Hizmet Yolunda Ahirete Kanat Çırpmış Bir Ruh

Yazar İsmet Macit
web

(İki gün önce ailece telefonla görüştük. .. halleştik, dertleştik, kapattık… o görüşme bir veda imiş…)

Bazı insanlar sessiz yaşar ama yürüdükleri yollarda derin izler bırakırlar. Öyle hayatlar vardır ki göz değmeden hizmet eder, alkış aramadan yük taşır ama vefat ettiğinde ardından belki melekler saf tutar da haberimiz olmaz. İşte o hayatlardan biri, zindandaki bir beyaz güvercinin sadık yoldaşıydı. Hasretleri zindan parmaklıklarına asılı vaziyette yıllarca sürmüştü.

“Gerçek sevgi, fedakârlığın ta kendisidir. Ve fedakârlık, kimi zaman sadece sabırla susup beklemenin adı olur”

Bir ömür… İki yetimin başını okşayan anne eli, bir zindanın duvarına dayalı dua, bir zulmün sabır mayalı tanığı ama aynı zamanda bir infak eli bir dert ortağı bir mahrem dua kulesi birkaç gün önce geçirdiği bir trafik kazası sonrasında Konya’da vefat etti.

Zindanı Sabırla Bekleyen Kadın

Hayat arkadaşını, adaletin unuttuğu karanlık yıllarda, hücrenin soğuk duvarlarına teslim eden bu hanımefendi beklemekle kalmadı…

Beklerken yaşadı.
Beklerken hizmet etti.
Beklerken dua etti.
Beklerken çocukları büyüdü…

“Sabır, zorluk karşısında dimdik ayakta kalmanın adı değil miydi? Tevekkülün emniyetli kalesine sığınıp yıllarca mücadele etti zulümle ve hayatın zorluklarıyla. O, “zindanın dışında ama zindanın içindeki eşiyle aynı secdeye kapanan” bir yürekti. O, gurbette garip kalmış bir sabır dervişiydi. Çocuklarını hem annelikle hem babalıkla sarıp sarmalarken; başkalarının derdiyle ağlayabilen, bir telefonla seferber olan kendi sıkıntısını değil başkasının yükünü yük bilen bir hizmet neferiydi. “İnsanın değeri, başkaları için yaptıklarıyla ölçülür” sözünün yaşayan kristal heykeli gibiydi. Öyle ki, kendi adı bilinmesin ama ihtiyaç sahibinin kapısı çalınsın isterdi.

Hizmet Yolunda Kanat Çırpmış Bir Ruh

O, gürültüsüz hizmetin adı, gözyaşını yastığına damlatan ama gündüzleri başkasına tebessüm dağıtanlardandı. İffetiyle, vakar ve mahremiyetiyle, susarak öğretenlerdendi. Eşiyle yıllarca ayrı kaldı; kavuşma hayaliyle dualar etti. Dualar kabul oldu, kavuştular. Ama meğer vuslat, bir başka vuslata hazırlıkmış.

“Her insan bir yıldıza benzer, yeter ki karanlıkta parlasın.” O, karanlıkta parlayan hizmet yıldızıydı.

Bir sabah, bir otomobil çarpmasıyla, yeryüzü onun nurunu kaybetti. Belki insanlar sustu, ama melekler şöyle dedi: “Bu hanımefendi hizmet etti, sabretti, dua etti ve iffetiyle cennete yürüdü…”

web

Şimdi Göklerde Bir Beyaz Güvercin…

Eşi (dostum) zindanda beyaz bir güvercin olmuştu. Yıllarca mazlumluğun taş duvarlarında umut taşımıştı. Şimdi sıra ondaydı. O da artık bir beyaz güvercin olup cennete kanat çırptı (inşallah)..“Gerçek aşk, vuslatla değil, ayrılıkta belli olur.”

Ardında iki yetim, dua eden binler ve mahşere kadar sürecek bir vefa hikâyesi bıraktı. O, hem eşinin sabır sınavıydı, hem çocuklarının cennet kokusu. Hem bu dünyada “fedakârlık” kelimesine yüklenen mana, hem de ahirette “hoş geldin” diye karşılanacak bir mümin hanımefendi…

Ey en çok örnek aldığımız, yaşıt olmamıza rağmen yaşatsına imrenip “abi” dediğimiz sınıf arkadaşımın biricik eşi, ablam. Eşin bize namaz kaldırırken sıklıkla Beyyine Suresi’ni okurdu:
“Rablerinin katındaki mükafatları, kıyılarından ırmaklar akan ebedi Adn cennetleridir, ebedidir onlar orada, Allah razı olmuştur onlardan ve onlar da razı olmuşlardır ondan; ve bu mükafat, Rabbinden korkanadır…” İnşallah bu ayetlerin ışığında, Rabbinden, Rabbin senden razı bir şekilde cennete girersin…

Kıymetli dostum, başın sağ olsun! Acın acımızdır. Mekânı cennet olsun. Rabbim sana ve evlatlarına sabırlar versin!.. Rabbim sana ve evlatlarına sabırlar versin!..

Ve bil ki aziz kardeşim, Tarihin en ağır imtihanlarını yaşayan kalplerin sabrı, yalnız senin sabrına değil, senin gibi nice hizmet erlerinin de yoldaşıdır.

Kur’an şöyle der: “Elbette biz sizi biraz korku ve açlıkla, mallardan, canlardan ve ürünlerden eksiltmekle imtihan ederiz. Sabredenleri müjdele!”(Bakara, 155) Bu ayet, sabrın sadece dayanmak değil; imtihan anında Allah’a güvenle yönelmenin en yüce hali olduğunu hatırlatır.

Efendimiz (sav), Hz. Hatice’yi kaybettiğinde, onun hatırasına olan sadakatini ömrü boyunca unutmadı. Hatta bir gün onun dostlarından biri eve geldiğinde, sadece sesini duyunca gözleri yaşla doldu. Bu, bir eşin diğerine duyduğu vefanın ne kadar kıymetli olduğunu gösteren bir örnektir.

Peygamberimiz şöyle buyurdu:
“Dünyada ve ahirette onun yerini hiçbir şey tutamaz. O, bana iman etti, insanlar inkâr ederken. O, bana malıyla destek oldu, herkes vermekten kaçınırken.”
(Müslim, Fedâilü’s-Sahâbe)

Sevgili evlatlar, sizler de tıpkı Peygamber Efendimizin (sav) çocukları gibi, bir anneyle sınanan yürekler oldunuz. Hz. Fatıma annemiz, annesiz büyüdü ama Resûlullah’ın terbiyesiyle nurdan bir iz bıraktı. Siz de anneniz gibi sabırla büyüyecek, onun duasının meyvesi olacaksınız inşallah.

Sizler bu dünyada sabrın kitabını birlikte yazdınız. İnşallah öte dünyada da aynı cennetin gölgesinde kavuşursunuz. Sabredenler için vaat edilen müjde de bu değil midir?

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy