Efendimiz zamanında salgın hastalıklar | Üzeyir Ceylan

Yazar Hizmetten

Salgın hastalıklar, insanlık tarihinin başından bu yana bir çok kez yaşandı. Tarihi verilere göre milyonlarca kişi bu tür hastalıklardan hayatını kaybetti. Hz.Peygamber zamanında da salgın hastalıklar yaşanmış, Efendimizde çeşitli hastalıklara karşı tavsiyelerde bulunmuştur.. Bu tavsiyeler, ehil ilim adamları tarafından araştırılıp  son derece önemli tespitlerin yapılmasına imkan sağlamıştır. Bu mevzu, ayrıca bir ihtisas alanı oluşturmuş ve “Tıbb-i Nebevi” adıyla kaynaklarda yerini almıştır.

İlk olarak, Sevgili Peygamberimiz’in bahsettiği salgın türlerinden olan “veba” hastalığından başlayalım. Bulaşıcı bir hastalık olan veba; bakteriyel enfeksiyonlardan bir tanesidir.Bulaşıcı bir hastalık olmasının yanı sıra bazen ölümcül de bir hastalıktır.

Buhari,Müslim,Muvatta gibi muteber Hadis kitaplarında geçen şöyle bir Hadis-i Şerif bulunmaktadır , ”Veba, bir azab olup İsrailoğullarına ve sizden öncekilere gönderilmiştir. Siz onun bir yerde çıktığını işitirseniz oraya girmeyin. O sizin bulunduğunuz yerde olursa da ondan kaçarak bulunduğunuz yerden çıkmayın.” Günümüzde ki karantina uygulaması da bu tavsiyeye benzemektedir.. Bu hastalığa yakalananların çok çabuk başkalarına da bulaştırma özelliği olduğu için Sevgili Peygamberimiz, meselenin ciddiyetine binaen böylesi bir tedbiri zaruret görmüştür. Yine Hz.Enes(r.a)’dan nakledilen bir hadiste Sevgili Peygamberimiz,”Veba, her müsüman için şehit olmaktır”, buyurmuşlardır. O dönemde birçok insanın ölmesine sebep olan bu salgının tedavisi henüz bulunmadığı için, Fahri Kainat Efendimiz bu hastalıktan ölen müslümanları şehadet ile müjdelemiştir.Ulema bu hadise kıyas ederek çaresi bulunmamış hastalıklardan vefat edenler için de aynı müjdeye nail olunacağına dair ittifak etmişlerdir..

Efendimizin üzerinde durduğu bir başka hastalık da tâundur. Tâun, genellikle veba ile karıştırılır ama ondan daha farklı bir hastalıktır. İlim ehline göre tâun, öldürücü kötü bir şişlik olup acı veren ve miktarı aşan derecede ateşi yükselten bir hastalıktır. Şişliğin çevresi ekseriyetle siyah veya mor ya da kül rengi olur. Bulunduğu yeri de kabartan bu hastalık; koltuk altı, kulak arası, burun ucu ve yumuşak etlerde görülür. Hz.Aişe’den nakledilen bir hadiste ,” Ya Resulallah(S.A.S,)  bu tâun nedir?”, diye sormuş, Efendimiz’de, “Deve çıbanı gibi bir çıbandır. Koltuk altında ve yumuşak etlerde çıkar”, buyurmuşlardır. Tâun çok kere veba içinde olduğundan veba çok olan beldelerde ona da veba denmiştir. Gerçekte ise veba ile tâun arasında umumi ve hususi farklar vardır.

Hadis kitaplarında şehitlik makamı tâun için de zikredilmiştir. Buna nispeten Hz.Aişe validemize atfedilen şöyle bir söz de kaynaklarda geçmektedir; ”Tâundan kaçmak, harbden kaçmak gibidir.”  Söze şerh düşenler şöyle demişlerdir, “Çünkü şehid, müslümanları tehlikeden korumak maksadıyla düşmanla çarpışırken can veren kişi olduğuna göre, böylesine bulaşıcı ve amansız bir hastalığa sabredip öteki Müslümanlara bulaşmaması için gayret eden, yani müslümanları bu hastalıktan korumak için savaşan kişi de aynı şekilde şehit sayılır. Zira ikisi de Müslümanları korurken ölmüş olmaktadırlar.”

Enes (r.a)’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle dua ederdi: “Allâhümme innî eûzü bike mine’l-barasi ve’l-cünûni ve’l-cüzâmi ve seyyii’l-eskâm: Allahım! Alaca hastalığından, akıl rahatsızlığından, cüzzâm illetinden ve kötü hastalıklardan sana sığınırım.”  Bu duada zikredilen rahatsızlıklardan alaca hastalığı, baras ve abraşlık diye de anılan ve deride meydan gelen bir leke hastalığıdır. Eski devirlerde bunun tedavisi bilinmediği için Allah Teâlâ Hz. Îsâ’ya alaca hastalarını iyileştirme mûcizesini vermişti. Cüzzâm ise, ileri safhasında parmakların ve burnun düşmesine yol açan tehlikeli bir hastalıktır. Sevgili Peygamberimiz bu hastalıkla ilgili de, “Aslandan kaçar gibi Cüzzamdan kaçınız”, “Cüzzamlılara uzun süre bakmayın”, “Cüzzamlı ile aranızda bir iki mızrak aralık olacak şekilde konuşun”, gibi tavsiyesi bulunmaktadir. Yine Hz.Cabir (r.a)’ın naklettiği bir hadiste ,” Sakif heyetinde cüzzamlı birisinin olduğunu ve Nebi (S.A.V) ona, “Dön biatını kabul ettik” buyurduğunu ifade etmiştir.Bu davranış, o kişiye karşı bir tavır olmadığını, hastalığından emin olmak için onu kalabalığın içine sokmak istemediğini ayrıca belirtmiştir.

Efendimiz ümmetine karşı son derece merhametli ve şefkatlidir. Bu  hastalıklardan sakındırmak adına vermiş olduğu nasihatler dikkate alınması gerekmektedir. Hayatımızın her sahasında temiz olmayı tavsiye eden iki cihan Serveri, hastalık geldiği zamanda da sabrı tavsiye buyurmuştur. Devrinde böylesi hasta olan kişilerin uğursuz olarak suçlanmasına da şiddetle karşı çıkan Efendimiz, kimseyi düştüğü zor durumuyla alakalı da yalnız ve ilgisiz de bırakmamıştır.

Üzeyir Ceylan

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy