaybedenlerle birliktedir. Çevremizdeki bazı seslerin ayrıştırma tohumları ekmeye çalıştığı bir çağda, çeşitliliğin en büyük güç olduğu bir ülkeden yaşamaktan gurur duyuyoruz” demiş.
Evet, güzel insanlar, dünya çapında yapılan bu diyalog faaliyetlerinin tamamını 600 kelimeyle sınırlı bu yazıda zikretmem mümkün değil. Ben buraya sadece öne çıkan bir kaçını aldım. İsterseniz diğerlerini, ‘Hizmetten.com’ adresinden okuyabilirsiniz.
Yazıyı, şairin yukarıdaki satırlarından mülhem şöyle bağlamak istiyorum. Gün batsa, ay tutulsa ne ehemmiyeti var? Zira, şu anda geceyi gündüze çevirmek ve karanlığı boğmak için gayret eden binlerce fikir işçisi var. Güneşi bahardan koparıp adeta üzerimize yıldırımlar yağdırarak yangınlar çıkarılmış olsa da yanan küllerimizden yepyeni hisarlar yapan mimarlar var. Ümitsiz olmaya gerek yok. Allah’ın izniyle yenilgi yenilgi üstüne büyüyen bir zafer var…
