Cuma Hutbesi | Dinimizde Mahlukata Şefkatin Yeri ve Önemi

Yazar Hizmetten
web

DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ

Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, mahlukata şefkat hakkındadır.

                                                               وَمَا اَرْسَلْنَاكَ اِلَّا رَحْمَةً لِلْعَالَمينَ

Başka değil, Biz seni bütün âlemlere ancak rahmet olarak gönderdik. (Enbiya; 107)

اَلرَّاحِمُونَ يَرْحَمُهُمُ الرَّحْمَنُ، اِرْحَمُوا مَنْ فِي الأَرْضِ يَرْحَمْكُمْ مَنْ فِي السَّمَاءِ 

“Birbirlerine rahmet duygularıyla muamele edenlere Rahman da merhamet eder. (Öyleyse) siz yeryüzündekilere merhamet edin ki ehl-i sema da size merhamet etsin.” (Tirmizî, birr 16; Ebû Dâvûd, edeb 58) 

Şefkat; Cenâb-ı Hakk’ın birer sanatı olmaları itibarıyla, herkese ve her şeye karşı alâka duyma, başkalarının dertlerine ortak olma, yardımlarına koşma, karşılıksız sevgi besleme ve bir anne içtenliğiyle onların üzerine titreme gibi manalara gelmektedir. Şefkat, ilâhî ahlâkın farklı bir tecellîsi, göktekilerin sesi-soluğu ve bütün annelerin sımsıcak nefesinin ayrı bir unvanıdır.

İnsanların geçici dünya hayatıyla alâkalı bazı sıkıntılarını giderme, şefkatin sadece bir yanını teşkil etmektedir. Şefkatin tam ve olgun hâli ise, insanları ebedî azaptan kurtarıp sonsuz bir mutluluğa kavuşturmaktır.

İslam Müminlere, bütün varlığa saygı duymayı, onların hayat hakkına ilişmemeyi öğretmektedir. Çünkü her Müslüman, “Yedi kat gök, yeryüzü ve bunlarda bulunan varlıkların Allah’ı tesbih ettiği” inancını taşır. (İsrâ 17/44)

Allah Resûlü (aleyhissalâtu vesselâm) alemlere rahmet olarak gönderildiği için bütün varlığa merhametle ve şefkatle muamele etmiştir. Bu Onun (s.a.s),  hem yüksek ahlakının ve karakterinin doğal bir neticesi hem de gönderiliş gayesidir.

Rasûl-ü Ekrem (sallallâhu aleyhi ve sellem) Efendimiz şöyle buyurmuştur: إِنَّ اللَّهَ رَفِيقٌ يُحِبُّ الرِّفْقَ فِي الْأَمْرِ كُلِّهِ  “Şüphesiz Allah, refîktir (merhametli ve şefkatlidir); her işte mülayemeti, rahmet ve şefkatle muameleyi sever.”, siz yeryüzündekilere merhamet edin ki ehl-i sema da size merhamet etsin.” Buna göre bir insan, ne kadar şefkatli ve merhametli ise, Allah nezdindeki yeri ve konumu da buna göre olacak ve Allah tarafından da aynısıyla muamele görecektir.

Ve yine beyan Sultanı, “Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat göstermeyen bizden değildir.” buyurur… buyurur ve onu âdeta bir mü’min şiarı sayar. (Tirmizi,15; Ebu Davut,58)

web

O (s.a.s),  ağlayan bir çocuk görse oturur, onunla ağlar, İnleyen ananın ızdırabını vicdanında duyardı. İşte Hz. Enes’in rivayet ettiği bir hadis ve O’nun dillere destan şefkati: “Ben namaza duruyor ve onu uzun uzun kılmak istiyorum. Sonra bir çocuğun ağlamasını duyuyorum. Annesinin ona duyacağı heyecanı bildiğim için hemen namazı hızlı kılıp bitiriyorum.” Der. (Buhari, Ezan, 65; Müslim, Salat,192.)

Efendimiz (s.a.s); canlılara yapılan her türlü iyiliğin ve kötülüğün bir karşılığının olacağını haber verir ve meseleyi insanların insafına bırakmazdı. Bir gün ashâbına, susamış bir adamın kendi susuzluğunu giderdikten sonra empati yapıp susuz kalmış bir köpeğin susuzluğunu giderme çabasından bahseder ve “Adamın bu hareketinden Allah hoşnut oldu ve onu bağışladı.” der. Bunun üzerine sahabe, “Ey Allah’ın Resûlü! Bizim için hayvanlardan dolayı da sevap var mı?” diye sorunca “Her canlı sebebiyle sevap vardır!” buyurdu. (Buhârî, Şürb, 9)

