Hayatın rengi Senegal | Mustafa Ertuğrul

Yazar Editör

 

Senegal ,Batı Afrika’nın kalbi. Siyahın tonlarının en koyuya çaldığı mutlu insanların ülkesi. Fakirliğin, hayatın sunduğu müthiş fırsatlara engel olamadığı bir coğrafya. Rengarenk kıyafetler ve heybetli insanların ülkesi.

Türkiye ve Orta Asya ülkelerinden gelen eğitimciler, Dakar’da Yavuz Selim Koleji’ni açmaya muvaffak olurlar. Yılların emeği, özverisi vardır, böyle bir cümlede yazılıveren bu okul açma macerasında, halbuki ne canlar yakmış, ne ömürler eskitmiştir.

Afrikalı insanların beyazlarla olan acılı tarihi malum; Portekiz, Fransa gibi ülkelerin sömürüsüne maruz kalmıştır. Amerika’ya ilk köle ticareti Goree Adası üzerinden gerçekleşmiştir. Günlerce gemilerde vahşi hayvanlara reva görülmeyecek şekillerde taşınmışlar, hasta olanlar denizlere atılmışlardır. Bir Senegalli’nin kalbinde aslında acılar tarihi gömülüdür.

Amin Maalouf Ölümcül Kimlikler adlı eserinde ruhun genlerinden bahseder. Aidiyetlerimiz çoğaldıkça ,kimliğimiz de özel bir durum olarak ortaya çıkar, der. Afrikalı olmak hep özel bir durumdur aslında. Önceki yıllarda o coğrafyalara Rahibe Terasa ki asıl ismi Agnes Gonca Boyacı , Üsküp doğumludur, insanların yüreklerine bir dokunuş gerçekleşmiştir. Aslında tarihi özür mahiyetinde mütevazi girişimlerdir bu çalışmalar. Bir röportajında Rahibe Terasa; “Ben kendimi Üsküp’ün bir vatandaşı hissediyorum, doğduğum şehir burası, ancak ben dünyaya aitim.” şeklinde yanıt vermiştir. Fedakarlıkları ile tarihe geçmişlerdir, en azından sömürünün yıktığı ahlaki, içtimai, ruhsal yıkıntılara bir nebze deva olmaya çalışmışlardır. Ama yakın tarih itibari ile kara kıtayı ve insanını bugüne dek en çok ciddiye alan ve yürekten dokunuşlar yapan gönüllüler; Hizmet Hareketi gönüllüleridir şüphesiz.

Yavuz Selim Koleji, Senegal için çok anlamlar ifade eder, kaliteli mezunlar hediye etmiştir bu fakir ülkeye, geleceğin fikir işçilerini cömertce saçmıştır ülkenin dört bir yanına. Bu ülkeler için altın kıymetindeki öğrencileri, hayatlarının bir parçasını meccanen feda eden birbirinden değerli öğretmenler ,belletmenler yetiştirmişlerdir. Yaşadıkları zorluklar ve o ülkelere kattıkları değerler maddi kıstaslarla asla ölçülemez.

Afrika’da on iki yıl yaşamış birisi olarak şunu bilirim ki; bu uçsuz bucaksız kıta size cömertce tüm imkanlarını sunar. Hele beyaz olmak hem bir ayrıcalık ve bir imtiyaz hem de hedef halinde olmak demektir. Çok keyifli, müreffah bir hayat sunar size ama başka coğrafyalarda yaşama ihtimaliniz çok düşük olan bir sebeble hayatınızdan da olabilirsiniz.

İşte bu isimsiz kahramanlardan bir öğretmen arkadaşım Afrika’nın hâlâ geçerli hastalığı olan, diğer kıtalarda unutulan sıtma hastalığına tutulur. Şiddetli sarsılmalar, yüksek ateşler içerisinde günlerce kıvranır. Ölümle yüz yüze gelir.Sonunda kurtulur ve aşkla heyecanla öğrencileri ile eğitime devam eder.

Bu kahraman öğretmenimiz çok geçmeden tekrar sıtma ile yüzleşir. Sinsi bir hastalıktır, kolay kolay bedeninizi terk etmez. Tekrardan yataklara düşer ,ateşlere boğulur ,öğrencilerini sayıklar, durumun ciddiyetini anlayan yetkili arkadaşlar sağlık şartları yeterli olmadığı için Türkiye’ye sevkederler .Orada tedavisi yapılır. Ve tekrardan uzun tedaviler sonucu hayata tutunmayı başarır. Ama artık arkadaşımızın o ortama dönmesi kesinlikle doktorlar tarafından yasaklanır. Üçüncü kez sıtmaya yakalanması ölüm demektir.

Kahramanımız bu haberi alınca adeta bacağı kesilmiş gibi bir acı duyar.Kalbine bir neşter saplanmışır. İnci taneleri O’nun hayatının en değerli anlamlarıdır. Ömrünü adayabileceği eğitim ve öğrencileri ,O’nun yaşam felsefesidir adeta.

Günlerce iştahsız ,uykusuz kalır. Hayat ışığı iyice sararmıştır. Ama en azından herşeye rağmen Senegal’e gidip öğrencilerini yeni meslektaşına devretmelidir. Nasihat kâr etmez ve ölümüne bir sevdayla ilk uçakla kara kıtaya döner. Öğrencileri ile gözyaşları içinde veda programına katılır. Gönül diliyle, hal  şivesiyle çok şeyler anlatır, gözünün önünden bir tiyatro gibi tatlı, kederli sahneler süzülür.

Dönüş için uçağa bindiğinde mazinin hatıraları ile beraber başka coğrafyalarda tanışacağı yeni öğrencilerinin hayaline dalmış,  gözleri ufuklarda çakılı kalmıştır ve Eflatun’un şu sözlerini mırıldanır ; Bilmek sadece evvelce bilinen şeyleri hatırlamaktır.

Hizmetten | Mustafa Ertuğrul 

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy