Pırlantadan Kelimeler | Yusuf Bişaroğlu

Yazar Hizmetten
web

Merhum Fethullah Gülen Hocaefendi’nin kültür mirasında yolculuk yapmak ister misiniz? Tozlanmış, paslanmış bihemta elmasları gerek cami kürsülerinde gerek çay sohbetlerinde gerek yazılarında bize ulaştıran Hocaefendi’nin kullandığı ama bizim günlük hayatta kullanmadığımız kelimeleri kavramları hatırlamak ister misiniz? Ümniye kelimesini dinledim birkaç gün önce bir sohbetinde.  “Ümniye” kelimesi, kelime olarak “hayal”, “umudu arzulamak” veya “ideal” gibi anlamlara gelebilir. Ancak, bu kelimenin Hocaefendi’nin söyleminde ne ifade ettiğini daha iyi anlamak için, kelimenin derinlikli kullanımlarına, ona yüklediği manevi anlamlara göz atmak gerekmektedir. Gülen Hocaefendi, bu kelimeyi kullandığında, sadece bireysel bir umudu değil, aynı zamanda insanın varoluşsal bir amacını, içsel bir huzur arayışını ve toplumsal barışı anlatmak ister. Ümniye, hem kişisel hem de toplumsal bir ideale ulaşma sürecinin adıdır.

Hocaefendi, insanın sadece kendisine dair değil, çevresine dair de bir umudu olması gerektiğini vurgular. Umut, burada yalnızca bir duygu ya da geçici bir iyimserlik değil, insanın her koşulda yüksek bir ahlaki hedefe ulaşma çabasıdır. Ümniye, bir yandan bu çabayı ifade ederken, diğer yandan insanın içsel dünyasında aradığı huzur, adalet ve erdemin peşinden gitmesinin bir sembolüdür.

Gülen Hocaefendi’nin dilindeki zenginlik, sadece sözlerin derinliğinde değil, aynı zamanda onları nasıl ifade ettiğinde de belirgindir. Her kelime, birer ibret taşıyan öğeler olarak, insanın ruhsal ve düşünsel gelişimine katkı sağlamak için seçilir. Bu kelimelerin kullanımındaki incelik, Hocaefendi’nin insanlık için ne kadar derin ve kapsamlı bir bakış açısına sahip olduğunu gösterir.

Ümniye, her bireyin özde ulaşmayı arzuladığı bir ideal olarak, toplumsal bir sorumluluğu da beraberinde getirir. İdeal, yalnızca kişisel bir başarı değil, aynı zamanda bir toplumun moral ve ahlaki yapısının inşası için de gereklidir. Hocaefendi, insanları sadece bireysel huzurları için değil, aynı zamanda toplumun ve dünyanın huzuru için de düşünmeye davet eder. Ümniye, kişisel bir hayalden çok, toplumsal bir sorumluluk ve bir milletin ortak ruhunu yükseltme amacıdır.

Halil b. Ahmed (ö.175/791) ümniyyenin, ölüm manasında kullanıldığını ve bu kelimenin türevlerinden olan münâ kelimesinin, bir kimsenin temenni ettiği şeylere dendiğini söylemektedir.

Zeccâc (ö. 311/923) ise ümniyye kelimesinin manası hakkında iki görüş zikretmektedir. Bunlardan birincisine göre, Kitâb’ı bilmemek yani tilaveti bilmemek anlamındadır. İkincisine göre ise yalanlar anlamına gelmektedir.

Ezherî (ö.370/980) ve İbn Manzûr (ö.711/1311), Zeccâc’ın zikrettiği anlamların mecaz ifade ettiğini; ümniyye kelimesinin aslının takdir etmek manasına geldiğini söylemektedir. Onlara göre bu kelimenin çoğulu olan menâyâ; olaylar, ecel ve kader anlamlarında kullanılmaktadır. Ezherî, tilavetin ümniyye ile aynı kökten gelen bir kelime ile isimlendirilmesinin sebebini, “Kişi, Kur’ân’ı okuduğunda rahmet âyetine geldiğinde Allah’ın rahmetini; azap âyetine geldiğinde ise O’nun kendisini korumasını ummaktadır”, diye izah etmektedir.  Yani insanın, Kur’ân okurken mana ile ilgili takdir ve beklentisi, kelimenin okumak anlamı ifade etmesine olanak sağlamaktadır.

Hocaefendin Ümniye sözcüğünü kullandığı bazı yazılarını ve sohbetlerini link olarak bırakayım:

https://herkul.org/kirik-testi/gipta-haset-ve-hayirda-yaris-2/

https://herkul.org/bamteli/insi-ve-cinni-seytanlar/

https://herkul.org/kirik-testi/rakipsiz-yaris/

https://herkul.org/kirik-testi/kirik-testi-seytan-ve-gunumuzdeki-takipcileri/

web

1-Ebû Abdurrahman Halil b. Ahmed, Kitâbü’l Ayn, Thk. Mehdi Mahzumi, İbrahim Samerrai, Beyrut: Müessesetü’l-A’lemili’l-Matbuat, 1988, “menâ” md., I, 1730-1731.

2-Ebû İshak İbrahim b. es-Seri b. Sehl Zeccâc, Meâni’l-Kur’ân ve İ’râbuhu, Şerh ve Thk. Abdülcelil Abduh Şelebi, Beyrut: Âlemü’l-Kütüb, “menâ” md., 1988, I, 159.

3-Ebû Mansur Muhammed b. Ahmed b. Ezher el-Herevi Ezherî, Tehzibü’l-Lüga, Thk. Abdüsselam (Muhammed) Harun, Kahire: ed-Dârü’l-Mısriyye li’t-Te’lif ve’t-Tercüme, “menâ” md., XV, 530; Ebü’l-Fazl Muhammed b. Mükerrem b. Ali el-Ensari İbn Manzûr, Lisânü’l-Arab, Nşr. Emin Muhammed Abdülvehhab, Muhammed es-Sadık el-Ubeydi, Beyrut: Dârü’l-İhyai’t-Türasi’l-Arabî, 1997, “menâ” md., XIII, 202-204.

4-Ezherî, “menâ” md., XV, 534.

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy