Risale-i Nurları ve Pırlantaları, bu eserlerin müellifleri Türkçe yazmayı hassaten tercih etmişler ve bu şekilde de okunmasını tavsiye etmişlerdir. Tabii ki bu temel eserler diğer dillere de çevrilmeli ve bu eserlerin çevrilen dillerde okunması da oldukça önemli ve gerekli.
Üstad Hazretleri’nin ve Hocaefendi’nin Türkçe tercihlerinin ırki bir yaklaşım olmadığını ve neden Türkçeyi bir hizmet dili olarak tercih ettiklerini ‘Melez Türkçeyle Konuşma ve Kayıplarımız’ isimli yazımda kısaca izah etmeye çalışmıştım.
Elbette ki; Hizmet Hareketi’ndeki farklı milletlere mensup olan arkadaşlarımız çocuklarına kendi ana dillerini öğretmeli ve ve ana dillerini korumalıdır. Arkadaşlarımızın bu gayretlerini “Türkçeyi koruma ve geliştirme yaklaşımına” alternatif görmemek gerekiyor. Yani biri doğru, biri yanlış değil.
Temel Eserleri, Türkçe okuyup anlayan gençler, be eserleri herhangi bir yabancı dilde de çok daha kolay anlıyor ve anlatıyor:
Ana dili Türkçe olanların veya Türkçeyi ana dilleri gibi konuşabilen çocuklarımızın ve gençlerimizin Temel Eserlerimizi; Türkçe okuyup anlamaları ve hazmetmeleri, daha sonra bu eserleri yabancı bir dilde okuyup anlayabilmeleri, hatta başkalarına anlatabilmeleri açısından “eğitimde tedricilik prensibiyle hareket edildiğinden” çok daha başarılı sonuçlar vermektedir.
Bu gerçeği destekleyen örnekleri çevremizdeki gençlerde de görmek mümkün; Temel Eserleri, Türkçe olarak anlamış gençlerimiz, bu eserleri İngilizce olarak okuduklarında çok daha hızlı anlamakta ve yine İngilizce olarak arkadaşlarına anlatabilmekteler. Bu örnekteki pedagojik yaklaşım, diğer yabancı diller için de geçerli tabii ki.
Hizmet Hareketi insanlarının şu anki “Türkçe konuşma ve yazma fotoğrafını” anlamaya çalışalım:
Temel Hizmet yayınlarında Türkçeyi doğru kullanma hassasiyeti; Hocaefendi’nin ortaya koyduğu dil ölçülerine uygun olarak sürdürülüyor. Sosyal Medya alanında ise bu hassasiyetler maalesef kısmen hayata geçirilebiliyor. Bu alanda Hizmet Hareketi’yle yakınlığı bilinen veya kendini yakın hisseden yazar ve konuşmacıların bir kısmı Türkçeyi doğru konuşma ve yazma hassasiyetini sürdürürken bir kısmı da maalesef özellikle Türkiye’deki “senaryo darbe” döneminin verdiği dağınıklıkla bu konudaki ölçülerimizi rafa kaldırmış gibi davranmaktalar.
Özellikle Amerika, Avrupa ve Kanada gibi Batı coğrafyasında yaşayan yetişkinlerimizin, gençlerimizin ve çocuklarımızın bir kısmı; şu an için Türkçe yerine melez bir karma dil kullanmayı tercih ediyorlar. Yani Türkçe yazarken ve konuşurken sık sık araya başka dillere ait kelimeleri sokuşturuyorlar.
“Niçin melez dili tercih ediyorsunuz?” dendiğinde farklı cevaplarla karşılaşıyoruz. Bu cevaplardan bazılarına yer verelim:
‘Bazı kavramların Türkçe karşılığını bilmediğim için.’ ‘Yaşadığım ülkedeki mevzuatı, teknolojiyi ve işleyişi daha doğru anlatmak için.’ ‘Yabancı kelimeleri Türkçe cümlelerime katınca daha etkileyici oluyorum.’ ‘Kendimi daha modern hissediyorum.’ ‘Yabancı dildeki kelimeleri Türkçeyle karıştırarak konuşunca daha iyi ezberliyorum.’ ‘Türkçe konuşurken yabancı dildeki kelimeleri de katarak konuşunca daha entel kabul ediliyorum.’
Melez Türkçeyle konuşma sürecinde çocuklarımızın ve gençlerimizin Türkçeleri korunmazsa ne gibi kayıplar yaşanabileceğini düşünelim:
Halihazırda bazı yetişkinlerimiz, gençlerimiz ve çocuklarımız Risaleleri, Pırlantaları ve sohbetleri anlamakta oldukça zorlanıyor. Gerekli tedbirler alınmazsa zaman içerisinde ve tedrici olarak; melez Türkçe konuşan özellikle gençlerimiz ve çocuklarımız yaşayan doğru Türkçeyle okuma, yazma ve konuşabilme özelliklerini tamamen kaybedecekler ve eserlerimizden maalesef kopma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaklar. Hele bir nesil sonraki gençlerimiz ve çocuklarımız bırakın doğru Türkçeyle konuşmayı.. melez Türkçeyle bile konuşamayacaklar.
Türkçenin korunması ve gelişmesi için çözüm teklifleri:
1- Üstad Hazretleri’nin ve Hocaefendi’nin Türkçeye bakış açıları insanlarımıza her seviyede anlatılmalı.
2- Kendi aramızda da olsa melez Türkçeyle konuşmanın yanlışlığı her seviyede insanlarımıza anlatılmalı.
4- Türkçeyi doğru okuma, yazma ve konuşma gayretinin ırkçılık olmadığı ve Türkçenin hizmet dili olduğu için önem arz ettiği insanımıza anlatılmalı.
5- Bulunduğumuz ülkenin dilini çok iyi öğrenmeli ve kendimizi geliştirmeliyiz ama bu yabancı dil öğrenme gayretimiz.. Türkçeyi doğru konuşmamıza ve çocuklarımıza doğru öğretmemize engel olmamalı. Tabii ki bu, bütün diller için geçerli olmalı. Arkadaşlarımız, Türkçenin dışında varsa ana dillerini de çocuklarına doğru öğretme gayreti içerisinde olmalı.
6- Ülkelerde kendi insanlarımıza; her yaş seviyesinde Türkçe öğrenme ve Türkçeyi doğru konuşabilme kursları açılabilir. Kısmen uygulayan ülkelerin tavsiyeleri alınabilir.
7- Çocuklarımıza ve gençlerimize seviyelerini göre uygun kitaplar seçilerek Türkçe kitap okuma kampanyaları düzenlenebilir.
8- Çocuklarımıza ve gençlerimize benzer şekilde Türkçe Risale ve Pırlanta okuma kampanyaları düzenlenebilir.
9- Gençlerimize ve çocuklarımıza Türkçenin doğru konuşulduğu kanallar izletilmeli ve işlenen konular üzerinde doğru Türkçeyle müzakereli sohbetler yapılmalı.
10- Dil uzmanları ve eğitimciler “Yabancı dil öğrenirken kendi dilinizi de koruyun ve çocuklarınıza öğretin tavsiyesinde bulunuyorlar.” Bu konuda uzmanlar çağırılarak meselenin önemi anlatılabilir.
11- Evlerimizde, programlarda, aktivitelerde çocuklarımızla ve gençlerimizle Türkçe konuşmalıyız. Onların asla bulunduğumuz ülkenin dilini yeterince öğrenemeyecekleri endişesine kapılmayalım; onlar doğal çevrelerinde ve okullarda bulundukları ülkenin dilini en güzel şekilde öğreniyorlar.
12- Bulunduğumuz ülkelerdeki resmi makamlarla yazışarak yeterince Türk öğrenci bulunan her seviye de devlet okullarına Türkçenin seçmeli ders olarak konmasını talep edebiliriz. Bazı ülkelerde bu tür uygulamalar mevcut.
13- Çocuklarımız ve gençlerimiz Türkçe yazı yazmaya teşvik edilmeli.. Bu amaçla teşvik için ödüllü en güzel yazı yarışmaları düzenlenebilir, gençlerimiz kitap yazmaya veya dergi çıkarmaya teşvik edilebilir.
Bu çözüm teklifleri üzerinde ilgililerle toplantılar yapılarak daha geniş ve etkili çözümler ortaya konabilir.
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