“Bütün çiçekleri koparabilirsiniz ama baharın gelişini engelleyemezsiniz” | RECEP ATICI

Yazar Recep Atıcı

Pablo Neruda’ya ait bu söz, tam da bu günler için söylenmiş olmalı.

Evet, ülkemizde baharın gelişini engellemek isteyen kimseler özellikle yedi yıldır kadın-erkek, genç-ihtiyar, hamile-hasta demeden üç günlük dünya ikballeri için, ‘bunca yol çiğnedikleri halde bir çiçek çiğnemeyen’ çiçek gibi insanları, dallarından kopardılar.

Üstad Necip Fazıl’ın; İslam’ı kendi çıkarları uğruna ve başkalarının emelleri doğrultusunda, kafalarına göre müslüman portresi oluşturmaya çalışan, bunu da halka yutturarak sonuç itibariyle İslâm düşmanlarının eline müthiş koz veren insanlar için söylediği ‘kaba softa ham yobaz’ tipler, çiçek gibi insanları soldurdular. Bunu yaparken de denize düştüklerinde bile yardım istemeyecekleri insanlarla el ele verip (Ergenekoncu, Ulusalcı) ülkenin en temiz, en masum evlatlarına çıplak arama, işkence, insan kaçırma dahil her türlü zulmü reva gördüler.

Dün Sevgi Okulları diyerek her platformda alkış tutanlar, şimdilerde o okullarda çiçek gibi öğrenci yetiştiren bahçıvanları kovarak bahçeleri kuruttular. O bahçeleri ve bahçıvanları besleyen su arığı misali ülkenin saygın iş adamlarının el emeği, göz nuru büyüttüğü çiçek gibi işyerlerine de el koyarak, oraları kırk haramîlere peşkeş çektiler. Mantı yaparak, kermesler düzenleyerek burs bulmaya çalışan bacılarımızın ablalarımızın o bereketli ellerine kelepçeler takarak çiçek yetiştirmelerine mâni oldular.

Daha dün denecek kadar yakın zaman önce her gittikleri ülkede çiçek yetiştirip ülkemize armağan eden gurbetteki öğretmenleri de mafyaların eliyle tırpanladılar. Tenleri gibi bahtları da kararmış mazlum milletlerin ufkuna bir şafak pırıltısı gibi doğan bu çiçek ruhlu insanları bahçelerinden kovdurdular. Oralarda çiçek yetiştirme imkânı bulamayan bu bahçıvanlar, canları pahasına derin suları geçerek bulundukları ülkeleri terk ettiler.

Bütün çiçekleri kopardıkları halde baharın gelişini durduramayan bu ‘kaba softa ham yobazlar’ en son kurumaya yüz tutmuş çiçekleri yeniden canlandırabilmek için insani yardım yapan 550 çiçek insanı da bir sabah vakti çocuklarının gözleri önünde topladılar. Yaptıkları bu hoyratça tavırlarıyla kendi sonlarının gelişini hızlandırdıklarının farkına bile varmıyorlar. Zira Cenab-ı Hakkın koyduğu fıtri kanunları hesaba katmadan yaptıkları bu en son hadise öyle tahmin ediyoruz ki onların sonu olacaktır. Çünkü, O’nun koyduğu fıtri kanunların gereği kim ne kadar uğraşırsa uğraşsın baharın gelişi hiçbir zaman engellenemez.

Bununla beraber, baharda esen fırtınalar bazen önüne kattığı her şeyi savurur. Bu da Cenab-Hakk’ın koyduğu fıtri bir kanun olup Hicr suresi 22’nci ayette şöyle ifade edilmektedir; “Rüzgârları aşılayıcılar olarak gönderdik.” İşte bu aşılayıcı rüzgarlar, bitkilerdeki erkek ve dişi unsurların döllenmesini sağlar ve bu sayede savrularak yok oluyor gibi görünen tohumlar yedi veren başaklar halinde yeniden hayat bulurlar.  Yedi yıldır çiçek renkli insanları dünyanın dört bir tarafına savurmakla baharın gelişini engellemek isteyenler, Cenab-ı Hakkın koyduğu bu fıtri kanunu hesaba katmadılar.

Evet, son yaşanan fırtına bugüne kadar esen fırtınalarla kıyaslandığında gerçekten çok sert esti. Hocaefendi’nin dün yayınlanan Bam Teli’nde dediği gibi; “Bunun gelecekteki mükafatı Allah’ın izni inayetiyle baş döndürücü olacaktır. Onda hiç şüphemiz yok! Bir gadre uğradıksa şayet, her defasında Cenâb-ı Hak birkaç türlü lütufta, berekette bulundu.”

Hocaefendi sohbetine şöyle devam ediyor: “Olan şeylerden dolayı üzülüyoruz tabi. Ama Cenâb-ı Hakk’ın takdiri! Dediğim gibi 27 Mayıs oldu, Haziran oldu, Temmuz oldu. Bütün gadr ayları, gadr seneleri peşi peşine cereyan etti. Her defasında sizin arkadaşlarınız, sizin gibi düşünenler gadr u efgana maruz kaldılar. Bunun da nasıl sonuçlanacağını Cenâb-ı Hak bilir, biz bilemeyiz! Nasıl bir lütf-u ilahi var bilemeyiz! Cenab-ı Hak bazen böyle cebr-i lütfî ihsanlarda bulunur, bunu takdirle karşılamak lazım. … Talip olunan şeylerin büyüklüğüne göre bazen bu türlü şeylerin büyüklüğü de mebsuten mütenasip olur.”

Evet, bilindiği üzere ‘Bing Bang’ denen büyük patlama olmasaydı bu günkü yaşadığımız dünya olmazdı. Dolayısıyla büyük inkılaplardan, büyük patlamalardan ve bu patlamaların sonunda ortaya çıkan bereketli su kaynaklarından doğar. Yukarıda bahsini ettiğimiz ayetin devamında da Cenab-ı Hak, şöyle buyuruyor: “Derken gökten yağmur indirip onunla sizi suladık. Halbuki o suyu hazinelerde depolayan da sizler değilsiniz.”

Yazının sonunu da yine Hocaefendi’nin dünkü sohbetindeki bize ümit olarak yeten bir cümlesi ile noktalayayım:

Çok iyi şeyler olacağı ümidini besliyoruz. Elhamdülillah arkadaşların çehrelerine bakınca, onların yüzlerindeki ümidi okuyunca, ben de ümitleniyorum.”

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy