Değerli Dostlar, Efendimiz (sav)’in “Allah’ım Receb ve Şaban ayını hakkımızda bereketli kıl ve bizleri Ramazan’a ulaştır” duasıyla başladığımız Ramazan günlerine ulaştık çok şükür.
Ramazan günlerimizin bir klasiği haline gelen “İftar Zamanı” programı bu yıl Hocaefendi’mizin ömrünün son 25 yılını geçirdiği Kestane Kampından yapılıyor. Ramazan başlamadan birkaç gün önce programın fragmanını izlemiştim. Kemal Gülen hocamız o fragmanda programın ip uçlarını vermişti.
Dün de (1 Mart) ilk defa ‘Kemal Gülen ile Kamptan İftar Zamanı’ programını izledim. Program öyle güzel ve öyle lezzetliydi ki, inanın bana şayet iftar vakti girmiş olsaydı bile o programı bırakıp orucumu açmayı erteleyebilirdim. Bilemiyorum, programın Hocaefendi’nin kaldığı mekândan yapılıyor olması mı, yoksa programı yapan insanların samimiyeti mi veya Ramazan’ın bereketi midir seyrederken çok haz aldım.
Ben mi sadece böyle hissediyorum, yoksa başkaları da bu duygu selini yaşıyor mu diye yapılan yorumlara baktım. Yapılan yorumlarda da aynı hislerin coştuğunu gördüm ki onlardan birini sizlerle paylaşayım. Yorumu yapan kardeşimiz şöyle yazmış:
“Cennetten dünyaya inmiş melekler gibisiniz. Hepiniz iyi ki varsınız dünya adına ümitlerimize fer oluyorsunuz. Programın her anını burnumun direği sızlayarak izliyorum. Mekânın sahibinin yokluğu çok acı ama bıraktığı değerler, eserler tesellimiz oluyor. Rabbim bıraktığı emanete hakkıyla sahip çıkmayı bizlere nasib etsin. Vifak ve ittifakımızı daim eylesin.”
Ramazanın ilk günü programa misafir olan Dr. Reşit Haylamaz hocamızın Siyer Felsefesi’ne ait günümüze bakan noktalara değinmesine ise ifade edecek kelime bulamıyorum.
Kestane Kampı’nda 2012 yılından itibaren Hocaefendi’nin dizinin dibinde ders okumuş ve Hocaefendi’nin her haline yakından nigehban olmuş Muhammed Yeşilyurt hocamızın heyecanı ise tıpkı Hocaefendi’mizin huzurundaymış gibiydi. Hocamızın Kamp günlerini anlatırken seçtiği kelimeler ise hepimize ayrı bir edep öğretiyor.
Ramazan boyunca Hocaefendi’nin talebelerle yaptığı mukabeleden verilen kesitler ise daha da muhteşem. Programda Hocaefendi ile yapılan mukabeleden bugüne kadar hiç izlemediğimiz bölümlerin verilmesi ise Hocamızın aramızdan hiç ayrılmamış gibi hissetmemizi sağlıyor. Zaten Kamptaki programa katılan bir kardeşimiz ‘Hocamızın salondaki koltuğunda hala oturduğunu hissediyorum’ demesi de bunun bir göstergesiydi. Hocamızın vefatından sonra da aynı şekilde mukabelenin devam ettirilmesi ise ayrı bir güzellik olmuş.
‘Kemal Gülen ile Kamptan İftar Zamanı’ programı tüm dünyanın nasıl Ramazan’laştığını görme adına da çok muhteşem bir program. İnanın bana izlerken geçirdiğiniz zamanın kesinlikle Ramazan orucu gibi sevap kazandıracağına inanıyorum. Tıpkı orucun duygularımızı incelttiği gibi ‘İftar Zamanı’ program da incelmiş bu duyguları harekete geçiriyor.
Daha ilk programda Reha Yeprem ve Metin Haboğlu’nun beraber yaptıkları düet duygularımızı sel haline getirdi. Süvari’ye ait ‘Sen ağlama gülsen dostum’ bestesi ancak bu kadar güzel dile getirilebilirdi ki bu iki güzel insanın samimiyeti besteye muhteşem bir duygu seli katmış. Her ne kadar ‘Sen ağlama’ dese de ağlamamak elbette mümkün değildi.
Hollanda’dan katılan Basri Doğan kardeşimizin heyecan ve helecanını görünce kalkıp Hollanda’da iftarımı açmayı çok arzu ettim. Bu yıl farklı bir programdan biri de Amsterdam Dam meydanında yapacakları diyalog iftarından bahsetti. Rabbim gayretlerini en güzel şekilde kabul buyursun.
Romanya’dan dünyanın nasıl Ramazan’laştığını aktaracak olan ‘Tutunanlar’ programının sunucusu Dr. Ahmet Daştan’ın anlatacağı şeylerin çok harika şeyler olacağını onun heyecan ve hislerden anlamak mümkün.
Kemal kardeşimizin yapılan programları takip etmek için Ahmet Bey’in her akşam evinden ve ailesinden ayrı yerlerde iftar yapmak zorunda kalacağını ifade edince Reşit hocamız bugüne kadar bilmediğimiz bir şeyi dile getirdi ki, Efendimiz (sav) de Ramazan boyunca evinde iftar açmamış. Demem o ki, ‘Kemal Gülen ile Kamptan İftar Zamanı’ insanın bütün duygularını tatmin edecek güzellikte bir program.
Programı hazırlayan kardeşlerimiz çocuklarımızı da unutmamışlar. Programın sonunda “Ramazanlık” adı altında iki kukladan oluşan çok güzel bir bölüm var. Her ne kadar çocuklar için olsa bile insan onu da izlemeden geçemiyor. Kim planlamış ve kim düşünmüş ise onları tebrik ediyorum. Mesela çocukların tuttuğu ‘Tekne Orucu’nun diğer adının ‘Tekke Orucu’ olduğunu ilk defa bu programdan öğrendim.
Evet, dostlar bu kukla programında denildiği gibi “Kalbinizi reset” etmek istiyorsanız mutlaka ‘Kemal Gülen ile Kamptan İftar Zamanı’ programını izlemeli ve aynı zamanda dostlarınıza izleme tavsiyesinde bulunmalısınız.
Son olarak bütün dost ve kardeşlerimizin Ramazan boyunca tuttukları oruçlarının, tilavet ettikleri Kur’an’larının, yaptıkları evradı esgarların ve hayru hasenatlarının kabul olması dileğiyle…
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN