‘İslam ümmetinin nasıl kalkınacağı sorusunun cevabını Hocaefendi ve Hizmet’te buldum’

Yazar Editör

Hocaefendi ve Hizmet’i rahmetli Ferit El Ensari’nin yazdığı “Kahramanın Dönüşü” kitabıyla tanımaya başlayan Mısırlı Dr. Muhammed Yassin Abdel Hamid Ahmed, tanıdıkça kafasındaki birçok sorunun cevabını bulur. Hamid Ahmed, ‘Bu İslam ümmetini nasıl kalkındıracağız? İleriye nasıl taşıyacağız? Yıkmayı iyi yaptığımız gibi yapmayı da nasıl iyi yapacağız? Hocaefendi ve onun rehberlik yaptığı Hizmet Hareketi’nde bu soruların son derece net ve köklü cevaplarını buldum. Bu tez çalışması ile hem kendimin hem de bütün gençlerin bu husustaki sorularına cevap vermek istedim.’ Diyor. Nesemat TV YouTube kanalına konuşan Muhammed Yassin Abdel Hamid Ahmed, Hizmet gönüllülerine seslenip, ‘“Sizler bu ümmetin seleflerinin hayırlı haleflerisiniz. Bu hususta birer örneksiniz. Bugün gördüğünüz bu zulümleri yapanlar yarın toprağın altında çürüyecekler ve insanlar tarafından unutulup gidecekler. İnsanlar sadece sizin insanlık adına ortaya koymuş olduğunuz hayırlı işleri hatırlayacaklar.’’

Mısır’ın önde gelen aydın ve ilim adamı olan Yassin Abdel Hamid Ahmed, İslam düşüncesi alanında özgür bir vaiz ve öğretim görevlisi. İşte röportajdan öne çıkanlar.

Fethullah Gülen Hocaefendi ve Hizmet’le nasıl tanıştınız?

Mastırı bitirdiğim zaman mastır tezi ile ilgili bir konu arıyordum. Ben aslında akademisyen değil, akademik sahada çalışmalar yapmak isteyen bir mühendis olduğum için beni bütünüyle dolduracak ve işime yarayacak bir konu araştırıyordum. Birkaç tane konu üzerinde çalıştım ama başarılı olamadım. Tam o sırada bir arkadaşım bana rahmetli Ferit El Ensari hocanın, Hocaefendi hakkında yazmış olduğu “Kahramanın Dönüşü” adlı kitabı hediye etti. Büyük bir iştiyakla kitabı okudum. Hatta şunu hatırlıyorum, aldığım lezzetten dolayı bir türlü kitabın bitmesini istemiyordum. Dr. Ferit El Ensari, bu kitapta hakikaten çok harika ve üslubu da çok edebi idi. Kitapla olan bu yolculuğumun sonunda gördüm ki, rahmetli doktor hikâyenin sonunu açık bırakmış. Bahsettiği bu hocanın nerede olduğunu, şu anda ne yaptığını, bu hizmetin şimdi olup olmadığını, bu büyük işlerin hala devam edip etmediğini hiç söylememiş. Az bir araştırmadan sonra doktorun bahsettiği bu zatın hala hayatta olduğunu, Hizmet insanlarının işlerine devam ettiğini fark ettim. Ben de mastır tezimin bu insanlar hakkında olmasını arzu ettim. İşte bu noktada Hocaefendi ve Hizmet ile tanışıklığım başlamış oldu.

Bu ilk tanışmadan sonra Hizmet ile ilgili neler keşfettiniz? Bu çalışmada Hizmet ile alakalı neler ortaya koydunuz?

İşin aslını söylemek gerekirse; hadiselerin gelişmesiyle bu çalışma da benimle gelişip değişti. Bu çalışma zihnimi meşgul eden soruların da cevabı oldu. Teze Arap Baharı’ndan sonra 2013 senesinde başladım. Zihnimde dönüp duran bir soru vardı. Bu soruyu Mısır ve İslam alemindeki yüzbinlerce genç de soruyordu. Bu İslam ümmetini nasıl kalkındıracağız? İleriye nasıl taşıyacağız? Yıkmayı iyi yaptığımız gibi yapmayı da nasıl iyi yapacağız? Hocaefendi ve onun rehberlik yaptığı Hizmet Hareketi’nde bu soruların son derece net ve köklü cevaplarını buldum. Bu tez çalışması ile hem kendimin hem de bütün gençlerin bu husustaki sorularına cevap vermek istedim. Tezde hem Hocaefendi’nin şahsından hem ortaya koyduğu fikirlerden hem de bu fikirler üzerine sistemleşen Hizmet Hareketi’nden bahsetmek istedim.

