Ey Allah Düşmanı! Senin de Hakkından Geleceğim!

Yazar İsmet Macit

Nübüvvetin 10. Yılı “Hüzün Yılı” olarak anılır. Efendimize (sav) ve ashabına uygulanan boykot bitmiş Müslümanlar Şı’b’dan çıktıktan hemen sonra Ebu Talip ve Hz. Hatice (ra) aynı yıl içinde vefat etmişlerdi.

Yaşadığı toplum içinde tüm varlığı ile Efendimizi (sav) destekleyen Ebu Talib ile evinde ona (sav) dava arkadaşı olan biricik eşi Hz. Hatice’nin (ra) vefatı Efendimize (sav) çok ağır gelmişti

Anne tarafından akrabalarının yaşadığı Taif’e bir destek bulabilir miyim ümidiyle gitmiş oradan da belki hayatının en çetin günlerini geçirerek geriye dönmüştü. Taif’e zulmü duyurma ve durdurma adına destek amaçlı gitmiş; yaralı yüreği ve kanayan bedeniyle şehirden ayrılmıştı.

Mekke’ye ancak bir müşrikin (Mutim bin Adiy) himayesinde girmiş hatta o gece Mutim’in evinde gecelemişti.

Adeta her taraftan ümit kesilmiş vaziyette idi. Din, değiştirici ve dönüştürücü etkisini tiranların baskısından dolayı gösteremiyor, bir tohum gibi düştüğü yerde şehrin granitlerini kırıp rüşeyme dönüşemiyordu.

Ebu Talib’in ölümüyle müşrikler işkence ve saldırılarını artırdıkça artırmış adeta Mekke’yi Efendimize (sav) dar etmişlerdi.

Mekke’de dinini anlatma fırsatı bulamayan Efendimiz (sav) Arap kabilelerini ziyaret ederek kendisine destek vermelerini istedi. Gerek yaşadıkları yerlere giderek gerekse de Zu’lmecaz, Ukaz ve Mecenne gibi panayırlara giderek kendisine destek vermelerini istedi. Neredeyse tamamından beklediği desteği bulamadı. Ama asla ümidini yitirmedi ye’se düşmedi hak ve hakikati anlatmaktan vazgeçmedi.

Müşriku’l Ezdi diyor ki:
“Babamla hac yaptığım sene bir kısım insanların toplanıp bir adama işkence ettiklerini gördüm. İnsanlardan kimi O’nun yüzüne tükürüyor kimi başına toprak saçıyor kimisi de sövüp sayıyordu. Babama kim bu işkenceye maruz kalan zat diye sordum. O da “atalarının dinini terk eden la ilahe illallah diyen kurtulur diyen Muhammed’dir (sav)” dedi. Bu işkenceler gün boyu devam etti. Daha sonra bir kız çocuğu elinde su dolu bir kapla geldi, ağlıyordu. Allah Resulü (sav) bu kaptan içti, elini yüzünü yıkadı. “Kızcağızım; Baban hakkında tuzağa düşürülüp öldürülecek, zillete uğrayacak diye korkma. Allah babanı ve davasını zayi etmeyecek.”

Etmedi de…

İslamın 11. yılında Mina vadisinde bir kayanın gölgesine çadırını kurmuş olan altı kişilik Medineli bir grubu ziyaret etti Allah Rasulü (sav)… Hac ve ticaret için gelmişlerdi. Dertli Nebî (sav) anlattıkça onlar daha da sokuldular bu huzur iklimine ve sonraki asırların Ensar diye tanıyacakları bu Medine’nin ilkleri orada müslüman oldular!

Hz İsmail’in (as) teslimiyet dersi verdiği yerde Medine’nin yiğitleri de sadakat imtihanı vererek ayrıldılar ertesi yıl aynı yerde aynı zamanda buluşmak üzere. Bu ise kaderin çok tatlı ve içli bir cilvesiydi.

Söz verdikleri gibi de geldiler! Bu sefer dallarında tomurcuklar açmıştı. 12 kişiydiler ve biat ettiler Allah Rasulüne (sav).. Ve “birini ver bize gölgende yetiştirdiğin bize dinimizi öğretsin” dediler. O (sav) Hz Mus’ab’ı çoktan kınalamıştı. Ve tarih ilk öğretmeni Mus’ab diye kaydedecekti.

Hz Mus’ab öyle güzel hizmet etti ki birinci Akabe biatında tomurcuğa duran dallarda rengarenk güller açtı. Ertesi sene 72 hediye ile geldi Mekke’ye. Bağlılık yemini ettiler küfür vadilerini inletecek yürekten sesleriyle…

Tesis edilen bu kardeşliğin ne manaya geldiğini bilen, Mina vadisine belki de karargah kurmuş şeytan çığlık çığlığa Mekke sokaklarında dolaşmış ve;   “Ey hacılar, ey Mekkeliler, yetişin! Müzemmen (sövülmüş= hakaret amaçlı Efendimize (sav) takılan isim) insanları kandırdı, sizinle savaşmak için sözleştiler. Uyanın!”  diyerek uzun ve keskin bir çığlık halinde tekrar tekrar haykırmıştı. Efendimiz (sav) ona cevap vermiş ve“Ey Allah düşmanı! Senin de hakkından geleceğim!”  buyurmuştu… Efendiler Efendisi (sav) müminlerin yüreklerini kardeşlik mayası ile mayalamış ve buradan hasıl olan kuvvetle şeytan ve avenelerini alt etmişti.

Şeytanın çığlık atmasının nedeni kurulan kardeşlikti. Ensar Muhacir kardeşliği; Mina vadisinde anne karnına düşer gibi düşecek, hicretle dünyaya gelecek, Medine’de serilip serpilince yeryüzünü nura gark edecekti.

Hicretin temelleri bu bu biatlarla atıldı. Medine bir baht gibi kaderine düşen bu tarihi fırsatı kaçırmadı. Ve yüzyıllara örnek bir hizmet performansı ortaya koyarak Ensar olmakla şereflendiler.

Yüzyıllar sonra Mekke tiranlarının bu asırdaki temsilcileri şeytandan el almışçasına benzer zulümleri yapıyorlar. İyiliğin temsilcileri dünyanın dört bir yanına saçıldılar ve yeni bir Muhacir-Ensar kardeşlik destanı yazıyorlar. Evet insanlık adına çileli günler de olsa kim bilir şeytanlar ve aveneleri hangi vadilerde çığlık çığlığadır.

Konu ile ilgili görüntülü sohbeti burayı tıklayarak izleyebilirsiniz

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy