O çığlıklar, o çığıltılar, kulaklarımda çınlıyor gibi!.. | M.Fethullah Gülen Hocaefendi

Yazar Hizmetten

Onca zulme rağmen, dilsiz şeytanlar kol geziyor; maalesef, bir Hızır Çelebi sedası gürlemediği gibi, bir Emile Zola sesi de duyulmuyor!.. Ve izafî planda, nisbî planda sizin emced ceddiniz, -cedd-i emcediniz- Orhan Gazi’ler, Osman Gazi’ler, Süleyman Şâh’lar, Murad Hüdavendigâr’lar… Öyle bir mülahazaya bağlı yaşadılar. Sağlam bir miras geriye bıraktılar. Eskiye eskiye belli bir dönemde o da kıvamını, rengini, desenini, muhafaza edemedi, partallaştı. Koca devlet, paramparça oldu!..

Bir kargaşa dünyası… O kargaşa dünyası -nesi diyelim- sarmalı içinde mübarek Anadolu. Analarla dolu; hep sağlam evlatlar yetiştiren analarla dolu, mübarek ülke.. Asırlarca cihanın kaderine hâkim olan ülke… Şimdi yürekleri yakacak mahiyette zâlimlerin hay-huyu ile, mazlumların iniltisiyle inliyor!.. Öyle bir inliyor ki, Türkiye’nin dört bir yandan işgal edildiği Cihan harbini müteakip, İngilizler bir taraftan, İtalyanlar bir taraftan, Fransızlar bir taraftan, Adalar’da halayığınız gibi gözünüzün içine bakan başkaları İzmir’e bayrak dikecek kadar bir taraftan taarruz ettikleri zaman bile, ne o ölçüde zâlimin hay-huyu ne de mazlumun iniltisi duyulmuştu!..

 İslam dünyası, âdeta zâlimlerin hay-huyunun korosu haline geldi; mazlumların iniltisinin korosu haline geldi. Bir, toptan bağırıp çağırma, hay-huy etme; bir de toptan inleme, âh u vâh etme. İki tane ses duyuluyor; bir yerde ezenin zâlimce hay-huyu; beri taraftan sesini çıkarmadan ezilenin, öldürülenin, ırzı çiğnenenin, namusu doğrananın, haysiyetiyle oynananın iniltileri, âh u efgânı duyuluyor. Tarihte belki bir-iki-üç defa, bir kısım zâlimler sebebiyle yaşanmış bir tablo; İslam dünyasında, hususiyle beş asır, altı asır devletler muvazenesinde dümende bulunan bir milletin vatanında, acı acı!.. O çığlıklar, o çığıltılar, kulaklarımda çınlıyor gibi!.. Evet, onu söylemek belki doğru değil: Her gün birkaç defa kendimi yataklık, yatağa düşmüş bir hasta gibi hissediyorum; sonra başımı seccadeye koyuyor, “İçimi Sana döküyorum!” diyorum. Çevrede hâlden anlamayan, dilden anlamayan bir sürü dilsiz şeytan var. “Dilsiz şeytan” diyor Hazreti Rûh-u Seyyidi’l-Enâm. Bunca mezâlim karşısında, sesini yükseltebilecek bir Ebu’s-Suud yok!.. Bir Molla Gürânî yok!.. Yok!.. Bir Hızır Çelebi yok!.. İsterseniz Frenkçe ifadesiyle deyin, “Bir Emile Zola yok!..” Yok!..

Müslümanlara Şi’b-i Ebî Talib’de boykot yapıldığı dönemde, üç tane insan, kabilelerinin gücünü de arkalarına alarak, bütün Mekke müşriklerinin, bütün kabilelerin altına imza attıkları, “Beni Hâşim’i iflah etmemek lâzım!” muahedesine karşı çıktılar. İnsanlığın İftihar Tablosu da o mağdurlar arasında, o mehcûrlar arasındaydı; mübarek eşi annemiz de. Anneler annesi, annelerimizin hepsi ona kurban olsun!.. Hadîcetü’l-Kübrâ. Hadîce, “erken doğan” demektir. En erken hakikate uyananın o olması itibariyle, isim ile müsemmâ arasında ne kadar da bir mutabakat var?!. Analar anası… Kurban olayım!.. Bilmem ki Âişe validemizin de durumu nasıl; Âişe validemizin büyüklüğünü ölçecek kantarım yok. Ahiretteki mizana konulduğunda bile, o mizanın kırılacağına inanıyorum!.. Ama Efendimiz, kendisine öyle bende olan Hazreti Âişe validemizin yanında, hep “Hadîce’nin yakını…”, hep “Hadîce’nin -bilmem- akrabası…” demek suretiyle, o “erken doğan”ı yâd-ı cemil olarak zikredip duruyor. Evet, “Mezâlim yaşanıyor.” dedim: Mesâvî irtikâp ediliyor, me’âsî meşrû gösteriliyor.

Bohemce yaşayış âdeta alkışlanıyor, ona göz yumuluyor. Suiistimaller örtbas ediliyor, tecavüzler örtbas ediliyor… Nâm-ı Celîl-i Nebevî dört bir yanda şehbal açsın diye, dünyevî herhangi bir beklentiye girmeden, o bayrak omuzlarında, sağa-sola koşan insanların yolları kesiliyor. Yolları kesiliyor kırk haramîler tarafından; “O bayrağı her yerde dalgalandıramazsınız!” diyerek, o bayrağı aşağıya çekiyorlar. O bayrağın dalgalandığı müesseseleri kapatmaya çalışıyorlar. Bir şeytan dürtüsüne uymuşlar ki, hiç sormayın?!. Tarihte ender zâlimler dahi mesâvînin bu ölçüde insanı çıldırtanını yapmamıştır zannediyorum.

Bu video 26/02/2017 tarihinde yayınlanan “SİZ NEREDESİNİZ EY MÜ’MİNLER!..” isimli bamtelinden alınmıştır. Tamamı burada: https://www.herkul.org/bamteli/bamtel…

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy