Kefenleri gelinlik olmuş bacılar | İsmet Macit

Yazar İsmet Macit

 

“Uzandım yetişmedi ellerim,

Acını anlatmaya kafi değil dillerim.

Götürmesinler seni yanımda kal

Kokunu çekeyim ta içime

Kırıldı yüreğimde gencecik dal

Beni götürsünler senin yerine!

‘Yavrum’ derken titreyen yüreğim

Bırakın ne olur, az daha seveyim.

Bir evlat, Bir tabut, Bir Ana.

Tabutta evlat; Ama ölen ana!”

 

Halime bacı üç yıl önce yine böyle bir Nisan ayında zindanda şehit edilmişti.. Bu yazı ona ve onun gibi süreç şehitlerine Fatiha vesilesiyle yazılmıştı…

Yorulduk, yordu bizi acılar. Hele çileyi bir yavru gibi emziren anneler, hayatının baharında gelinlik giyecekken kefen giyen bacılar…

Hz. Aişe (r. anha) annemiz kendisine atılan iftiradan o kadar yorulmuş ve muzdaripti ki, “O kadar çok ağladım ki bir zaman sonra gözyaşlarım kurudu.” demişti.

Halime Bacı, ‘mazlum ve mağdurlar için yiyecek yapıp satarak’ terör örgütüne (!) destek suçundan içeri alındı. Hastaydı. İki kere ölümün kepezine sokulup geri döndü. Tahliye edilmesi ve tedavisine başlanması, ilaçlarını alması gerekiyordu. Vicdanları sağır, kalpleri kör eden sistemin insan bozmaları tahliye etmediler, tedavisine başlanamadı ve öldürdüler onu.

Zalime katil olma günahı; mazlume Halime bacımıza ise dünya

hapishanesinden asıl memleketine kanat çırpmak düştü. Halime bacı babasını iki yıl önce kaybetmiş, ihtiyar annesiyle yaşıyormuş. Yaralı annenin kızının vefatından sonra söyledikleri evlat acısının yürekte açtığı yaranın derinliğini anlatıyordu: “Eşim öldü, evim yıkılmadı; ama kızım öldü, evim yıkıldı. Evlat acısı çok zor. Allah kimseye göstermesin. Ama ben mutluyum. Elhamdülillah, dini uğruna öldü evladım. Onunla teselli oluyorum.”

Ve abisinin şu sözleri Halime Bacı’nın yüksek karakteri ve Hizmet aşkının ilanı gibiydi: “Kardeşimin tek düşüncesi annesi babası hapse düşmüş çocuklardı. Onları düşünür, üzülür, elinden geldiğince onlara yardım ederdi. Yaptığı bundan başka bir şey değildi. Kardeşimi bu yüzden öldürdüler. Kendini öğrencilerine adamıştı. Biz de kararına her zaman saygı duyduk, destekledik. Bizim tek üzüntümüz, acımız onu bir daha göremeyecek olmak.”

Ve Halime bacının fotoğrafı dalgalandırdı gönül denizimizi. Mahzun duruşu hatırımıza gelip onun için inleyen yüreklerimize saplandı. Yüzüne konan, hüzün renkli tebessüme bakarken parçalandık, kanadık…

Kazım Koyuncu’nun İşte Gidiyorum isimli şarkısı düştü kalp kulaklarımıza:

“İşte gidiyorum
Bir şey demeden,
Arkamı dönmeden,
Şikayet etmeden;
Hiçbir şey almadan,
Bir şey vermeden.
Yol ayrılmış, görmeden gidiyorum.

Ne küslük var ne pişmanlık kalbimde Yürüyorum sanki senin yanında; Sesin uzaklaşır her bir adımda
Ayak izim kalmadan gidiyorum”

Halime Gülsu işte öylece yürüdü asıl memleketine; dünyaya

yakasını kaptırmadan, heybesine ahiret azığı doldurarak. Bir şey demeden, şikayet etmeden…

Hizmetten | İsmet Macit

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy