Sabaha aydınlıktan önce gülümseyen,
Gözlerimde sisli bir akşam çırpınışı,
Kuşlarım olurdu eskiden denize çağıran,
Kuşlarım, kuşlarım…
Soğuk ve karanlık bir kafesteler şimdi,
Kanatlandıkça ezilen kuşlarım,
Her çırpınışları ölüm doğuran ve,
Her ölüm bir zalimin filizlenmesi, büyümesi…
Kuşlarım ötemezdi yüksek sesle,
Yolları kesip haramilik edemezdi,
Kuşlarım ezemezdi gökyüzünü pervaz ederken,
Yalnızca Allah’a çırpardı kanatları,
Kuşlarım, garip kuşlarım.
Kim bilir, kim bilir,
Ne haldeler onları yutan kara bulutlarda,
Uçmayı unutmaz iri kuşlarım bilirim,
Ah minik kuşlarım!
Uçmayı bilemeyecek kadar minik kuşlarım,
Zifiri kafeslere koydular kuşlarımı Allah’ım,
Kanatları üşür imdi,
Kuşlarımı geri ver Allah’ım,
Kuşlarımı geri ver!.
Hizmetten l Mahir Karasu