‘Bu fermuar bu çantaya uyar mı?’,
‘Bu paçayı kaç santim katlıyoruz abla?’
O nakışı oradan alıp buraya mı yerleştirsek?
‘Mutfak önlükleri hazır mı?’
Bu cümleler bir dikiş nakış kursundan değil belirli bir gaye ve ideal için bir araya gelmiş üç beş arkadaşın hummalı bir çalışma gününden kulağımıza çalınanlar. Hararetli bir koşturmaca var. Vakit sınırlı o halde az zamana çok ve büyük işler sığdırmak gerek. İmkânlar mı? Çok değil ama yok da denemez. İman varsa imkân da vardır. Elbette yıllar öncesinin kermes evleri ve bol malzemeleri; hatta sergilenecek kermes salonları yok artık ama aynı heyecanı taşıyan yürekler var. Şartlar değişti diye yardıma ihtiyacı olanları yok sayamayız. Üstelik daha dün omuz omuza başkalarına yardım için koşturanlar, dünyanın dört bir tarafında kendilerine uzanacak bir yardım elini bekler durumda. Dehşetli bir fırtınanın sağa sola fırlattığı fertler olarak birbirimize destek olmak zorundayız. Köşesine çekilip kendi yarasını sağaltma günü değil bugün. Kardeşimizin yarasını sararken derman bulacak yaralarımız. O yüzden kolları sıvamak gerek. Tıpkı hiç dikiş bilmediği halde dikiş öğrenip, bir şeyler dikip satarak ihtiyacı olanlara el uzatmaya çalışan bu bir avuç kadın gibi.
Terzileri Vardı Şimdi Dikiş Öğreniyor
Projenin lokomotifi Hatice Sezgin. Türkiye’de yaşarken bir modaevi işleten, çok iyi terzilerle çalışıp hiç makine başına oturmayan Hatice hanıma dikiş dikmek memleketinden çok uzaklarda nasip oldu. Geçtiğimiz yazdan beri çevresindeki hanımları teşvik ederek bir grup kuran Hatice Hanım dikiş bilen ablalarla, bilmeyen ama öğrenip bir an önce bu hayırlı işin bir parçası olmaya çalışan arkadaşları bir araya getirdi. Dikişle alakası ilkokuldaki elişi derslerinden öteye gitmeyen bu satırların yazarı da ekibin bir parçası olmanın mutluluğunu yaşadı. Katkılarımın sınırlı olacağının farkındaydım ama bu iştirak-ı amal-i uhreviyenin bir köşeciğinde olsun bulunma fırsatını kaçıramazdım.
Hem Malımız Hem Bedenimiz Hizmet Ediyor
Yapılacak şeyler belliydi. Bir taraftan basit ürünlerle dikişe ilk adımı atacak; zamanla, varlığından bile haberdar olmadığımız kabiliyetlerimizi geliştirip daha iyi ürünlerle satışı arttıracaktık. Projeye omuz verenlerin tamamı bulundukları ülkede çok yeni olup henüz kendi maddi sıkıntılarını dahi çözebilmiş değiller ama el ele verince bereketli kazançlar sağlanacağının da farkındalar. Bir pantolonun paçasını katlatmak için pantolon fiyatından daha fazla para ödenen bir ülkede yaşadığımız için hepimiz birer dikiş makinesi almıştık zaten. Pek de kullanmaya vakit bulamadığımız makinelerimiz artık çok önemli bir misyona hizmet edecekti.
Kermes Salonu Yoksa Sosyal Medya Var
Dedim ya eskiden olduğu gibi kermes evleri, envai çeşit dikiş malzemesi ya da dikiş için uygun ortamımız yok. İlk adım olarak yakınımızdaki caminin pek kullanılmayan bir köşesini iş alanımız olarak belirledik. Evdeki makinelerimizi yüklenip her buluşma günümüzde camiye taşıdık. İhtiyaç halinde kullanmak üzere elimizin altında bulundurduğumuz dikiş malzemelerimizi de aldık yanımıza. Ablalarımızla buluştuk. Gelebildikleri günlerde onların yardımını aldık. Onlar olmadığında da grubun can damarı Meral Çalışkan terzi olan babasını telefonla arayıp dikişle ilgili tüyolar almaya çalıştı. Meral hanımın gayretlerine bu noktada ayrıca dikkat çekmek gerek belki de. Camideki çalışmalarla yetinmeyip evinde de tasarımlar yaparak üretimi hiç ara vermeden devam ettiren Meral Hanım sosyal medyada hesap açıp fotoğrafladığı ürünlerin tanıtımını da oradan yapıyor. Hatice Hanım ise ürünlerin süslemelerinde kullanmak üzere renkli iplerle motifler örerek evde olduğu saatleri değerlendiriyor. Ablalarımız da zaman zaman dikilecek kumaşları evlerine götürüp dikerek daha çok ürünün birikmesine katkıda bulunuyor.
Geri Dönüşümle Maliyeti Düşürdük
Malzemeler yetmeyince ikinci el mağazalarından uygun fiyata kumaş ve malzeme tedarik etmeye çalışıyoruz. Çevremizdeki arkadaşlara duyuru yapıp kullanmadıkları kumaşları veya eski kot pantolonları getirip ihtiyaç sahipleri için yapılan bu hayır yarışına katkı sağlamalarını rica ettik. Epeyce malzeme birikti. Hedef hem kullanılmayan kıyafetleri başka şeylere dönüştürerek onları değerlendirmek hem de gideri azaltıp geliri arttırmaktı. Kot pantolonlar çok şık çantalara, eski saten yatak örtüleri ayakkabı çantalarına, alıcı bulamamış banyo perdeleri seccadelere dönüştü ellerimizde. Kumaşlar elden ele dolaşıyor her birimiz bir işini tamamlıyoruz. Birimiz biçiyor, birimiz dikiyor, öteki süslemesini tamamlıyor ve sonuçta harika ürünler çıkıyor ortaya. Her güzel ürün şevkimize şevk katıyor daha fazlasını yapma hevesimizi artırıyor. Saatlerce ayakta kalmak ya da artık pek de iyi görmeyen gözlerimizi zorlayarak iğneye iplik geçirmek, tüm işler bittikten sonra kırpık iplikleri halıdan çıkarmaya çalışmak ve günün sonun-da tüm malzemeyi yüklenip evimizin yolunu tutmak tatlı bir yorgunluğu beraberinde getiri-yor belki. Ama satışlardan elde edilen paraları ihtiyaç sahibi bir kardeşimize ulaştırdığımızda bütün o yorgunluklar unutulup gidiyor. Ha, bu arada kazandığımız paralarla aldığımız overlock makinesiyle de artık daha temiz dikişler yapabiliyoruz.
Hedef Muavenet
Sadece Allah rızası umularak yapılan bu işlerin anlatılması hele de bir yazı konusu olması garip karşılanabilir. Ancak bu tür fedakârlık örnekleri, ilham olması, örnek alınması yönüyle duymaya bilmeye ihtiyaç duyduğumuz şeyler olabiliyor. Emi-nim aynı gayeyle dünyanın pek çok yerinde hanımlar bir şeyler üretip kardeşlerinin sıkıntılarına çare olmaya çalışıyorlardır. Kimi yemek, kimi elişleri yaparak, kimi takı tasarlayarak kimi de temizliğe giderek para kazanmaya ve kardeşlerine yardımcı olmaya çalışıyor. Herkes içinde bulunduğu ya da kullanabildiği imkânlarla çok güzel şeyler yapabilir, yeter ki muavenet şuurunu kaybetmesin ve kardeşinin derdiyle dertlenebilsin ve çağın Zeynep binti Cahş’larından olmayı hedeflesin.
Yoksulların koruyucusu validemiz: Zeynep bint-i Cahş
Zeynep bint-i Cahş, Efendimizin halasının kızı ve zevcesidir. Cömertliği ve yoksulları gözetip yardım etmesiyle meşhurdur. Eliyle diktiği deri tabaklar ya da diğer eşyaların satışıyla elde ettiği geliri ihtiyaç sahibi insanlara ulaştırır, genç kızların çeyizlerine katkıda bulunurdu. Peygamber Efendimiz (sas) onun bu özelliğine ‘uzun kollu’ ifadesiyle dikkat çekmiş ve kendisine ilk kavuşacak olan zevcesini bu ifadeyle haber vermiştir. Efendimizin vefatından sonraki yıllarda da diğer annelerimiz gibi kendisine halife tarafından gönderilen yardım paralarının tamamını ihtiyaç sahiplerine dağıtmıştır. Kadınların cömertliği, yoksulları koruyup kollaması ve ihtiyaç sahiplerine yardım edilmesi mevzuu edilse Zeynep bint-i Cahş annemizin ismi ilk sıralarda gelir.
Kaynak:Yeni Ailem