Her şeyi konuşma zamanı mı?

Yazar Editör

Prof. Dr. MEHMET ATEŞ

Sokakta kanamalı bir hasta gördüyseniz, hemen müdahale edin ve kanamalı yere temiz bir bezle sıkıca basın, oracıkta kanamayı durdurmak için başka bir şey yapmayın ve en kısa zamanda hastayı tam teşekküllü bir hastaneye hastaya refakat ederek götürün.

Bu yazıda cerrahi temel bir prensip üzerinden bazı kavramlar akla yaklaştırmaya çalışılacak. Anlatılacakların hepsi objektif kriterler olmayabilir. Benim düşüncelerim. Sizin için uygun olanlarını alır, uymayanlarını almaz bana geri gönderirsiniz, kabulümdür.

Yaklaşık 30 yıllık cerrahım, bu sanatta acil yaralanmalarda talebelerimize ilk öğrettiğimiz şey makaledeki giriş cümleleridir.

Burada geçen dört kavramı lütfen aklınızda tutunuz sonra lazım olacak;

  • Kanamaya baskı uygulayın,
  • Bu baskıyı bulabildiğiniz en temiz bir bezle yapın (Bazen bir fanila, bazen de gömlek olabilir),
  • Orada cerrahi düzeltme yapmayın,
  • Hastaya refakat edin…

Şu soruları okuyuculardan duyuyor gibiyim, ne alakası var hocam başlığınızla acil ameliyatın… kanamanın… Alakası yok gibi gözüküyor ama bakalım ne zaman yolları kesişecek…

Her birimiz ifritten bir dönemden geçiyoruz, bir yanda hapisler, bir yanda zalimin eline düşmemek adına bir köşede bekleyenler, bir yanda da hicretten sonra yepyeni coğrafyalarda kök salma mücadelesi. Bu kutsi mücadelelerin hepsine mücahede desek yerinde olur.

Hocaefendi’nin “Yolun Kaderi” olarak anlattığı ama çoğu zaman bizim yanlış anladığımız bir kavram “Yolun Kaderi”… Kendisi bu kavramı anlatırken, Kur’an’ın tarif ettiği şekli ile bu yolun Nebilerin, Allah’ın davasına şahit olanların ve salihlerin yolu olduğunu söylüyor. Yani sizler bu kutsi yolda olmaya azmetti iseniz sıkıntılara maruz kalabilirsiniz. Her gün tahiyatta Allah’a tazarruda bulunuyoruz. Kur’an’da geçtiği ifadeleri ile “Ey bizim (Yüce) Rabbimiz! Bize bu dünyada da iyilik ve güzellik ver, âhirette de iyilik ve güzellik ver. Ve bizi cehennem ateşinden koru!”[1] diyoruz ki Kur’an bu duayı yapanları devam eden ayette kazançlılar[2] olarak tarif ediyor. Evet Allah’tan hep hayır istenir ama gelen her şeyin de yine Allah’tan geldiğini kabul kadere saygının ifadesidir.

Şeytan boş durmaz bu kutsi dairede koşanlarla uğraşır (Şeytanlar hizmetin hâdimleriyle çok uğraşır[3]). Şeytan için vesileler değil sonuç önemlidir, amaç Allah’tan uzaklaştırmadır. Fitne atma adına her türlü vesileyi kullanır.

Küçücük zannedilen gıybet ile başlayan problem koskoca bir iftira ile neticelenebilir. İslam tarihinde ifk hadisesi olarak da bilinen ve maalesef bazı sahabilerin de farklı mülahazalarla katıldığı o gıybet seli, iftiranın son noktası olan ifk ile neticelenmiştir.

Bilindiği üzere gıybet doğru olup söylendiğinde muhatabın hoşnut olmayacağı bir şeydir. İftira ise birisi hakkında hilafı vaki beyanda bulunmadır, iftiranın son noktası ise ifkdir. İfk ‘’bir şeyi ya da sözü ters çevirmek, döndürmek’’ anlamlarına gelir. Hz. Âişe validemizle ilgili Nur Suresinin on birinci ayetinden başlayarak sayfa boyunca siyer tarihinde ifk hadisesi olarak yerini alan vakada Hz. Âişe validemize yapılan iftiranın ifk olarak tanımlanmasının hikmeti Rabbimizin bu iftiraya doğrudan cevap vermesi; hakikati ters yüz edenlerin sözlerini yüzlerine çarpmasıdır. Hz. Âişe annemize yapılan iftira Efendimize, Efendimize yapılan iftira da Allaha yapılan bir iftiradır. Kur’an ayetlerinde ifk, şirk yerine de kullanılır.

Hiç mi konuşmayalım Abicim, Ablacığım, bazı sıkıntılar var bunları dillendirmeyelim mi…. Tabii ki problemleri konuşalım ama öncelikle her meselenin önünü, arkasını, yanını, üstünü, altını, içini bilmeden yorum yapmayalım. En basit bir haberde bile 5N 1K prensibi vardır, yani ‘Ne, Ne zaman, Nerede, Nasıl, Niçin ve Kim…’ Bunların hepsi tamam değilse haberi yapamazsınız, en basit bir haber bile bu kriterler olmadan bir şey ifade etmiyorsa bizlerinde her duyduğumuz ile alakalı en azından 5N 1K yoksa değerlendirme yapmamız doğru olmaz.

Tek tek değerlendirelim;

  • Bir meselenin NE olduğunu bilmiyorsak konuşamayız,
  • NE ZAMAN olduğunu bilmediğimiz bir hadise ile ilgili yorum yapmak cahilce olur,
  • NEREDE sorusunun cevabı yoksa detaylar tamamlanmamış olur,
  • NASIL olduğu içerik açısından en önemli bir kavramdır,
  • NİÇİN meselenin özüne hakimiyet demektir,
  • KİM, bazen bizim haricen gördüğümüz KİM’ler esas KİM’ler olmayabilir.

Evet gelelim yazının başlığına ve başta vermeye çalıştığım dört cerrahi prensiple konuyu ilişkilendirmeye…

  • Kanamaya baskı uygulayın,
  • Bulabildiğiniz en temiz bir bezle baskı yapın (Bazen bir fanila, bazen de gömlek olabilir)
  • Orada cerrahi düzeltme yapmayın,
  • Hastaya refakat edin…

Öyle bir ifritten dönemden geçiyoruz ki herkes bir şeye benzetebilir ama benim benzetmeye çalıştığım hal kanamalı bir hasta gibi. Hemen tedavi edilmeli, serum takılmalı, kanamaya basmalı ve en yakın hastanede tam cerrahi onarım yapılmalı.

Şimdilik sorun olabilecek bazı meseleleri güzelce baskılayalım, bu baskı hastayı da rahatsız etmesin, baskı yaparken de hep temiz dil kullanalım. Hemen her şeyi konuşup düzeltmeye çalışmayalım, zamanı gelince ameliyathane şartları oluşunca tam düzeltme yaparız. Kimsenin serumunu (ümit serumu ile besleyelim) eksik etmeyelim. Ve en önemli bir kavram hastaya refakat edelim. Şu dönemde herkesin refakatçıya ihtiyacı var, hele hele kanamalı hasta ise daha da çok ihtiyacı var.

Ben, Bir Kase Ümit[4],[5] kavramını çok seviyorum. Bazı dostlardan duyar gibiyim. “Hocam kanama devam ediyor mu?” Hayır Ablacığım, Hayır Abiciğim. Allah’ın izni ile kanama durdu, ambulans hastaneye geldi, hasta ameliyathaneye alınmak üzere… Kimsenin endişesi olmasın, sis bulutları dağılmak üzere, güneş kendini gösteriyor, ak kara belli oluyor. Hizmet’teki dostların Hz. Yusuf (as) gibi, Hz. Âişe (ra) gibi iftiraya uğradığı ama tertemiz olduğu aşikar olarak ortaya çıkıyor. Biiznillah çok ama çok az kaldı desem eksik bir şey söylemiş olmam, aktif sabırla bu sürece katlanmak da en büyük sevaplardan olsa gerek… Hitam-ı Misk olsun ilahi kelamın müjdesi ile bitirelim;

De ki: Herkes beklemede! Siz de gözleyin bakalım! Doğru yolu tutanların, hidâyete erenlerin kim olduğunu yakında anlayacaksınız![6]

Bu vesile ile Mevlid kandilinizi tebrik eder, bütün dünyada ve hizmetimizde kederlerin yerini tebessümlerin, zulmün yerini adaletin almasını, yepyeni viladetler olmasını Allah’tan niyaz ederim.

[1] Bakara Suresi 201. ayet

[2] Bakara Suresi 202. ayet

[3] İhlas Risalesi, 21. Lema

[4] https://caglayandergisi.com/2021/12/01/bir-kase-umit/

[5] https://www.youtube.com/watch?v=spCtjc_RdpA

[6] Taha Suresi 135. ayet

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy