Peygamberimiz Neden gönderildi? | Mithat Tayyar

Yazar Egeli

Bir gün Allah Resulü, etrafında bulunanlara ‘‘Ben güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim.’’1 demişti. Etrafında bulunanlar onu çok iyi tanıyorlardı. O, ilk insan Hz. Adem’le başlayıp, Hz. İbrahim’le zirvelere yaklaşan ve kendisiyle zirvenin en tepe noktasına ulaşan, Allah’ın rızasına en uygun davranış örneklerini temsil ediyordu. Yarın Mevlit kandili olması sebebiyle, belki bir çok yerde onun doğuş harikalarından bahsedilecek. İran Kisra’sının burçlarının yıkılmasından, göllerin batmasına kadar bir çok harikadan. Bizler olağan üstü şeyleri seviyoruz. Ama bazen olağanüstü şeylere odaklanırken, olağan şeylerde ki büyüklükleri kaçırıyoruz. Bizim asıl dikkat etmemiz gereken mesele, Allah’ın bize Efendimizi sunuş şekli olmalı değil mi? İşte ben bugün buna değinmek istiyorum. Allah Resulünün gönderiliş gayesine yani Efendimizin ahlakına…

Allah, Kuran’da Resulünü anlatırken, ‘‘Hakikaten Allah’ın elçisinde sizler için, Allah’a ve ahiret gününe kavuşmayı bekleyenler ve Allah’ı çok zikredenler için en güzel bir örnek vardır.’’ diye tarif ederek, onun örnek alınmasını buyuruyor. Peki nedir ondaki güzel örnekler? Bir soruyla devam edelim. Eğer size üç kelimeyle Hz. Muhammed’in (s.a.s.) ahlakını tarif edin deselerdi ne söylerdiniz? Benim aklıma gelen şeyler:

Emin oluşu, cesaret, mütevazilik.

Hoşgörülü, şefkatli, merhametli.

Sabırlı, güler yüzlü, cömert.

Affedici, nezaketli, zarif, insana saygılı.

Misafirperver, güzel sözlü, yumuşak huylu.

Doğru sözlülük, emanete sadakat, sözünde durmak.

Anlayışlı, yardımsever, eşine iyi davranın….

 

(Siz, Allah resulünü nasıl tarif ederdiniz?)

Allah, Peygamberimizin şefkat ve merhametini öne çıkararak şöyle tarif ediyor: ‘‘Size kendi aranızdan öyle bir peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona çok ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer. Müminlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.’’

 

Efendimizle dostluk edipte ondan şikayet eden bir kişi var mı? Herkes, onun şefkat kanatlarına sığınmış. Nasıl bir şefkat ki her kişi o kanatların altında kendisine yer bulabiliyor. Etrafındakilere karşı hiçbir zaman baskıcı olmamış, onlara hep merhametle muamelede bulunmuş. Bırakın Müslümanları, düşmanları bile onun şefkatinden bahsediyor. Bir savaş sonrası ağaç altında uyuyan Allah Resulünü öldürmek isteyen Gavres, başarılı olamayıp Efendimizin kendisini affetmesiyle kavmine dönünce, nereden geliyorsun sorusuna: ‘‘İnsanların en hayırlısının yanından.’’ diye cevap vermiş.2

Efendimizin beni etkileyen en zirve tavırlardan birisi, Allah’a karşı enfes saygısı. Ben Efendimizi düşününce aklıma ilk olarak Taif dönüşü gelir. O, öyle bir gün ki, Aişe annemiz, Peygamberimize en sıkıntılı gününü sorduğunda Taif’te çektiği sıkıntıyı söylemişti. Mekke’de çektiği sıkıntılardan kurtulmak ve anne tarafından dayılarının, akrabalarının bulunduğu Taif’e gitmişti. Ama nafile. Oradaki insanlar yüzüne dahi bakmadıkları gibi, bir de hakarette bulunmuşlardı. Biri çıkıp: ‘‘Eğer Allah, seni peygamber olarak gönderdiyse ben de Kabe örtüsünü yırtar yere çalarım.’’ derken, bir diğeri saygısızca: ‘‘Allah, senden başka peygamber gönderecek birini bulamadı mı?’’ diyordu. Bu hakaretlerle Efendimizi kovmuşlar, şehrin ayak takımını toplayarak taş yağmuruna tutmuşlardı. Kendisine siper olmaya çalışan Zeyd bin Harise’nin de başı yarılmıştı. Nihayet oradan uzaklaşmışlar ve Mekkelilere ait bağlık bölgelere kadar gelmişlerdi. Orada oturup biraz nefes alarak Allah’a şöyle niyazda bulunmuştu:

“Allah’ım! Güç ve kuvvetimdeki zaafı, önümdeki seçeneklerin azlığını ve insanların beni hafife alıp hor görmelerini Sana arz ediyorum. Ey Merhametlilerin en merhametlisi! İnsanların zayıf gördüklerinin sahibi ve Rabbi Sensin. Benim de Rabbimsin! Beni, kime bırakıyorsun? Bana kaba davranan, yüzünü ekşiten uzak bir kimseye mi, yoksa işimi ellerine teslim ettiğin yakın düşmanlara mı? Şayet Senin bana gazabın söz konusu değilse hiç bir şeye aldırmam. Ancak Senin afiyet vermen, benim için daha genişlik sağlar. Senin bana gazabınla muamele etmemen ve dolayısıyla da bana celalinle tecelli etmemen için, dünya ve ahirete ait işleri yoluna koyan ve kendisiyle bütün karanlıkların aydınlığa kavuştuğu vechinin nuruna dehalet edip rahmetine iltica ediyorum. Rızanı elde edip hoşnutluğunu kazanacağım ana kadar Senin huzurunda el pençe divan durmaya ve özür dileyip iltica etmeye devam edeceğim. Senden başka ne bir dayanak ne de itimat edilip güvenilecek bir güç vardır.”3

İşte Efendimizde ki sıkıntılara karşı duruş ve Allah’a karşı saygı ve tutumu beni benden alan en önemli özelliğidir. Ne gücü ele geçirince Taif’i başlarına geçirmiş, ne de görevli melek gelip ‘‘Ey Allah’ın Resulü eğer istersen şu dağı başlarına geçiririm.’’ dediğinde Taiflilelere beddua etmiş. İnsanlara karşı merhamet içinde olmuş. Rabbine karşı irtibatını gözden geçirmiş.

1 Muvatta, Hüsnü’l-Halk 8.  

2 İbni Hişa, Sire 4/159 

3 İbni Hişa, Sire 1/52

Hizmetten | Mithat Tayyar

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy