DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ
إِنَّ الَّذِينَ يَتْلُونَ كِتَابَ اللَّهِ وَأَقَامُوا الصَّلَاةَ وَاَنْفَقُوا مِمَّا رَزَقْنَاهُمْ سِرّاً وَعَلَانِيَةً يَرْجُونَ تِجَارَةً لَنْ تَبُورَ
“Allah’ın kitabını okuyanlar, namazı kılanlar ve kendilerine verdiğimiz rızıktan (Allah için) gizli ve açık sarfetenler, asla zarara uğramayacak bir kazanç umabilirler. (Fatır; 29)
خَيْرُكُمْ مَنْ تَعَلَّمَ الْقُرْآنَ وَعَلَّمَهُ
Efendimiz (s.a.s); “Sizin hayırlınız, (hakikatlerine ve inceliklerine inerek) Kur’ân öğrenip sonra da başkalarına öğretendir.” Buyurmuşlardır. (Buhârî, fezâilü’l-Kur’ân 21)
Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Kur’ânî kerim öğrenme ve öğretmenin fazileti hakkında olacaktır.
Kur’an-ı Kerim, âlemlerin Rabbi sıfatı ile Allah’ın sözüdür. Görünen âlemde, görünmeyen âlemin dili ve gaybın lisanı, büyük kâinat kitabının beşer ifadesine, ezelî tercümesidir. Uhrevî âlemlerin mukaddes haritası, ezeli ebede, yeri göğe, ferşi Arş’a bağlayan nuranî kopmaz bir zincirdir. Allah’ın insanı kurtarmak için yücelerden sarkıttığı, çok sağlam ipidir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v) in, konu ile ilgili sözlerinden bazıları şunlardır;
“Kur’an yeryüzüne uzatılmış ilâhî bir urgandır; bir ucu Allah’ın diğer ucu sizin elinizdedir. Ona tutunanlar doğru yolu bulur, helak olmaktan kurtulur. Ona tutunmayanlar ise doğru yoldan uzaklaşmış olur.” (Müslim, Fezâilu’s-Sahâbe, 37.)
“Ey Ebû Zer! Allah’ın kitabından bir ayet öğrenmek için, sabahleyin evinden erken çıkman, yüz rekât (nafile) namaz kılmandan daha hayırlıdır.” (İbn Mâce, Sünnet, 16.)
“Her kim Allah’ın kitabından bir âyet öğrenirse, o öğrendiği âyet, kıyâmet günü kendisine bir nur olacaktır.” (Darimî, 2/444)
“Kur’an-ı Kerim Allah’a; yer gökler ve aralarında bulunan, bütün varlıklardan daha sevimlidir.” (Darimi c. 2 , s. 441)
“Sizler Kur’an’dan daha faziletli bir şey ile Allah’a dönemezsiniz.” (Tirmizi Sevabü’l-Kur’an, 17)
“Hâfızasında Kur’an’dan hiçbir ezber bulunmayan kişi harap, olmuş bir ev gibidir.” (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’an 18)
Kur’an, Kendisine Sahip Çıkana Ahirette Şefaatçi Olur.
“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçi olarak gelecektir.” (Müslim, Müsâfirîn 252)
“Kişi kabrinden kalkınca Kur’an, o kimseyi, rengi değişmiş ve zayıflamış bir halde görür ve: Beni tanıyor musun? der. O da: “Hayır” cevabını verir. O zaman: Ben senin arkadaşın olan, seni şiddetli sıcaklarda susuz, geceleri uykusuz bırakan Kur’ân’ım der. Sonra o şahsa vakar tacı, anne-babasına da iki değerli elbise giydirilir. Anne-baba “Bu ne sebeple bize giydirildi?” diye sorduklarında,
–“Çocuğunuz Kur’an’la meşgul olduğu, onu okuduğu için”– diye cevap verilir.” (İbn Mace, “Edeb”, 52)
“Kim Kur’an-ı Kerimi okur, öğrenir, içindekilerle amel ederse; kıyamet gününde anne babasına güneş gibi parlak olan nurdan bir taç ve dünyada eşi olmayan güzel cennet elbiseleri giydirilir. (Hâkim el- Müstedrek c.1 s.568)
Güzel Kur’an okuyan sahabi Efendimizi sevindirdi:
Bir defasında Hz. Aişe annemiz, yatsı namazından sonra biraz gecikerek geldi. Sevgili Peygamberimiz ona nerede kaldığını sordu. O da “bir sahâbînin emsâlsiz sesiyle ve güzel bir tavırla okuduğu, Kur’an’ı dinlediği için geciktiğini” söyledi. Rasûl-i Ekrem Efendimiz o zâtı pek merak etti ve kalkıp mescide gitti. Hz. Aişe de Efendimizi takip etti. Peygamberimiz aleyhisselam Kur’an okuyan sahâbiyi biraz dinledikten sonra Hz. Aişe’ye dönerek:
“Bu, Ebû Huzeyfe’nin Azatlısı Sâlim’dir. Ümmetimin arasında böyle birini var eden Allah’a hamd olsun.” diyerek sevincini dile getirdi. (İbn Mâce, İkâmet 176)
Manevi makamlar Kur’an’la kazanılır.
Kur’ân’a sahip çıkma, onu okuma, anlama ve yaşama ölçüsünde, Cennet’teki makam ve dereceler de farklı olacaktır. Resûlullah (s.a.v), Kur’ân’ın insana kazandıracağı bu yönü şöyle ifade buyurmuşlardır:
“Kur’ân’ı okuyup ona sahip çıkan kimseye (âhirette): “Oku ve (Cennet’in derecelerine) yüksel, dünyada nasıl ağır ağır okuyor idiysen öyle oku. Zira makamın, okuduğun en son âyetin seviyesindedir.” denir. (Ebu Davud, Vitr, 20)
“Üç zümre vardır ki, onları Kıyametin dehşeti korkutmaz, onlar için hesap zorluğu yoktur, diğerlerinin hesabı bitinceye kadar onlar misk tepecikleri üzerindedirler. Bunlardan birisi, Allah’ın rızasını kazanmak için Kur’an okuyan kimsedir. (Taberanî’den Münzirî, et-Terğîb, 1/311)
“Kim gece on âyet okursa gafillerden sayılmaz. ” (Ebû Davud, “Salât,” 326)
Muhterem mü´minler!
Hutbemizin başında okuduğumuz hadisi şerifte de ifade edildiği gibi; en hayırlı kimse olmak istiyorsak, Kur’ân’ı öğrenip öğretmeye, anlayıp anlatmaya çalışmalıyız. Yoksa Kur’ân-ı Kerim’in nurundan ve feyzinden gerektiği kadar istifade edemeyiz. Ortada büyük bir hakikat var: Kur’ân hakikati. Bizler, ona karşı bir kısım vazifelerle mükellefiz. Ama sorumluluğumuz sadece Mushafları muhafazadan ibaret değildir. Belki bu lüzumludur fakat zarftan ziyade mazrufa saygılı olmak lâzımdır. Kur’ân’ı bir kılıfa koyup, evimizin en kıymetli köşesine asmakla, Kur’ân’a karşı saygılı olma vazifesini yerine getirmiş olmayız.
Utanıyorum diyerek Kur’an öğrenmeyi terk etmek, ya da sürekli bahanelerin arkasına sığınarak, öğrenme işini ertelemek, şeytanın bizi aldatması olabilir. Nefsin bahanelerini bir tarafa bırakarak, doğru ve güzel Kur’an okumayı öğrenmek ve öğretmek için, bir seferberlik başlatalım. Bunun için ayıracağımız zaman dilimleri Allah katında çok değerli ve kıymetli olacaktır.
Kıymetli kardeşlerim; önemli bir noktada şudur. Namaz sahih olacak kadar Kur’an okumayı öğrenmek farzdır. Bilmeyenlere yardımcı olmakta bilenlerin vazifesidir. Bu günleri fırsat bilerek Kur’an’ı doğru ve tecvitli okumayı öğrenelim. Kendimizi Kur’an konusunda yeterli görmeyelim. Sürekli daha ilerisini hedefleyelim. Hem kendimiz doğru ve güzel okumalıyız, hem de ailemizi, arkadaşlarımızı doğru ve güzel Kur’an okumaya teşvik etmeliyiz.
Doğru ve güzel Kur’an okuduğumuz zaman;
– İmanımız kuvvetlenir, ahlakımız güzelleşir,
– İbadet etme aşk, heyecan ve coşkumuz artar,
– Aile ve arkadaşlarımız arasındaki sevgimiz çoğalır,
– Aklımız doyar, kalbimiz huzura erer, ruhumuz şahlanır,
– Sevaplarımız artar, manevi mertebemiz yükselir,
– Cehennemden kurtulmaya vesile, Cenneti kazanmaya aracı olur.
– Hepsinden önemlisi de Yüce Allah’ın sevgi ve rızasını kazanmış oluruz.
Kuran vesilesiyle, rızasını kazanabilmeyi, Rabbimiz bizlere lütfeylesin.
Cuma Hutbesi | Kur’ânî Kerim Öğrenme ve Öğretmenin Fazileti WORD
Cuma Hutbesi | Kur’ânî Kerim Öğrenme ve Öğretmenin Fazileti PDF