Hakiki ve elemsiz lezzet ve ebedi saadet yalnız imanla mümkündür.
Şu bir gerçek ki, dünyamız, başına ne zaman ne geleceği belli olmayan haliyle güneşin etrafında dönüp durmaktadır. Eğer bir hikmet ve mizanla hareket ettirilmezse; dünya da, üzerinde misafir olarak ikamet edenler de uzun süreli yaşayamaz. Yer çekimi olmasa, küçük ve büyük cisimler arasında çekme ve itme kanunu olmasa, su kaldırma gücünü kaybetse, dünyamızda neler olur hiç düşündük mü?
Güneşin dünya’ya mesafesinin korunması ne büyük bir nimettir. Ay’ın dünya ile irtibatı ne kadar hassas bir mizana sahiptir. Rahman suresinde geçen “Güneş ve Ay bir hesap ile hareket ederler” ayeti buna muhteşem bir misaldir.
Yaratılış gayesini ve yaratıcısını bilmeyen bir insanlık başıboş, gayesiz, hedefsiz bir gemi gibi, başına geleceklerden habersiz halde zaman okyanusunda bir yerlere doğru hareket etmektedir. Evet, insan bir yolcudur. Yolculuğu ruhlar âleminden başlar. Ana rahminden, çocukluktan gençliğe, gençlikten ihtiyarlığa, ihtiyarlıktan kabre, kabirden haşire, haşirden ebede kadar devam eder. Geriye doğru olmayan bu yolculuğa her can sahibi bir kez çıkar. Sahne bir kez kurulur ve bu sahnede herkes kendisine tevdi edilen hayat rolünü oynar. Neticede ya başarılı olur ya da başarısız olur. Başarılı olanlar mükâfatlandırılır, olamayanlar cezalandırılır.
Neticesi toprakta çürümek olan ve cismani olarak hiçbir meyvesi olmayan bu hayat; sahibine koca bir yük olmaktan başka ne işe yarar. Ancak kulluk için yaratıldığı ayetle beyan edilen insan eğer kulluk görevini yapmazsa yaratılış sebebine muhalefet etmiş olduğundan cezalandırılmaya müstahak olur.
Meyve dermek için dikilen bir ağacın meyve vermemesi o ağacı toprağın bağrına dikeni çok üzer. Atılan buğday tohumları başaklanmazsa tüm masraflar heder olur. İşte insan o kadar kıymetli bir tohumdur ki onda küçük bir kâinat vardır. Kulluk için yaratılan insanın kendi sahibine matlup meyveyi verememesi ne acı!
Âlemdeki hiçbir varlığın kendi ihtiyacını karşılayabilmesi düşünülemez. Evet, başta akıl, şuur ve iradeye sahip insan olmak üzere ne hayvanlar hiçbir ihtiyaçlarını karşılayamaz. Kendileri için ototrof denen ve kendi besinini kendisi üretir bilinen bitkiler bile yeşil vücut libasları olmadan ve ilgili fiziksel mekanizme ile donatılmadan besinleri sentezleyemez, oksijeni de üretemez. Gaybi bir kaynaktan beslenen güneşin yakıtı olan hidrojen musluğu kapatılırsa o da vazifesini asla yapamaz.
Çobansız bir koyun sürüsü nelere maruz kalmaz ki? Vahşi hayvanata yem olmaz mı? Evet, disiplinsizlik kargaşa nedenidir. Âlemde disiplin kudretle ilimle mümkündür. Her şeyin dizgini elinde olmayan bir güç asla ilahlık iddia edemez. Hem semaya hem arza gücü yetmeyen acizdir.
Her bir hayat sahibi olan arzın sakinlerini tanıyıp, ihtiyaçlarını bilen ve onlara bu ihtiyaçlarını uygun zaman ve zeminde ikram eden; böylece onları himayesi altına alan Hâlık, Râzık, Kadir ve Hâkim isimleri gibi isimlerle müsemma Cenab-ı Hak’tan başka kim olabilir?
Şu âlemde başıboş bırakılacak her nesne ahengi bozar. Mevcut nizamın tartısı çok hassastır ve hiçbir varlık boşa yaratılmamıştır. Ya insan inancını kaybederse, kulluk zincirinin halkasından çıkarak kopuklar zümresine dâhil olursa?
Hizmetten | Zekeriya Çiçek