Gelgitler
El açmadan kullara, yalvaralım Allah’a,
Aynısını yaşarım doğsam yine bir daha,
Hizmet öyle bir şey ki; sanki çölde bir vaha,
Haram lokma yemeyen eyvallah etmez kula.
Zulmetseniz de bize bitmeyecek direniş,
Ölüp şehit olmak mı? Bize göre yükseliş,
Beden mezara girer başlar sırlı bekleyiş,
Rahimlerde başlayan bu yolun sonu belli.
Hicret sevabı büyük nasip olmaz her kula,
Yapılacak bellidir bakılmaz sağa sola,
Bir şey olacağı yok öyle boş boş durmakla,
“Hikmete ram olup saye sarılmalıyız”
Kaybedip kazandım mı bunu bilmek imkansız,
Ottuz yıllık emeğim hizmet ettim ıvazsız,
Sonunda ne mi oldu? İşte kaldım yuvasız,
Sonunu düşünmeden koşup durmuştum oysa.
Anlamıyor derdimi sıcak yuvası olan,
Sevdiğinin yüzüne bakmalı utanmadan,
Tek suçlu benim sanki yapılan her hatadan,
Vicdanımda bir sızı ateş gibi yakıyor.
Küfre mahkum ediyor attığın her nazarın,
Hiç dermanım kalmadı Rabbim bana çok yakın,
Ben ondan razı oldum O ne yaparsa yapsın,
Güldürürse kulunu bu O’nun şanındandır.
Yaşadığım bu hayat artık beni sıkıyor,
Sabah doğan her güneş ufkumu karartıyor,
Bitti bitecek derken mumlar bir bir eriyor,
Gülenlerin dünyası inan bize dar oldu.
Nereye düşer ise beni yakardı ateş,
Öyle diyordu hani, hoca dediğin kardeş,
Realite bu değil, hayat kimine beleş,
Yaram daha geçmeden söyle nasıl güleyim.
İsyanım Rabbe değil beni nara atana,
Hayat devam ediyor diyen gamsız kuluna,
Ateşte yanan varken giren var yatağına,
Hayat devam etmiyor sadece gün geçiyor.
Gelgitler yaşıyorum belirsiz zamanlarda,
Bilmem hata mı ettim o eski hayatımda,
Yıllar oldu yalnızlar aklım kaldı yavrumda,
Ele muhtaç edenin yardım sözü eziyor.
Ottuz iki yıl sonra düştüm yine yollara,
Muhacir derler bana gülüyorum onlara,
Kazanma kuşağında gıpta ettim Ensara,
Düştüğüm bu gurbette bir Halim’i bilen yok.
Hizmetten | Yusuf Demircioğlu