Gülen Hocaefendi pek çok yönleri ve derinlikleri olan bir şahsiyet. Kolayca okunup, hemen kavranabilecek bir şahsiyet değil. Bir şair, edebiyatçı, ruhani, etkili ve canlı tecrübe sahibi biri. Sırf bir davet insanı veya klasik bir vaiz değil. İşte bu şahsiyeti ortaya koymaya çalıştım. Hocaefendi, Arap alemi olarak bizler tarafından büyük oranda tanınmayan ve aynı zamanda Arap olmayan birisi.

Diğer taraftan bu zatın ortaya attığı fikirleri de ortaya koymaya çalıştım. Bu fikirler ne kadar makul ne kadar kalıcı ve ne kadar tatbik edilebilir? Sonra tezde üçüncü bölüme intikal ettim. O da bu nazari fikirler nasıl tatbik sahasına çıktı? Nasıl sahada insanların gördüğü ve yaşadığı pratiğe dönüştü? Ve hâlâ bu fikirler nasıl gelişmeye, meyve vermeye ve kendini yenilemeye devam ediyor.

Türkiye’de meydana gelen darbe tiyatrosu sizin fikirlerinizde bir değişiklik meydana getirdi mi?

Aslında tezin yapıldığı o zaman dilimi de çalışmanın bir parçasıydı. Hem de köklü ve tesirli bir bölümüydü. Çünkü ortaya çıkan hadiseler hem düşüncemi hem de çalışmanın gidişatını etkiledi. 2013 yılının sonlarına doğru Hizmet Hareketi ile ilgili ithamlar ortaya atılmaya başlamıştı. Ben de biraz durakladım ve doğru ve yanlışın kimin tarafında olduğunu tam olarak netleştirmek istedim. Çünkü biz Arap alemi olarak, Türkiye’de olan siyasi tecrübenin başarısından etkileniyor ve ona hayranlık duyuyorduk. Bilhassa Arap Baharı sonrası biz de Türkiye gibi gelişmek ve ilerleme kat etmek istiyorduk. Erdoğan hepimizin hayran olduğu bir liderdi. Onun için ben de ilk başta ne olup bittiğini net olarak öğrenmek ve Hizmet’in bütün bu olup bitenler içinde nerede olduğunu bilmek istedim.

Halbuki 2009 senesinde katıldığım bir konferansta İbrahim Ganim Hoca şunu demişti: “Türkiye’deki gelişme ve ilerlemenin asıl sebebi Gülen Hocaefendi’nin rehberlik yaptığı Hizmet diye isimlendirilen bir harekettir.” Hala bu hareket varlığını sürdürüyorsa ve kalkınmanın önemli bir parçası ise nasıl olur da kalkınma ve ilerleme ile ters düşebilir diye düşündüm. Kendi kendime “Bu hareketin insanları ile tanışmalıyım ve buluşmalıyım.” dedim. Sonra buradaki Hizmet insanlarının yanına gittim. Kendilerini her zaman hayırla yâd edeceğim bazı kıymetli hocalarla tanıştım. Onları dinledim. Son derece şeffaf ve açık insanlardı. Gizleyecekleri hiçbir şey yoktu. Bana Gülen Hocaefendi’nin kitaplarını verdiler ve ben de onları okudum, araştırdım. Sonra bu tez çalışmasını tamamlamaya karar verdim.

Daha sonra 2016 yılında darbe diye isimlendirilen hadise oldu. O zaman Arabistan’da idim. Şok oldum. Ama size hakikati söylüyorum; daha ilk andan itibaren bu hareketin bir darbe olmadığını anladım. Çünkü Türkiye’deki siyasi tecrübeyi araştırdığım gibi yapılan önceki darbeleri de araştırıp incelemiştim. Onun için askeri bir darbenin ne demek olduğunu iyi biliyordum. Bu olan hiçbir darbeye benzemiyordu. Dolayısıyla da hakiki bir darbe olması mümkün değildi. Bir taraftan böyle, diğer taraftan da yine ben Hocaefendi’nin fikirlerini, tarihini, yaptıklarını tez olarak çalıştım. Bu zat daha doksanlı yıllarda demokrasiden bahsetmiş ve bazı siyasi İslamcılar tarafından küfürle itham edilmiş birisiydi. Şimdi rehberlik etmiş olduğu hareket bunca tecrübe kazanacak ve sonra böyle yüzeysel ve basitçe bir darbe yapacak mümkün değildi. Daha ilk anda kesin olarak anladım ki; bu bir tiyatro bir darbe idi. Bu hadiseden sonra da sayın Gülen’in kitaplarını ve bu konuyla ilgili verdiği cevapları okumaya devam ettim. Bunların neticesinde kanaatim iyice pekişti. Bu bir darbe tiyatrosu ve Gülen ve onun sevenleri bu meselede tertemizler.