Yine bir başka zaman Allah Resûlü,  şöyle diyerek ilaveler de bulunur, “Susamış her ciğer sahibi canlıya su vermende sevap vardır!” (İbn-i Mâce, Edeb 8)  “Müslüman bir kişi bir ağaç diker de ondan insan, hayvan veya kuş yerse, bu yenen şey kıyamet gününe kadar o Müslüman için sadaka olur.” buyurur ve ağaç dikmeyi teşvik ederken onlardan istifade eden hayvanlardan dolayı alınacak uhrevi karşılığa dikkat çeker. (Müslim, Müsakât 2)

Allah Resûlü (s.a.s) yağmur duasına çıktığında kuraklıktan etkilenen hayvanları da unutmaz; “Allah’ım! Kullarını ve hayvanlarını sula. Rahmetini neşret ve ölü beldeni ihyâ et!”  diyerek, hayvanları da dualarına dahil ederdi. (Ebû Dâvud, İstiska 2)

Efendimiz (s.a.s); hayvanları aç ve susuz bırakarak işkence etmeyi yasaklamıştır. Değil işkence yapmak O (s.a.s), hayvanlara hakaret edilmesini bile hoş karşılamazdı. Bir yolculuk sırasında bir devenin, sahibi tarafından lânetlendiğini duyar. Hemen devenin üzerindeki yükün indirilmesini emreder ve ceza olarak sahibini ona binmekten meneder. (Ebû Dâvud, Cihâd 50)

Bir yolculuk esnasında bazı kimseler içinde iki yavru bulunan bir kuş yuvası görür ve yavruları alırlar. Anne kuş aşağı yukarı uçmaya ve çırpınmaya başlar. Durumu fark eden Allah Resûlü, “Kim bu zavallının yavrusunu alarak ona eziyet etti? Çabuk yavrusunu geri verin!” buyurur. (Ebû Dâvûd, Cihâd, 112)

Efendimiz ordusuyla bir seferdeyken, yavrularının üzerine gerilmiş ve onları emzirmekte olan bir köpek görür. Hz. Cuayl İbn-i Sürâka’yı yanına çağırır ve onu, yavrularını emziren köpeğin başında nöbet tutması için görevlendirir. Orduyu, annenin ve yavrularının ürkütülmemesi hususunda uyarır. (Vâkıdî, Meğâzî 2/244)

Allah Resûlü (s.a.s), Veda haccına giderken yaralı halde uyuyan bir ceylan görür. Bunun üzerine Hz. Ebû Bekir’i, on binlerce hacıdan oluşan kervan geçinceye kadar nöbet tutması için bırakır ve kimsenin yaralı ceylanı rahatsız etmesine izin vermemesini ister. (Nesâî, Menâsik 78)

Değerli Müminler!

Şefkat, insanı dikey olarak Allah’a yükselten nuranî bir rampadır ve yolumuzun esaslarındandır. “Acz”, “fakr”, “şevk” ve “şükür” den sonra, “tefekkür”  ve “şefkat” gelir. Bunlar, imana ve Kur’an’a hizmet mesleğinin altı rüknüdür. Biz bir karıncaya basmaktan bile Allah’a sığınırız!.. Yaşadığımız zaman diliminde insanlığa hizmet yolunda Rehberimiz; “Hayatım boyunca bilerek bir tek karıncaya basmadım, bir arının odamda ölmesi karşısında yarım saat ağladığımı biliyorum” der.

Yaşatmak için yaşayan insanların en önemli vasıflarından biri de şefkattir.. taşa, toprağa, ağaca, haşerata, hayvanata ve en üst seviyede de insana şefkattir. İnsanın imanı mahlûkata şefkatiyle doğru orantılıdır. Hatta ekosistem mülahazasıyla belki cansız varlıklara karşı bile bir hiss-i şefkatle, re’fetle, kucaklayıcılıkla yaklaşmak gerekir. Bir ağacı, otu, karıncayı o şefkatle   sevmeli, insanî değerlere saygı ve mahlûkata şefkat ibremizi de yükseltmeliyiz.

Geçmişten günümüze zulmü kendilerine şiar edinip; “acırsanız acınacak hale gelirsiniz” diyen zalimler hem kendilerine hem de mahlukata yazık etmişlerdir. Böylelerine mukabil hep şefkat ve merhamet kahramanları kazanmıştır.

Ne mutlu, “Yaratılanı severim yaratandan ötürü.” Diyerek,  herkesi ve her şeyi şefkatle kucaklayanlara. Müjdeler olsun, birbirine sabır ve şefkat dersi vererek, sabır ve şefkat örneği olanlara.

Cuma Hutbesi | Dinimizde Mahlukata Şefkatin Yeri ve Önemi WORD

Cuma Hutbesi | Dinimizde Mahlukata Şefkatin Yeri ve Önemi  PDF

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy