Hizmet Eğitim Normları-3: Aile, Öğretmen ve Öğrenci Odaklı Eğitim

Yazar Orhan Keskin

Hizmetin eğitim anlayışında, etkili rolünden ve öneminden bahsettiğimiz rehber öğretmen; öğrencisini ailesiyle birlikte ele alır. Ülkelerin eğitim modellerine göre ister öğretmen merkezli, ister öğrenci merkezli anlayış olsun fark etmez, rehber öğretmen her zaman aileyle beraber öğrenciyi kucaklar ve yönlendirir. Bu aile, öğretmen ve öğrenci bütünleşmesi sadece okul eğitim süreciyle de sınırlı değildir. Hizmet eğitim anlayışıyla yetişmiş bir çok öğretmen; öğrencileriyle ve aileleriyle kesintisiz ve vefaya dayalı birlikteliğini sürdürür; üniversiteye giriş, iş bulma, evlendirme, mutlu ve hüzünlü günleri paylaşma gibi. Kısaca hayatın her aşamasında rehberlik devam eder.

Hizmet eğitim anlayışına göre aile, çevre ve medya; rehber öğretmenle beraber öğrencinin yetişmesinde tartışmasız en fazla etkisi olan unsurlardır. Ama bu süreci kontrol edecek ve müspete yönlendirecek en önemli fıtri yapı ailedir. Bu yapı doğru yönlendirilmezse öğrencinin alacağı eğitim ve rehberlik asla başarılı olamaz.

Sayın Fethullah Gülen Hocaefendi bu hususu şöyle ifade ediyor; “Aile, çevre, okul ve medya bu en hayâtî konu etrafında (çocuğun ve gencin yetiştirilmesi ve eğitiminde) omuz omuza verdiği zaman, müsbet ve sağlam neticelerin elde edilmesi mümkün olacaktır. Bunlardan bir veya ikisinin devre dışı kaldığı zamanlarda ise, nesiller çeşitli zıtlıklar ve farklılıkların meydana getireceği uğursuz bir atmosfer içinde çekişme ve çatışmalara terk edileceklerdir.” 

Hocaefendi, bu girişten sonra çocuğun ailedeki eğitiminde atılması gereken adımları şöyle vurguluyor;  “Çocuk daha dünyaya ilk gelir gelmez, onu insanlaştırma ve melekleştirme istikametinde hemen harekete geçilerek, gerekli bütün merasimler icra edilmeli… Onun kulağına okunacak bir ezan ve kamet, yüce âlemlerden ruhuna üflenmiş melek solukları gibi, onu varlığa ve diri kalmağa çağıran ilk mesajlar olacaktır. Çocuğa güzel bir isim konması ve bu ismin bilhassa, destansı bir hayat yaşamış müstesna kimselerin isimleri arasından seçilmesi, o yavrunun geleceği adına yine küçümsenmeyecek şeylerdendir. Çocuk, adını aldığı zat hakkında kendisine verilen küçük bir bilgi ile, onu daima başının üstünde hissedecek ve ilk devrelerde belki şuuruna varmadan, fakat sonraları bütün samimiyetiyle ona benzemek için çırpınıp duracaktır. Ayrıca, bu ismin, toplum tarafından kendisine ehemmiyet atfedilen bir şahıs tarafından konması da çok mühimdir. Çok defa “senin ismini falan zat koymuştur” sözü karşısında, gencin vicdanının uyandığı ve kendinde bir iç-toparlanma meydana geldiği göze çarpmıştır.”

Hizmet eğitim anlayışında ailenin önemi ve sorumluluğunu sevgili Peygamberimizin şu değerli sözüne dayandırabiliriz; “Hepiniz çobansınız; hepiniz güttüğünüz sürüden sorumlusunuz. Devlet reisi de bir çobandır ve sürüsünden sorumludur. Erkek ailesinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Kadın kocasının evinin çobanıdır ve sürüsünden sorumludur. Hizmetkâr efendisinin malının çobanıdır; o da sürüsünden sorumludur. Netice itibariyle hepiniz çobandır ve güttüğü sürüden sorumludur.” (Buhârî, Cum`a 11) Yani her anne-baba çocuğunun doğru yetiştirilmesinden ve eğitiminden birinci derecede Allah katında sorumludur ve Hocaefendi de bu önemli konu için ‘Çocuk Terbiyesi’ isimli eserini kaleme almıştır.

Hizmet Hareketi’ne mensup bazı aileler maalesef bu aile sorumluluğunu ihmal etmekte ve her şeyi okuldan veya rehberden beklemektedirler ki bu yaklaşım hem modern eğitim anlayışına hem İslami anlayışa hem de Hizmet eğitim anlayışına uygun değildir.

Bakınız Fethullah Gülen Hocaefendi eğitimde ailenin önemini ve dikkat edilmesi gereken yaklaşımı nasıl vurguluyor; Birinci şıkta, anne ve baba, gönülden bağlı bulundukları en ideal hayat tarzını, gergef işler gibi yaşar, anlatır ve gösterirler. Böylece çocuk, alacağını alır. İkinci şıkta ise, her yaş ve seviye için verilecek şeylerin hazırlanması, hatta komprime haline getirilmesi; takdim usûlü ve takdimde kullanılacak dil, her birerleri başlı başına birer mevzudur ve hepsine riayet edilmesi gerekmektedir.

Çocuğun, eşya ve hadiseler karşısında uyarılarak, bir kısım şeyleri öğrenmeye mecbur tutulduğu bu dönemde okul da devreye girer ve ailenin yanında yerini alır. Bunun tabiî bir neticesi olarak da, ailenin vazifesi ikileşir: 1. Yuvada çocuğu görüp gözetme. 2. Onun okuldaki durumunu kontrol etme. Her iki vazife de çok mühimdir ve hususi titizlik ister. Zira, o güne kadar yavruya verilen şeyler hassasiyetle korunmaz ve yaş farkıyla, kazanılan idrake göre yeni şeyler ilâve edilmezse, çocuğun hiçbir işe yaramayacak şekilde bozulup gitmesi kuvvetle muhtemeldir.”

Hizmetin eğitim anlayışında, tabii ki çocukların ve gençlerin yetişmesinde; ailenin rolü kadar okul ve rehber öğretmene de büyük sorumluluk düşüyor. Bu süreçte iyi bir rehber öğretmen ailenin etkisini çok iyi bilir ve çocuğu ailesiyle beraber düşünerek ele alır. Rehber, sürekli aileyle istişare eder ve doğru bir rehberlik anlayışı için aileyi sürekli yönlendirir. Rehber öğretmen, bu iletişim kurmaz ve aileyle beraber çevre kontrolünü yapmayı ihmal ederse; okul veya rehberlik ortamlarında verdiği değerler, aile ve çevrenin yanlışıyla veya ihmaliyle uçup gider.

“Aile, Öğretmen ve Öğrenci Odaklı Eğitim Normu” da üzerinde kitaplar yazılacak geniş ve hassas bir konudur. Bu önemli normu; Hocaefendi’nin aile için verdiği bazı önemli tavsiyelerle bitirmiş olalım;

Ailede:

1) Yanlarına uğranıldığında ve ayrılırken (selâm) verilmesi;
2) Evin içinde, kendilerine oda, yatak ve dolap gibi hususi bir yer ve bazı şeylerin tahsis edilmesi;
3) Onların kendi seviyelerindeki iş ve eğlencelerinin, yürekten, fakat seviyeli olarak takip edilmesi;
4) Büyüklere yapıldığı gibi, sık sık hâl ve hatırlarının sorulması;
5) Hastalandıklarında ziyaret edilerek, dertlerinin paylaşılması ve teselli edilmeleri;
6) (Uygun yaşlarda) Yer yer kucağa alınmaları, öpülmeleri ve hattâ başlarda, omuzlarda gezdirilmeleri;
7) Hoşlarına gidecek güzel ve tatlı isimler takılması ve bu isimlerle çağırılmaları; bu isimlerin, bilhassa onlarda yiğitlik ve kahramanlık hislerini uyaracak şekilde seçilmesi;
8) Meşrû dairedeki, özellikle ilerdeki hayatlarına esas teşkil edecek olan oyun ve eğlencelerinde serbest bırakılmaları ve hattâ bilmedikleri bazı şeylerin öğretilmesiyle kendilerine yardımda bulunulması ve bunlar gibi daha bir çok şey…

web

“Anne-baba, birbirlerine karşı hak ve vazifelerinde, münasebet ve davranışlarında tam açıklık ve uyum içinde bulunmalıdırlar. Anne-babanın, birbirlerine karşı her olumlu tutum ve davranışı, çocukların irfan dağarcığına atılmış eşsiz bir elmas mahiyetindedir. Mevsimi geldiği zaman çocuk, dağarcığı açar, elması çıkarır ve değerlendirir. Aksine, ebeveynin her huysuzluğu da, onların masum dimağlarında simsiyah bir çizgi olarak kalır gider, onları menfi tanıtan ve küçük gösteren siyah bir çizgi.”

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy