Şehre Yağan Emniyet | İSMET MACİT

Yazar İsmet Macit

Karanlıkları paramparça edecek nurdan mesajların inmesine beş yıl kadar kalmıştır.

İnsanlığı yaratılış gayesinin ufuklarına taşıyacak olan nübüvveti omuzlayacak Sonsuz Nur 35 yaşındadır.

Hz Fatıma o sene doğacak ve biricik Babası onu kucağına alıp gelecekteki sıkıntılı günlerinde kendisini hiç yalnız bırakmayıp “Ümmü Ebiha” (babasının annesi) diye anılacak olan bu dördüncü kızına annemden sonra annem dediği Fatıma binti Esed’in ismini verecektir. Nasıl vermesin ki O (sav) vefa abidesi yengesinin gölgesinde büyümüş ve O’na (sav) annesizliği hissettirmemişti.

O (sav) 35 yaşındadır.

Yarınlarda huzursuzluktan bunalmış insanlığa sevgi yüklü mesajları taşıyacak olan vefa abidesi maddi sıkıntı içinde olan amcası Ebu Talip’ten Hz Ali’yi isteyecek ve onu evine getirecektir. Hz Ali altı yaşındadır ve gelecekte karşılaşacağı çetin günlere Nebî (sav) atmosferinde hazırlanacaktır.

O (sav) 35 yaşındadır.

Kâbe maddi olarak seller ve yangınlardan; manevi olarak putlarla doldurulduğundan yorgundur, harap olmuştur. Tevhid’in sembolü, Allah’ın Evi, Efendimizin (sav) ikizi, Arş’ın yeryüzündeki izdüşümü, yerin göbeği, Arz’ın kalbi… Kabe-i Muazzama’nın tamir edilmesi gerekmektedir. İlk ayetlerin inmesine beş yıl vardır.

Mekke yöneticileri Dar-ün Nedve’de bir araya gelerek Velid ibni Mugire başkanlığında bir konsorsiyum kurarlar tamir için. Bir kampanya başlatırlar inşaat masraflarını karşılama adına…

Tam o günlerde bir Bizans gemisinin Kızıl Deniz’de Cidde şehri yakınlarındaki Şu‘aybe limanında karaya oturduğu haberi Mekke’ye ulaşır. Gemi bir yük gemisidir ve Habeşistan’daki bir kilisenin tamirinde kullanılmak üzere mermer, kereste ve demir yüklüdür. Bizans İmparatorunun emriyle Mısır’dan gönderilmiştir. Velîd ibni Mugîre ve arkadaşları Şu‘aybe’ye giderek geminin taşıdığı keresteleri satın alırlar ve gemide bulunan marangoz ve inşaat ustası Bâkûm er-Rûmî’yi de Kâbe’nin tamiri için Mekke’ye davet ederler.

Getirdiği mesajlarla insanlığı inşa edecek tevhit işçisi Efendiler Efendisi (sav), gelecekte tüm insanlığın kıblesi olacak olan bu kutsal yapı yenilenirken amcası Hz Abbas ile çalışacak ve Ecyad dağından omuzunda taş taşıyacaktır.

Evet O (sav) henüz 35 yaşındadır ama bir Nebî gibi yaşamaktadır.

Şehrin sokaklarında O’nu (sav) görenler “işte şu genç Muhammed-ül Emîn” demekteler. Emniyetin, güvenin, insanlığın yitirildiği şehirlerde, yitirilmiş güven duygusunu yaşayarak temsil etmektedir.

Kâbe tamir edilirken Hacer-ül Esved’i hangi kabilenin yerine koyacağı ile ilgili anlaşmazlık çıkar. Zaten her nizayı kılıçla halleden çölün hırçın adamları yine kılıçlarını kınlarından yarıya kadar sıyırırlar. Şehirde savaş kokmaya başlar. Ficar harplerinden yorgun düşen halk yaklaşan savaşın ayak seslerini duyar ve irkilirler. Şehrin damarlarında kin, haset, öfke dolaşmaya başlar.

Sinirlerin gerildiği, kan kokusunun Mekke sokaklarında yayıldığı esnada “durun” der Ebû Ümeyye ibni Mugîre ve bir teklifte bulunur: “Neden savaşalım kan dökelim ki? Gelin “Benî Şeybe kapısından Kâbe’ye ilk giren kimseyi hakem tayin edelim vereceği karara uyulalım…

Teklif savaş tamtamlarının çaldığı esnada güvercin tüyü gibi düşer Kureyş meclisine.  Şimdi gözler Beni Şeybe kapısındadır. Bir taraftan ümit diğer taraftan endişeli bekleyiş başlar. Zira gelen şahıs kabile taassubu ile adaletle hükmetmezse anlaşmazlık daha da büyüyecektir.

Gözler bu kapıya kilitlenmişken henüz genç sayılacak yaştaki Nebî namzedi Efendimiz (sav) süzülür Mescid-i Haram’a. Yüzlere bir tebessüm yürür, yüreklere bir ferahlık. Hep bir ağızdan “Muhammed-ül Emin bu” derler Mekke’nin savaşçı kabileleri.

O’nun (sav) vereceği hükme şimdiden razıdırlar. Şehrin gerginliği bir anda huzura dönüşür. Kendisine durum arz edilince bir an düşünmeden bir bez parçası ister ve Hz Adem yadigârı bu kutlu taşı alıp üzerine koyar. Ve her kabileden bir temsilci seçmelerini ve bezin ucundan tutmalarını söyler. Tüm kabileler birlikte koyacaklardır Hacer-ül Esved’i yerine. Öyle de olur.  Hatta tam konulacağı yüksekliğe gelince alır kendi koyar bu mübarek taşı yerine. Şehir savaşın eşiğinden O’nun (sav) hakemliği sayesinde döner.

Henüz 35 yaşındadır ama Mekke’nin en yaşlı ve önde gelenleri bu hakemliğe razı olmuşlardır.

Kim bilir devletlerin de dünyanın sonunu getirecek bir savaşa tutuşacaklarında Emin Nebi’nin (sav) emin ümmeti, savaş tamtamlarının nefesini kesecek ve şehirlere barışın cennet kokan iklimini getirecek ve huzur isteyen insan kardeşleriyle ele ele gönül gönüle yeni bir dünya kuracaklardır.

Konu ile ilgili görüntülü sohbeti burayı tıklayarak izleyebilirsiniz

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy