Yüreğinde insanlığa ait değerleri taşıyanların yüreklerini yakıp kavuran bir video düştü sosyal medyaya..
İki hanımefendi Sefiller romanındaki masumların takip edildiği gibi polis tarafından takip edilmiş ve iddiaya göre ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmak üzere bir miktar parayı transfer etmişlerdi.
İnsanlığın düşmanları, tuzak bir darbe bahanesi ile tenkile maruz bırakılan insanlara yapılan yardımları büyük bir suç gibi takip etmişler ve çetelerin bu kadar rahat suç işlediği dönemde suçluları (!) yakalamışlardı.. Kötülük böyle çalışıyordu işte. Rejimlerini inşa ettikleri darbe tel tel döküldükçe masumlar üzerinden algıya devam ediyorlardı…
Bu kadimden beri böyleydi.. “Devirler değişse de cevirler değişmiyordu..”
Asr-ı saadette, Müşrikler Habeşistan’a hicret eden sahabenin peşinden gitmişler ve Hz. Necaşi’den onları kendilerine iade etmesini istemişlerdi. Fakat Hz. Necaşi “önüme altından dağlar yıksanız da onları size vermeyeceğim” diyerek o mazlumlara muavenet edip kol kanat germişti.
Bu diplomatik yenilginin acısıyla Mekke’ye dönen müşrikler aldıkları kararla Mekke’yi açık hava hapishanesine çevirmiş, inananları bir parça kuru ekmeğe muhtaç etmişlerdi. Müminler günlük gıdalarını bazen ağaç kabukları yiyerek alıyorlardı.
O dönemde Müslümanlar o kadar sıkıntılara uğradılar ki, açlıktan dolayı ağlayan çocukların çığlıkları mahallenin arka taraflarında duyuluyor hatta açlıktan dolayı ölen insanlar oluyordu. (Belâzürî)
Ebu Cehil ve avanesi ise boykot ilan ettikleri yerde dolaşıyor, mazlumları takip ediyor onlara yardım etmek isteyen kim olursa olsun terör listesine ekliyorlardı. Yani müminleri sadece ölüme terk etmemişler onları adeta ablukaya alarak tam bir tenkil uygulamışlar; açlıktan yokluktan ölüp yok olmalarını beklemişlerdi.
Evet kötülüğün organizatörleri iyilik adına insanlık adına ne varsa tüm değerlere savaş açmışlardı. Hz Ebubekir (ra) yardımda bulunup servetini muavenette tükettiği için kötülüğün temsilcileri tarafından öldüresiye dövülmüştü.
Gönüllerinde merhamete ait tüm telleri kırılmamış müşrikler, Müslümanları o halde görmeye dayanamıyor ve gizli şekilde de olsa onlara yardım etmeye gayret gösteriyorlardı.. Bu müşrikler bile Ebu Cehil ve aveneleri tarafından istintaka maruz bırakılıp “sen de onlardansın” diyerek algı operasyonu ile bu insanların yapacağı yardımların önüne geçiliyordu.
Ama yürüdükleri yolun meşruluğuna iman etmiş iyiler sabır kuvveti ile hizmetlerine devam etmiş; Allah’ın verdiği mühlet bitince hak galip gelmiş batıl yok olup gitmişti. Kötüler bir yâd-ı kabih olarak anılmış “muavenet kahramanları” ise insanlığı yaşatmışlar ve yaşatmaya devam etmektedirler..
Rabbim iyiliğin temsilcilerini muhafaza buyursun; kötülüğü karakter haline getirenlerin sistemlerini yerle bir etsin..
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN