İnsanları İnançsızlığa Götüren Sebepler | MUHSİN ÇELEBİ

Yazar Editör

Bir önceki yazımızda “İnsanları inanmaya götüren yollar” görmüştük.

Kâinat kitabını ilmi bir şekil de inceleyen, Kur’an-ı Kerim’i doğru okuyup anlayan, Peygamberimizin hayatını önyargılardan uzak doğru bir şekilde ve vicdanının sesine kulak veren bir insanın inanmaması âdeta imkânsızdır diyebiliriz. İnsanlar bütün bunlara rağmen acaba nasıl oluyor da inanmıyorlar diye çoğu zaman kendi kendime sormuşumdur. Bu kadar ayan beyan delillere rağmen yine de insanların inanamalarının yüzlerce sebepleri vardır. Fakat temel birkaçına göz atalım :

CEHALET

Kâinat kitabını, Kur’an-ı,  Efendimiz ( S.A.V. )’ i gerçek yönleriyle bilmeme tanıyamama…  Okuma yazma bilmemek cehalet değildir. Göz sanatı görür de sanatkarını göremiyorsa asıl cehalet odur. Okuma yazma bilmeyene “ümmi” denilir. Efendimiz ( S.A.V ) , ümmi idi . Ebu Cehil, Mekke’de okuma yazma bilen birkaç kişiden birisiydi . Ama asıl bilinmesi gerekeni bilip tanıyamadığı için , kendisine “CAHİLLERİN BABASI ” anlamında “EBU CEHİL” denildi. Kur’an-ı Kerim’de, Mevlamız inanmayanların şu ayetle anlatır.  “Onlar dünya hayatının sadece görünen yüzünü kısmen bilirler; ahiret hakkın da ise tamamen gaflet içindedirler … ( Rum, 30/7 ) Onların bu cehaletlerinin sebebi ikinci maddedeki:

SADECE DUYU VE KENDİ AKILLARINA GÜVENMELERİ

Halbuki insanoğlunun duyuları ve aklı sınırlıdır. Sınırlı varlıkları algılayıp, sınırlı şeyleri kavraya bilir. Adeta daha soyut kavramın kendisinde gelişmediği çocuklar gibi ” Gözümle gördüğüme, elimle tutabildiğime ve aklımın aldığına inanırım’’ derler somut kavramın dışına çıkamaz. Onun için maddecidirler, manevi şeylerden habersizdirler. Kur’anın daha başında inananları anlatırken; ‘’0 ( müttekiler ) ki, görünmeyen gayb alemine inanırlar.’’ Bakara, 2/3 buyurur. Dünyanın sadece görünen dış yüzüne bakmak ehli dünyanın bakış açısıdır. Mü’min ise , Allah’ın isimlerinin tecelli ettiği ve  sıfatların olduğu yönünü de kavrayabilir.

Kâinatın ve birtakım hakikatlerin içyüzünü kavramaya engel olan insanoğlunda bazı duygularda vardır . Bunlar;

KiBiR , GURUR VE iNAT DUYGUSU

Bir insan egosunun esiri olmuş, ‘Küçük dağları ben yarattım’ dercesine hareket ediyorsa . Firavun gibi kendisini herkesten üstün görüyorsa “( Firavun ) ben sizin en yüce Rabbinizim … dedi’’

Başkalarına hiç değer vermiyorsa, o insanın hakikati bulması, gerçeklere inanması mümkün değildir. Şeytani inançsızlığa götüren, onun kibir, gurur ve inadı idi. Yoksa Allah’ı bilmiyor değildi. Bildiği halde kendisini Adem’den üstün gördü ve ilk ırkçılardan oldu. Kafir oldu. ‘’Hani biz Meleklere; ‘(Kudretim için) Adem’e secde edin!’ dedik. Hepsi secde ettiler, yalnız iblis diretti, kibirlendi ve kafirlerden oldu. (Bakara : 2/34)

(Allah, İblis’e) “Söyle bakayım, sana emrettiğim halde, secde etmene mani nedir?’’ dedi. İblis, “Ben ondan daha üstünüm; çünkü Sen beni ateşten, onu ise bir çamur parçasından yarattın.’’ (A’raf  7/12)

“Görüldüğü gibi şeytani küfre götüren kibir, gurur ve inadı oldu. Kendini herkesten üstün görüyor ve ilk ırkçılığı yapıyordu… Öyle ise inanmanın önündeki en büyük engellerden biri de bunlardır. Kibirli, gururlu ve daima kendi görüş ve fikirlerinin üstün olduğunu savunan insanlar, kendilerinin görüş ve fikirlerine uymak istemeyen insanlara zorbalık ve baskı uygularlar ve insanlara zulmederler. Böylelikle bir adım daha atarak inanmamanın diğer bir sebebinin kapısını çalmış olurlar.

Zulüm ve zalimlik, insanı küfre götürür, adaletten uzaklaştırır.

Cehalet içinde yüzen, sadece duyuları ile hareket eden, kibir, gurur ve inat sahibi insanlar adil olamazlar. Başkalarına zulmetmeyi hayatlarının gayeleri haline getirirler. Böyle insanları da Allah hiçbir zaman hidayete ulaştırmaz. “Allah zalimleri hidayet etmez, doğru yola ulaştırmaz.’’

Tarihe göz atacak olursak bütün Firavunlar, Nemrutlar, Settatlar, Stalinler, Hitlerler, Saddamlar, Kaddafiler ve niceleri hayatları boyunca insanlara hep zulmetmişler. Bu zulümlerinin karşılığını görecekleri bir ailemin olmasını ve bunların hesabını verecekleri bir büyük mahkemenin olmasını ve herkese hakkını tam olarak verecek bir adil yaratıcının olmasını istemezler. İnanmadıkları ve inanmak da istemedikleri için arzu ve hevalarına göre hareket ederler. Günah deryasından kurtulamazlar. Onun için küfre götüren yollardan birisi de:

GÜNAHLARDA ISRAR ETME; ARZU, HEVA VE HEVESİNE UYMAK

Bediüzzaman, 2. Lema’nın 1. Nüktesin de ‘’Her bir günah içinde küfre giden bir yol vardır. O günah istiğfarla çabuk imha edilmezse, küçük bir manevi yılan gibi kalbi ısırır. Utandıracak bir günahı gizli işleyen bir adam, başkasının bilmesini,  görmesini istemez. Meleklerin amellerini kaydettiğini, her şeyi bilen ve gören bir yaratıcının huzuruna çıkıp hesap vermeyi istemez. Küçük bir emare ile onları inkâr eder.  Cehennem azabını netice veren büyük bir günah işleyen kişi cehennemin varlığından rahatsız olur. En ufak bir şeyle inkâra gider.  Yine insanoğlu küçük bir emrini dinlemediğinde rahatsız olur,  onun yüzüne bakmaktan sıkılır. Halbuki sayısız nimetleri insana veren semavat ve arzın yaratıcısının Kur’an’daki ısrarla yaptığı emirleri dinlemeyen ve itaat etmeyen insanoğlu elbette çok sıkılır. Devamlı nefsinin peşinden koşmuş, arzu ve hevalarının esiri olmuş bir insan Allah’ın huzuruna çıkıp hesap vermek istemez. Nefsinin, hevasının ve şeytanın etkisinde kalarak inkar yoluna girer. Kur’an böyle insanları şöyle belirtir:

“Arzu ve heveslerini ilah edinmiş, bilgisine rağmen ( Allah’ı bırakıp da o hevasına kul olmasından dolayı ) Allah’ın da kendisini sapıklıkta bıraktığı, kulağını ve kalbini mühürleyip, gözüne de bir perde çekmiş olduğu kimseyi gördün mü? Şimdi (bana söyle ) artık Allah’tan başka doğru yola kim getirebilir? Hala düşünmeyecek misiniz ?”

“Hayır! Gerçek öyle değil! Onların yapageldikleri kötü işler, gitgide kalplerini paslandırmıştır. (Onun için ahireti inkâr ederler.)’’

İşte nefsinin ve hevasının peşinde koşan bu insanlar kendilerince bahaneler ararlar. O zaman da karşılarına engeller çıkar:

 BAŞKALARININ HATALARINI, KENDİ HATALARIMIZA BAHANE YAPIP ONLARA SIĞINMA                            

Çoğu kötü yollara girmiş, çıkamayan, inanç problemleri olan insanlar kendilerince bahaneler üretirler.

“İşte ben küçüklüğümde hocaya gitmiştim. Hoca beni bir dövdü, bir daha gitmedim.’’

‘’Falanca hacı beni camiden kovdu, ben de bir daha camiye girmedim.”

‘’Falan hoca, filan hacı, işte şu papaz şu mel’anetleri işledi ben onların inandığı dinden nefret ettim.” gibi.

Halbuki onların yaptıkları hatalardan dolayı; onların yedikleri, içtikleri şeyleri yiyip içmemezlik yapmıyoruz. Elbette eğitimde iyi örneklerin ve etkisi vardır. Ama aklımızı kullanıp ebedi hayatımızı berbat edecek veya iyi edecek yolu bulmakta insan oğlunun iradesi iledir. Bunun için bahaneler üretmeden, her türlü baskı önyargılardan her türlü baskılardan uzak olmalıyız.

HERTÜRLÜ ÖNYARGILAR, ÇEVRENİN VE ATALARININ ETKİSİNDE KALMAK 

Efendimiz ( S.A.V ), kendisini 40 yıl himaye edip, yeğenini de çok sevdiği halde ölüm döşeğinde amcası Ebu Talip’e imanı teklif edince, o sırada Kureyş’in ileri gelenleri Ebu Talip’e bakıp; “Atalarının dinini mi bırakacaksın?” dediklerin de “Kureyş’in kadınları, ‘’Ebû Talip ölümden korktu da inandı. Demeyeceklerini bilseydim, yeğenim sana inanırdım.” der. Kur’an, bu nevi baskıların insanı nasıl imandan uzaklaştırdığını resmeder. “Onlara, ‘Gelin Allah’ın indirdiği buyruklara tabi olun!” denildiğin de : “Hayır , biz atalarımızı hangi inanç üzerinde bulduysak ona uyarız derler. Ataları bir şeye akıl erdirememiş ve doğruyu bulamamış olsalar da mı onlara uyacaklar?’’

Günümüzde de nice insanlar, çevrenin etkisinde kalarak, acaba ne derler, gerici yobaz derler mi? düşüncesi ile dinden uzaklaşmış adım adım küfre yaklaşmışlardır.

Burada sayamadığımız daha birçok maddi ve manevi, şahsi veya içtimaî sebeplerle insanlar inançtan uzaklaşıp küfre düşmüşlerdir.

Cenab- i Hakk bizleri hidayetten ayırmasın …

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy