”Bizi gömmeye çalıştılar. Oysa ki tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”
Özellikle içinde bulunduğumuz günlerde bu cümleyi kurmak çok yerinde olsa gerek!.. Öyle ya hayatlarını Peygamber torunlarını budayıp yok etme, onları çürütüp bitirmeye adamışlar da öyle diyordu “bunlara bir kaşık su yok”, “köklerini kazıyacağız”, “Türkiye’yi dar edeceğiz”, “İnlerine gireceğiz”, “Mal, mülk bütün varlık ve varidatlarına çökeceğiz”, vs.. Hal, tavır, hedef, haset, kin ve nefret bu boyutta olunca ne olur?.. Elbette Cemaat biter!!!.. Öyle zannetmeyin sadece Türkiye’de biter!…Cemaat Orta Asya’da, Ortadoğu’da, Balkanlar’da, Afrika’da, Avrupa’da, Uzakdoğu’da, Amerika’da yani bütün dünyada biter!!!.. Nasıl biter peki?
Asırlardır İslamı ve bayraktarlarını bitirmeye ahd etmiş zalimler zannediyorlar ki “biz Cemaat ”bitti” deyince ”Cemaat biter”… “Biz varsak varsınız yoksak yoksunuz” deyince Cemaatin yok olacağını zannediyor gafil, sefil ve dahi sefih zavallılar. Bre gafiller, sefiller ve dahi sefihler… Nifak şebekesi yer yüzünde İslamın en duru, pak ve nezih temsilcisi sayılan bir hareketi ‘bitirelim’ derken o hareket, hareketine bin bereket katarak artık güneşin doğup battığı her yere ve yöreye ulaşma hedefine hızla yaklaşıyor Allah’ın izni ve inayetiyle.
Yabancı bir atasözünde söylendiği gibi ”Bizi gömmeye çalıştılar. Oysa ki tohum olduğumuzu bilmiyorlardı.”
Oysa Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi ne diyordu? ”Bir taş atmakla kuş sürüsü gibi dağılacağımızı zannettiler. Oysa dünyanın dört bir yanına tohum olarak saçıldık”.
Peki ne oldu? Planladıkları gibi oldu (mu?). Cemaat Türkiye’de bitti! (mi?). Dahası, bütün dünyada bitti bitiyor ve daha da bitecek! Evet, Cemaat şimdilerde sadece 180 ülkede bitti ve bitiyor… Bundan sonraki hedefi ise toplamda 216 ülkede bitmek… Göreceksiniz ki Cemaatin bittiği yerlerde insanlık bitecek… Anlayacaksınız ki toprağa gömülmüş, insanlık güneşle temasa geçecek, yeryüzünün bağrına mebzuliyetle, gözyaşlarıyla, dualarla, ızdırapla bırakılan tohumlar tam çürüdük derken yeniden hayat bulacak ve sonra filiz olup fidan olmaya yürüyecek, derken ağaç olup baharda çiçeklenecek ve meyveye duracak… ”Bitirdik” diyenler mi? Onlar da bu bahçede gübre bile olamayacaklar… Gübre olacaklar ama har tarlalarında, haristan diyarlarında yetişen gargat ağaçlarına ancak gübre olacaklar bir çoğu oldu da…
Bu ”Kozadan kelebeğe” doğru uzanan hayat serüveninin özüdür…
Yeryüzünde insanın olduğu her yerde ve yörede, insanlığı, iyiliği, diyaloğu, hoşgörü ve muhabbeti bitirmek ve “bitmek” için bütün yeryüzüne adeta birer tohum gibi saçılan insanlığın kahraman muallimleri yeryüzünün en kutsal vazifesi olan bir meslek ile ”yeni bir dünya”da sevgi, şefkat, evrensel insani değerleri topyekün bitirmek derdi içinde bin sancıyla yaşıyor. Toprağın bağrına atılan tohumların çatlayıp yediveren gibi göklere ser çeken yeryüzü mirasçıları bin sancı ve ve hafakanla çatlayıp dünyaya yepyeni bir baharı yaşatma derdinde. Bu sancı kutlu ve mübarek bir doğumun emaresidir. Bu karşı bayıra gömülen yiğidin sesidir. Bu ”kozadan kelebeğe” doğru uzanan hayat serüveninin özüdür. Bu “çekirdekten çınara” doğru yol alan hakikatin üsaresidir. Bu “ümitvar olunuz” sözünün aksi sedasıdır. Bu “Bir gün benim adım güneşin doğup battığı her yere ulaşacaktır” kutsi beyanının hedefi ve beşaretinin remzidir. “Kardeşlerime selam” diyene gönülden mukabelenin adıdır. İşte bu hedef doğrultusunda yeryüzü mirasçıları bütün yeryüzünün asil ve asıl mirasçıları olarak bitti, bitiyor ve bitmeye devam edecektir.
Dünyayı kendine dar gören Hocaefendi ve arkadaşlarına mı dünyayı dar edeceksiniz?
Bugün Hizmete “dünyayı dar ettik” diyen dar kafalı, dar düşünceli, dar kalpli, dar gözlü, dar gönüllü, dini dahi dar zavallılar, bu işin fikir mimarı “ne olursan ol geleyim” deyip, Türkiye haritasını duvardan kaldırtan, dünyayı harekete dar görüp yer yer uzaya işaret eden, daha da ötesinde zamanın üstüne çıkıp cehennemin gayyalarına inip oradakilere dahi Allah’ı anlatma hedefi veren Hocaefendi ve Cemaatine mi dünyayı dar edeceksiniz?
Sen Türkiye’de okulları, dershaneleri, hastahaneleri, üniversiteleri, fabrikaları… kapat. Türkiye’de kapattığın her müessese dünyanın muhtelif yerlerine adeta birer ve biner tohum gibi düşüyor ve sen Türkiye’de bir kurum öldürdüm, bitirdim derken onlarcası başka coğrafyalarda diriliyor ve bitiyor ve bitecek. Bütün yeryüzünde okullar, dershaneler, üniversiteler ve daha niceleri açılıyor ve dünyanın ekmek, su ve hava kadar ihtiyaç duyduğu barışa, sevgiye ve diyaloğa kapılar açılıyor, barış köprüleri kuruluyor.
Nakış nakış dünyanın dört bir yanında ilimden, muhabbetten, sevgiden bir dünya örülüyor. İlmik ilmik irfan türküleri heceleniyor. Bu irfan ve eğitim ordusu her geçen gün büyüyor. Bu muallimlerin sesi her geçen gün daha gür çıkıyor. Buram buram her tarafı ilmin, irfanın, faziletin muhabbetin rayihası sarıyor.
“Yeryüzü mirasçıları”na Selam Olsun…
Bütün ”bitirme, yok etme, kök kazıma, sıfırlama, dar etme” operasyonlarına rağmen, Peygamber mesleğini icra eden ”yeryüzü mirasçıları muhacir ve muallimlere” binler selam olsun.
Karartılan dünyamızda ve kara kıtada “kara propagandalara” aldırış etmeyen, kara bahtlı siyah incilerin karanlık dünya ve ahiretlerini aydınlatan, onları aydınlık nurlu bir geleceğe hazırlayanlara selam olsun.
Yeni Hicret diyarlarında bin bir ızdırapla arkasına bakmadan, istikbal endişesine kapılmadan, makamın mansıbın kancasına takılmadan, enaniyetin kirli vakumuna kapılmadan, su-i zan’nın bataklığına düşmeden, şeytanın dürtülerine kulak asmadan, nefsin mırıltı ve fısıltılarına boyun eğmeden, rahata ve rehavete kapılmadan, v yolların en güzeli olan o kutlu yolda yıkılmadan, yılmadan, hiç kimseye ve hiçbir şeye takılmadan yürümeye devam eden bu asrın kara sevdalılarına, ve yeryüzünün gerçek mirasçılarına binler selam olsun.
Hizmetten | Muhsin Tarık Arslan