Öncelikle siz bir mühendissiniz. Hizmet, mühendis olarak aklınıza, bir davetçi olarak kalbinize hitap edebiliyor mu?

Müsaade ederseniz, mühendis olduğum için bu yönde bir misal vereyim. Bize göre mühendislik sadece insanların gördüğü binalar değildir. O aynı zamanda haritalar, planlar demektir. Mühendisin fikrinde nazari ve hayali olarak başlar. Sonra iki buutlu olarak kağıtlara aktarılır. Sonra başkaları onu alır insanların bina olarak görebileceği ve istifade edebilecekleri gerçek dünyadaki sahaya çıkarır. Burada bir üçüncü merhale daha vardır ki pek çok insan bu alanda bu aşamayı bilmez. Bu kontrol aşamasıdır. Bu aşamada, yapılan ile yapılmak istenilen arasında karşılaştırma yapılır. Zihinde ve haritalarda olan şeyler gerçek alana çıkarılmış mı diye kontroller yapılır. İşte benim Hizmet Hareketi’ne olan gönülden hayranlığım bu hususta başlıyor. Pratiğe taşınmış fikirler görmek isteyen ve gören birisinin hayranlığı. Binaya dönüştürülmüş haritalar görmek isteyen ve gören birisinin hayranlığı. İnsanların yaşadığı bir gerçeğe dönüşmüş sözlerin hayranlığı. Bu benim hayranlığımın, Hocaefendi ve ortaya koyduğu fikirler üzerinde çalışma yapmamın altında yatan en önemli sebep.

Mastır teziniz Hocaefendi’ye hediye edildi. Çok memnun oldu ve çok hoş karşıladı. Eğer Hocaefendi ile karşılaşmış olsaydınız ne derdiniz?

Doğrusu bu benim uzun zamandan beridir arzu ettiğim bir şey. Onu görmek ve onunla buluşmak. Ancak Onunla kavuşmak zor olsa da ben sürekli kitaplarını okumakla, sözlerini dinlemekle veya ona talebelik yapmış insanları görmekle zaten Onunla buluşmuş oluyorum. Bu talebelerin tevazularına, güzel ahlaklarına, yüksek zevklerine devamlı amellerine ve bitip tükenmeyen gayretlerine şahit oluyorum. Ben zaten Hocaefendi’yi bu müttaki ve iyi insanlar vasıtasıyla sürekli görüyorum. Ama yine de Onunla yüz yüze buluşursam -inşallah olur bu- Ona çok teşekkür etmek istiyorum. “Bu yaptıklarınızdan dolayı Allah sizi en güzel mükâfatla mükâfatlandırsın” demek istiyorum. Ayrıca şunu da sormak istiyorum: “Hocam, daha küçükken bir elinizde Kur’an diğer elinizde dünya haritası tutarak, bu alemin yeniden güven ve emniyetle dolmasını istemiştiniz. Acaba Hizmet bu beklediğiniz seviyeye ulaştı mı? Acaba Hizmet sizin bu sorularınıza yanıt oldu mu? Bu alemin ulaşmasını istediğiniz başka ne gibi arzularınız var? Bu sorular karşısında Hizmet’in durumu sizce nedir?

Hizmet insanları bu günlerde sıkıntılara, tutuklamalara, sürgünlere maruz kalıyorlar. Onlara söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Doğrusu onların ellerini sımsıkı tutar ve onlara şunu derim: “Sizler bu ümmetin seleflerinin hayırlı haleflerisiniz. Bu hususta birer örneksiniz. Onlar da Allah rızası için, insanlığa büyük hizmetler sunma adına ülkelerini terk etmişler, hicret etmişlerdi. Sizin bu karşılaştıklarınız dine davet eden insanlar için sürpriz şeyler değil. Bu Allah’ın bir kanunu. Ancak şunu bilin ki hiçbir şey kalıcı değildir. Hiçbir sevinç veya üzüntü sürekli olmaz. Hiçbir sıkıntı ve bela sürüp gitmez. Bugün gördüğünüz bu zulümleri yapanlar, yarın toprağın altında çürüyecekler ve insanlar tarafından unutulup gidecekler. İnsanlar sadece sizin insanlık adına ortaya koymuş olduğunuz hayırlı işleri hatırlayacaklar.’’

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy