Ya Kızımla konuşmasaydım | Mithat Tayyar

Yazar Mizan

Her akşam eve geldiğimde beni kapıda sevinçle karşılayan kızım, bugün odasından bile çıkmamıştı. Odasına gittim. Düşünceli bir şekilde yatağında oturuyordu. Bir sıkıntısının olduğu belliydi. On yaşındaki kızımı ne gibi bir problem bu hale getirebilirdi. Usulca yanına yaklaştım ve yatağının kenarına oturdum. Yanağına bir buse kondurduktan sonra gününün nasıl geçtiğini sordum. O ise bana, bir soruyla karşılık verdi.
– “Baba sen bize hep, edep yerlerimizi kapatmamızdan bahsediyorsun. İç çamaşırımızı başkasının yanında çıkarmamamızı söylüyorsun değil mi?” dedi. Ben:
– “Evet kızım.” dedim. O devam etti.
– “Bu sebeple evde hepimiz kendi odamızda, iç çamaşırlarımızı değiştiriyoruz değil mi?” dedi. Ben yine:
– “Evet.” dedim. Bunun üzerine kızım:
– “Baba biz okulda beden eğitimi dersine çıkıyoruz. Ders bittikten sonra hepimize, mutlaka duş almamız gerektiğini söylüyorlar. Bu sebeple hepimiz soyunma odasına girip çırılçıplak soyunuyoruz. Sonra da topluca yine çıplak olarak duş alıyoruz.” dedi.
Beynimden vurulmuşa dönmüştüm sanki. Ben, evimizde kızımı alabildiğine dini ve kültürel anlamda en güzel şekilde yetiştirmeye çalışırken, kızım dış dünyada çok farklı bir ortamda bulunuyordu. Ve ben bundan habersizdim. Kim bilir kaç zamandır sırtında bu yükle geziyordu küçük kuzum.
Bu hadiseyi bana 2011 yılında, Hollanda’da yaşayan bir iş adamı arkadaşım anlatmıştı. Yurtdışında evlat yetiştirmenin zorluğundan bahsetmiş ve yurtdışında hizmet kurumlarının ve faaliyetlerinin ne kadar önemli olduğunu vurgulamıştı.
Evet devran döndü ve şimdi biz zorunlu hicret edenler olarak yurt dışında yaşıyoruz. Bu ülkelerde ‘uyumlu yaşam’ ve ‘asimilasyon’ hepimizin yeni gündemi oldu. İster istemez kültürel baskıya maruz kalıyoruz.
Peki biz, ‘Evlatlarımızın asimilasyona uğramaması ve kendi inanç ve kültürümüzün devamı için neler yapmalıyız?
Öncelikle sorunların güzel bir şekilde tespiti, sonra da tedavi edilmesi gerekir.
Sorunların tespiti için yapmamız gereken en önemli şey ise evlatlarımızla aramızda güçlü bir diyalog zemini oluşturmaktır. Çocuklarıyla iletişimi kaybedenler çocuklarını da kaybederler. Unutmayalım ki karşımızda, daha küçücük yaşında, ülkesini terk etmek zorunda kalan yavrularımız var. Meriç nehrini biz çocuklarımızla beraber geçtik. Bizim hayallerimiz yıkıldığı gibi onlarında minik ve narin hayalleri yıkıldı. Yeni ülkeye uyum sağlama sürecinde, bunlar asla göz ardı edilmemelidir.
Sorunlar ve çözüm için birçok noktada Amerika’yı tekrar keşfetmeye gerek yok. Daha önce buraya gelmiş kardeşlerimizin birikimlerinden istifade edilmelidir.
Yaşanılan ülkenin kültür ve düşünce sistemi çok iyi bilinmelidir. Fethullah Gülen hocaefendinin ‘İrşad Ekseni’ kitabında, “Devrinin kültürünü, anlayışını, üslûbunu bilemeyenlerin, o devir insanına bir şey anlatmaları mümkün değildir.”1 İfadesinin üzerinde önemle durulmalıdır.
Muhataplarımıza anlatacağımız şeylerde, onların yaş ve seviyelerine özen gösterilmelidir. Mesela bayramlarımızı kutlarken küçüklere hediye vs. gibi daha sevindirici faaliyetler yapılabilir.
Yapılan açıklamalarda kendi kültürümüze ve Türkiye’ye göre değil daha bütüncül, evrensel anlamda herkesi kucaklayan açıklamalar yapılmalıdır. Yine bu değerlere ait kendi kaynaklarımız okutulmalıdır. Böylece değerlerini bilen, onlardan utanmayan ve değerlerini başkasına rahatça anlatabilen bir nesil yetişmiş olur.
İnsan, insan içinde yetişir. Çocuklarımızın kendi kültürümüze ait faaliyetlere, programlara katılması sağlanmalı ve bu ortamların cazibe merkezi haline getirilmesine çalışılmalıdır.
Son olarak şunu söylemeliyim ki, sadece kendi çocuklarımız değil, hiçbir fert ihmal edilmemelidir. Onların rol model alacağı şahıslar bulunmalıdır.
Muhacir bir arkadaşımız, buraya gelen diğer muhacir ailelerden birinin on yaşındaki oğluna, her ziyarete gidişinde iltifat ediyordu. Bazen de küçük hediyeler veriyordu. Bir süre sonra çocuk babasına “Baba, ben dünyada iki hoca seviyorum. Biri Fethullah hoca diğeri de Falan hoca.” diyordu.
Evet, örnekleri kendinden olan bu hareket, elbet bulundukları ülkelerde ruhlarının heykelini dikmeye devam edeceklerdir.

Dipnot:
1. https://fgulen.com/tr/fethullah-gulenin-butun-eserleri/terbiye-ve-cihad/fethullah-gulen-irsad-ekseni/802-Fethullah-Gulen-Muhatabin-Taninmasi-ve-Anlayis

Yorum : Mithat Tayyar

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy