Hz.Cibril (A.S.) Hadisinde İhsan

Yazar Orhan Keskin

Hz. Cibril Hadisi, Rabbimizin  huzurunda ve sahabelerin şahitliğinde, Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.v)  ile Cebrail aleyhisselamın kıyamete kadar gelecek tüm insanlara, birlikte  ilan ettikleri mühim üstü mühim bir mutabakat şaheseridir.

Bu soru-cevap diyaloğunda, soru soran da soru sorulan da, cevaplarını çok iyi bildikleri olmazsa olmaz hakikatleri; İslam, iman, ihsan ve kıyamet başlıkları altında bütün insanlığa duyurmuşlardır.

Sahabeler, bu ilginç diyaloğa şahitlik ederken kafalarında iki soru vardı. İçeriye giren bu  beyaz kıyafetli ve siyah sakallı yabancı zat, belli ki uzaklardan gelmişti ama buna rağmen yoldan gelmiş birinin aksine tertemiz kıyafeti ve bakımlı pırıl pırıl görünümü nasıl oluyordu? İkinci olarak da sorduğu soruların cevabını dinleyip daha sonra “Doğru söyledin.” diyorsa aslında cevabını bildiği soruları neden soruyordu?

Evet dostlar, sahabeler bu zat ayrıldıktan sonra meraklandıkları hususların cevaplarını Peygamber Efendimizden şu şekilde alıyorlardı: “O Cibrîl’di. Size dininizi öğretmeye gelmişti.” Tam da burada bizim de aklımıza; “İslam ve iman nedir, kıyametin vakti ne zamandır ve alametleri nelerdir?” gibi çok önemli sorularla birlikte neden “İhsan nedir?” sorusu da sorulmuştur? İslamın ve imanın şartlarının Sevgili Peygamberimiz tarafından tek tek anlatılması ve Cebrail aleyhisselam tarafından tasdik edilmesinden şunu anlıyoruz ki bu iki husus Müslüman ve mümin olmanın olmazsa olmaz esaslarıdır. Tabii ki hemen şu gerçeği de anlamış oluyoruz: İhsan şuuru; İslam ve İman esaslarını besleyen adeta bir can suyudur.

Allah’ın Huzurunda Olma Şuuru: İhsan…

Hz.Cibril Hadisinde, Peygamber Efendimizin ifade ettiği gibi; İhsan, Allah’ı görür gibi ibadet etmekdir; çünkü sen O’nu görmesen de O seni görmektedir.”  Demek ki Allah’ın huzurunda Rabbimizi görüyor gibi bir hayat tarzını benimsememiz gerekiyor. Bizler O’nu görmesek de O bize, şah damarımızdan daha yakın ve her halimize nigehban. Hal böyle olunca da hayatımızın bütün karelerine bu inanç ve duygu hakim olmalıdır; yaşantımıza, insanlarla ilişkilerimize, yememize, içmemize, özel hayatımıza, duygularımıza, düşüncelerimize ve tabii ki ibadetlerimize…

İhsan, itkan ve İhlası Birlikte Ele Almalıyız…

Sevgili Peygamber Efendimiz; “ … Sizden biriniz bir iş yaptığı zaman onu en mükemmel şekliyle yapmasını Allah (cc) sever.” derken işleri kusursuz ve mükemmel yapma anlamına gelen “itkan” kavramının açılımını yapmıştır ki bu kavram da zaten ihsanın olmazsa olmaz bir tarafıdır.  Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi de; İtkan ile ihsan, bir vahidin iki yüzü gibidir. Bu iki temel esasa bağlı olarak insanın amellerini bir tertip ve düzene koyması, saadet-i dâreyne ulaşmada iki nûrânî kanat sayılırlar.şeklinde ifadeleriyle bu hakikati ifade etmiştir.

Sevgili Peygamberimiz, bir hadislerinde ise ihlasın açılımını şu şekilde ifade etmiştir; “Allah, ancak samimiyetle sadece kendisi için ve rızası gözetilerek yapılan ameli kabul eder.” Bediüzzaman Hazretleri de eserlerinde; ihsanı da kapsayan “ihlas” kavramını öne çıkarmıştır.  Yirmibirinci Lema’nın birinci düsturunda, kendileri ihlası şöyle ifade etmiştir: “Amelinizde rıza-yı İlahî olmalı. Eğer o razı olsa bütün dünya küsse ehemmiyeti yok. Eğer o kabul etse bütün halk reddetse tesiri yok. O razı olduktan ve kabul ettikten sonra, isterse ve hikmeti iktiza ederse sizler istemek talebinde olmadığınız halde, halklara da kabul ettirir, onları da razı eder. Onun için bu hizmette doğrudan doğruya yalnız Cenab-ı Hakk’ın rızasını esas maksat yapmak gerektir.”

Fethullah Gülen Hocaefendi de ihlasın açılımını şu şekilde ifade etmiştir: “Allah’a (celle celâluhu) gönül vermiş hakikî bir mü’minin, bütün tavır ve davranışlarında Allah’ın rızasını gözetmesi, bir an bile kendini mülâhazaya almaması, “Ben konuştum, ben yaptım, ben ettim.” dememesi, hatta yapıp ettiklerini hafızasından bile silmesi gerekir. Mü’min, bilhassa hak ve hakikate çağırırken, asla gırtlak ağalığı yapmamalı; bir yerde hak ve hakikat adına sohbet edecekse, konuştukları mutlaka gönlünün sesi olmalıdır. Neticeye ulaştığında ise o, yapmış olduğu işlerin, elde ettiği başarıların bir santimini bile kendisine ayırmamalıdır.

Hayatımızın her alanını ve ibadetlerimizi sarıp sarmalaması çok önemli olan bu üç kavram, adeta doğru kulluğumuzun da turnusol kağıdı olacaktır: İhsan ufkunda; Rabbimizin huzurunda teftiş veriyor gibi bir hassasiyetle yaşamaya gayret edip ibadetlerimize de bu hassasiyeti yansıtmaya çalışabiliyor muyuz?  İtkan duygusuyla; ibadetlerimizi ve hayırlı işlerimizi kusursuz ve eksiksiz yapma gayreti içerisinde miyiz? Ve ihlasla; davranışlarımızda ve ibadetlerimizde Rabbimizin rızasını esas alabiliyor muyuz?

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy