Başlığa aldığım bu beyan Hocaefendi’nin 1986 Çamlıca vaazında sarf ettiği bir cümleydi. Sanırım bir çoğunuz bu sözü hatırladı. Fakat, insan kelimesinin nisyan kelimesinden türediğini söyleyenler vardır. Nisyan kelimesinin anlamı da unutmak demektir. Sanırım bu yüzden bazı şeyleri çok çabuk unutuyoruz.
Bu unutkanlığından dolayı olsa gerek insan, bazen kendi sisli-dumanlı havasına takılıp ortalığı boz bulanık görüyor. Ruh haleti bu şekilde olunca ne yediği yemekten ne de yaptığı işten lezzet almadığı gibi baharın da hiç gelmeyeceğini sanıyor ve adeta ümit adına her şeyini içindeki karakışa teslim ediyor. Halbuki Üstadımızın Rus Polisine dediği gibi; “Her kışın bir baharı, her gecenin bir neharı vardır.”
Rabbimize hamdolsun ki, hem coğrafi mevsim olan kış hem de içimizde büyüttüğümüz karakış bu günlerde tasını tarağını toplayarak izbeye doğru çekilmeye başladı. Arkadaşlarımız geçtiğimiz Ramazanda yaptıkları faaliyetlerle bunu fiilen bizlere gösterdiler. Bu Ramazanda zamanın dairevi olarak döndüğünü ve dünün ‘kurak ve çorak’ günlerinin yerine şimdilerde her yerin ‘çemenzar’ haline gelmeye başladığını tekrar gördük. Kur’an’ın ifadesiyle “He’ze min Fadlı Rabbi” yani bütün bunlar Rabbimizin birer fazlı keremidir inşaallah…
Malum, elimizdeki bütün iletişim araçlarına el koyuldu ve bu iman ve Kur’an davası bitirilmeye çalışıldı. Ancak Rabbim onların planlarını tam tersine çevirdi ve yazının başlığında ki cümlede ifade edildiği gibi, “Her vadide yüz bin geda” bugün itibariyle YouTube üzerinden yaptıkları iftar programlarıyla, haber kanallarıyla, değişik analiz ve yorumların yapıldığı ekstra programlarla adeta zirvelere doğru yol alındığını gösterdi.
Ayrıca bu ramazan vesilesiyle dünyanın her köşesinde adeta bahar çileklerinin açtığını ve arkadaşlarımızın o bahar çiçekleriyle gönüllere girmeyi başardığını gördük. Benim bulunduğum Kiel şehrinde de gölgesine takılmadan yüzünü güneşe doğru çevirmiş bir avuç beklentisiz insan, burada da gönülleri fethetti. İşte bu yiğitler ilk olarak 27 Mart akşamı geniş ve ferah bir salonda diyalog iftarı verdi. Yaklaşık yetmiş civarında insan bu diyalog sofrasına iştirak etti. İlk defa ezan sesine şahitlik eden simalar o akşam oradaydı. Gelenler çok güzel bir akşam olduğunu söyledi ve gelecek yıl daha geniş katılımlı olacak şekilde tekrarını yapma dileğiyle ayrıldılar. Üç gün sonra ise ensar-muhacir buluşması adı altında ikinci bir iftar düzenlendi ki görülmeye değerdi. Bütün bunların yanında bu beldede gönlü ummanlar gibi geniş olan bir çok arkadaşımız kendi evlerinde de iftarlar verdiler. Rabbim yaptıkları bu rahmeti bol gayretlerinden dolayı kendilerinden razı olsun.
Evet, burada bu tür faaliyetlere hem ev sahipliği yapan, hem de şemsiye görevi gören Kİ-KUD adındaki dernek 11 Nisan tarihinde Kiel merkezde bulunan mülteci kampındaki çocuklara bayram sevinci yaşattı. Johanniter tarafından idare edilen bu kamp merkezinde kalan yaklaşık kırk civarındaki çocukların yüzleri Kİ-KUD tarafından verilen hediyelerle biraz olsun güldü.
“Her vadide yüz bin geda eder nida” sözü malumunuz Alvar Efe hazretlerine aittir. Vahaların bile kuruduğu o yıllarda bu söz sadece belki o günün insanına ümit verme adına söylenmişti. Fakat bu gün itibariyle tam anlamını bulduğunu söyleyebiliriz.
Elhamdülillah şimdi her yerde ümit vadeden binlerce ses ve soluk var. Kendi değerlerimize yürekten sahip çıkan binlerce kardeşimiz kaldıkları yerden tekrar vira bismillah dediler. Ramazan bayram hutbesinde Kudret hocanın dediği gibi; kardeşlerimiz bu dünya hayatını ramazan gibi yaşayıp bayramı ahirette yapmayı gaye-i hayallerine koymuşlar. Rabbim sayelerini meşkur gayretlerini daim eylesin. Bu vesileyle Ramazan Bayramınızı da tebrik ediyorum.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN