O bize şah damarımızdan daha yakın | MEHMET YILDIZ

Yazar Mehmet Yıldız

Dua, dua, eller karıncalanmış / Yıldızlar avuçta, gök parçalanmış / Gözyaşı bir tarla, hep yoncalanmış / Bir soluk, bir tütsü, bir uçan buğu / İplik ki, incecik, örer boşluğu. (NFK)

İnsanın kendini bilmesi, özüne doğru yola çıkması, kusurunu görmesi, muhasebe yapması, murakabede bulunması, her an Rabbine teveccüh etmesi, dostlarına karşı vefalı, düşmanlarına karşı mürüvetli davranması büyük erdemdir.

Fırsatları değerlendirmek insanın fıtratında vardır. Huzurlu ve sağlıklı yaşamak, evlatlarının mürüvvetini görmek, sevmek ve sevilmek, itibarlı yaşamak, vefa görmek, kimseye muhtaç olmadan bir hayat sürmek arzularımız arasındadır.

Çoğu zaman mazhar olduğumuz nimetlere teşekkürü unuturuz. Farkına bile varmadan isyan ederiz yer yer. Var olmamızı, sayamayacağımız nimetlerle donatılmamızı, kainat sarayına sultan namzeti olarak gönderilmemizi, Rabbimize muhatap olarak yaratılmamızı unuturuz. Unuturuz da gaflet içerisinde çoğu zaman hayat süreriz.

Halbuki insan bütün varlıkların mümessili konumundadır. Her gün okuduğumuz Fatiha Suresi’ndeki ayetlerden biri: “İyyâke na’budu ve iyyâke nestaîn (Allah’ım!) Ancak Sana ibadet ederiz, ancak Sen’den yardım bekleriz.” Bütün varlıkların ibadetlerini ve yardım dilemelerini Allah’a arz ederken nasıl bir konumda olduğumuzu çoğu zaman fark edemeyiz.

Bazı anlar vardır ki insanı kendine getirir. Bir vefat haberi, bir doğum sevinci… Bir mübarek gece, bir bayram, bir arefe fark ettirir niçin yaşadığımızı. Derin düşüncelere yönlendirir. İç alemimizde seyahate çıkarır bizleri. Bazen okyanusların dibine, bazan da gökler ötesine gidip gelmemizi sağlar. Hayal gemisine binip, farklı alemleri ziyaret edip kapasite ölçüsünde alacağımızı alır ve geriye döneriz.

İnsanoğlu fizik ile metafizik arasında sürekli mekik dokur. Çoğu zaman maddenin dikenli yollarına takılır kalır, Ruhunu kanatır. Daralır da daralır.

Kanatlandığında ise kalbin ve ruhun derece-i hayatına ulaşır. Meleklerle birlikte secdeye kapanır. Rabbin büyüklüğü karşısında ruhunda yeni yeni menfezler açılır.

Kulun Allah’a en yakın olduğu an secde anıdır. Duada zirveleştiği, ibadette abideleştiği, tefekkürde derinleştiği an, insanlık semasında göz kamaştıran bir güneş gibi yerini alıverir.

O dünyadan bakılınca, kavgası verilen nice şeylerin boş olduğunu, ömrün çok kısa, lüzumlu işlerin çok ama unutulduğunu, süfli bazı duyguların insan denen bu mükemmel varlığı esir aldığını görür. Yok mu bir kurtuluş reçetesi diye haykırmaya başlar. İnsanlık için dertlenir. Belki içinde bulunduğu an onun için bir kurtuluş vesilesidir. Bazı günler, bazı anlar vardır ki Haktan bir davetiye gibidir. Teveccüh edip Allah’a yöneldiği anda yükselme hemen başlar.

Bayramın yolu arefeden geçer. Vuslat ona teveccühle ancak gerçekleşir. O’nun huzurunda, huzur bulmak için halini arz eder. İnsan olmanın hakkını veremediğini itiraf eder. Azameti karşısında hiç olduğunu idrak eder. Eder de ondan sonra açılır kapılar. Davet vuku bulur, içini dökmeye başlar Hazreti Ebu Bekir misali:

“Cud bi lutfike yâ ilâhî men lehû zâdun kalîl / Müflisün bi’s sıdki ye’tî inde bâbike yâ Celîl / Zenbühü zenbün azîmun fağfiri’z zenbe’l azîm / İnnehû şahsun garîbun müznibün abdün zelîl”

“Lütfunu esirgeme ey Rab bu kuluna ki azığı pek kalîl (az) / İflas etmiş olsa da sadakatle yine kapına geldi ey Celîl! Pek büyük olsa da günahım, afvedip ört suçlarımı / Bir garîp, avare, günahkâr kulunum, gayet zelîl.”

Bazen de İbrahim Ethem gibi inler durur O’nun huzurunda:

“İlahi, senin çok asi, günahkar kulun kapına geldi. Günahlarını sana bir bir ikrar edip, itiraf ediyor. Fakat affetmen için sana yalvarıyor. Eğer Sen affedersen, kendine layık kul kabul edersen bu zaten senin şanındandır! Fakat reddeder ve affetmezsen eğer, senden başka kim affedebilir? Senden başka kim var affedecek?”

Yunus Emre, Rabbimizin huzurunda nasıl günahlarımızı itiraf edeceğimizi öğretir adeta bize. O büyük aşık ve sadık ne güzel der:

“Benden kemter kula benzer
Günahları pek çoğu benzer
Her biri bir dağa benzer”

Nice bağrı yanıklar, O’na dert yanabilmek için fırsat kollamışlar. Dua etmenin yollarını aramışlar. Cevşenle, Kulûbü’d Dâria ile, sabah akşam dualarıyla, münacatlarla, Tevhîdnâmelerle, O kapının sâdık kulları olduğunu göstermişler.

Bugün arefedir kıymetli dostlar. Rabbimizin büyüklüğü ile tanışma, rahmeti ile buluşma, affıyla bayrama hazır hale gelme günüdür bugün.

Maddeten eriyip manada abide haline gelme günüdür. Damlaların deryalaştığı, duyguların berraklaştığı, ruhların semavileştiği bir gündür bugün.

İhlas ile tevhidin bayraklaştığı, samimiyet ile gözyaşların billurlaştığı, gönüllerin, kalplerin günahlardan arındığı bir gündür bugün.

Affa layık olmasak da, affa mazhar olduğumuz anları yaşıyoruz belki de. Öyleyse hep birlikte teveccüh edelim ki teveccüh görelim. Dualar umumiyet kesbetsin ki Rabbimiz dualarımızı kabul buyursun. Ellerimizi gönülden açalım ki, rahmetine mazhar olalım. O’nda fani olalım ki Bâkinin rengi çalınsın ruh dünyamıza.

Duanız yoksa ne ehemmiyetiniz var diyor Rabbimiz demekki dua ile değer kazanıyor insanoğlu. Kavli ve fiili dualarıyla.

Onun ahlakı ile ahlaklanın diyor kainatın efendisi (sav). Ne yapabiliriz ki; baş okşayalım, gönül yapalım, kırık kalpleri tamir edelim, sevgi atmosferleri oluşturalım. Dualarınız arafatdaki dualara karışsa, kırık gönüller bu vesile ile barışsa, samimi isteklerimiz Arşı âlâya ulaşsa, artık insanlık öz değerleri ile buluşsa.. zannediyorum bayram o zaman bayram olacaktır.

Bizlerden dua bekleyenler var unutamayız onları. Kalplerimizde oluşturduğumuz o güzel iklimi, bütün mağdur, mazlum, masum ve muhtaç olanlara manevi bir mektup gibi göndersek. dualarla, yardımlarla, kurbanlarla, vefalı olduğumuzu göstersek. Bayram olduğunu o güzel insanlara da hissettirsek.

Nasıl ki Rabbimiz bize şah damarımızdan daha yakın, bizler de hem Allah’a hem de kullarına yakın olmanın yollarını araştırsak. Bayramdan mahrum hiçbir gönül bırakmasak…

Rahmet kapılarının açılmasına vesile olması umuduyla kurban Bayramınızı en içten duygularla tebrik eder, Rabbimizin hakiki bayramları lütfetmesini niyaz ederim.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy