Haber | Süleyman Aydemir/OSLO
Kısa adı DNHB olan Den Norske Hizmetbevegelsen (Norveç Hizmet Hareketi), gelenekselleşen Hizmet Söyleşileri kapsamında bu ay dünyaca ünlü kalp cerrahı Prof. Dr. Mehmet Ateş’i ağırladı. Başkent Oslo’da gerçekleşen etkinliğe Frivillighethuset ev sahipliği yaptı. Etkinliğe Norveç’in farklı şehirlerinden hem fiziki olarak hem de Zoom üzerinden birçok kişi katıldı. Dünya çapında binlerce kalp ameliyatını başarıyla gerçekleştirmiş, alanının zirve isimlerinden Prof. Dr. Mehmet Ateş, katıldığı söyleşide “mekkenna” ve “tebevvee” kavramları üzerinde önemli tespitlerde bulundu.
Arapçada oturma, güzelce yerleşme, bir miktar konaklama ve geleceğe hazırlanmak anlamlarına gelen “tebevvee” fiilinin, aynı zamanda hicret sonrası ‘…dünyada güzel bir yere yerleştiririz.’ (Nahl, 16/41) ifadesinin karşılığı olduğunu belirten Ateş, “mekkenna” kavramını ise kardeşleri tarafından kuyuya atılan, kervancılar tarafından bulunup, ardından köle olarak satılan ve bunca sıkıntıdan sonra Mısır’a vezir olan Hz. Yusuf (a.s) üzerinden anlattı.
Dünyada güzel bir yere yerleştirildikten sonra, Prof. Dr. Mehmet Ateş’e göre yapılması gereken ilk iş oraya “mekkennalaşmak,” yani sağlam bir şekilde “kök salmaktır.” Hicret eden insanların bulundukları topluma entegrasyon süreçlerinin mercek altına alındığı söyleşide Ateş, “mekkenna” kavramını Yusuf Suresi üzerinden yorumladı. Mekkenna’ların bulundukları topluma başarılı bir şekilde entegre olabilmeleri için gerekli şartları sıraladı. Bu şartlar arasında dil öğrenimi, kültürel değerlere saygı gösterme ve yerel topluluklarla etkileşim kurma gibi unsurlar yer aldı. İltica ettiği Yunanistan’da C2 seviyesinde Yunanca öğrenen Ateş, insanların kalplerine hitap etmenin yolunun onlarla ana dillerinde konuşmak olduğunu vurguladı. Aynı zamanda, gayenin sadece bir mekâna yerleşmek anlamına gelmediğinin; asıl temekkünün, gönüllerde taht kurmak, duygu ve düşüncelerde kök salmak olduğunun altını çizdi. Yine Ateş’e göre bunun en güzel örneği, Mekke’de yaşanan sıkıntılardan sonra davası uğruna hicret edip Medine’de kök salan Hz. Peygamber (s.a.v) ve güzide sahabeleriydi.
Tüm bunların yanında mekkenna’ların yaşadığı zorluklara değinerek, yeni bir kültüre uyum sağlamanın getirdiği psikolojik ve sosyal sıkıntılardan da söz eden Ateş, son olarak İslam’ın entegrasyon konusundaki bakış açısına değindi ve, mekkennalaştıktan sonra bir diyalog sürecine girileceğini, bu süreçte bizi bekleyen üç dönemin olduğunu söyledi; güven, sevgi ve birbirini tanımak.
Ateş, söyleşinin ardından hapishanede kaleme aldığı biyografik romanı Mahpus’u okuyucuları için imzaladı.