Cuma Hutbesi | Aile Hukukunu Muhafaza Etme ve Çocuklara Örnek Olma

Yazar Editör

DERLEYEN: ERDEMLİLER YOLU AKADEMİ

وَمِنْ آيَاتِهِ أَنْ خَلَقَ لَكُمْ مِنْ أَنْفُسِكُمْ أَزْوَاجًا لِتَسْكُنُوا إِلَيْهَا وَجَعَلَ بَيْنَكُمْ مَوَدَّةً وَرَحْمَةً إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِقَوْمٍ يَتَفَكَّرُونَ

“O’nun (varlığının ve kudretinin) delillerinden biri de: Kendilerine ısınmanız için, size içinizden eşler yaratması, birbirinize karşı sevgi ve şefkat var etmesidir. Elbette bunda, düşünen kimseler için ibretler vardır.”  (Rum;21)

إِنَّ لِرَبِّكَ عَلَيْكَ حَقًّا، ولِنَفْسِكَ عَلَيْكَ حَقًّا، ولِأَهْلِكَ عَلَيْكَ حَقًّا فَأَعْطِ كُلَّ ذِي حَقٍّ حَقَّهُ

“Allah’ın sizin üzerinizde hakkı var. Nefsinizin sizin üzerinizde hakkı var, ailenizin sizin üzerinizde hakkı var, her hak sahibine hakkını veriniz.” (Buhârî, edeb 86)

Muhterem Müslümanlar! Hutbemiz, Aile hukukunu koruma ve ailede çocuklara örnek olma hakkında olacaktır.

Cenâb-ı Hak, kadın ve erkeği aynı özden, farklı donanımlarda yaratmış ve birbirine huzur kaynağı olması için kılmıştır. Bir hanımın beyinin yanında, beyin de hanımının yanında, rahatlık ve iç huzuru bulması, dengeyi sağlamanın ilk dinamiğidir. Aile içinde bu dengenin neticesi oluşan huzur, o yuvada yetişecek çocuklara da örnek olacaktır.

Efendimiz (s.a.s), aile fertleriyle sohbet eder, onlara vakit ayırır hatta bunu zamanın ve hadiselerin akışına bırakmazdı. O, günün belli saatlerinde onları  ziyaret ederdi. Hz. Âişe validemizin yeğeni Urve, birçok iş yoğunluğuna rağmen Efendimiz’in ailesiyle nasıl ilgilenebildiğini merak edip sorduğunda, Âişe annemiz şöyle cevap vermişti:

“Zaman ayırma konusunda Allah’ın elçisi, birimizi diğerine tercih etmezdi. Hemen her gün yanımıza gelir ve bizimle ilgilenirdi. Bu bir araya gelişlerde bazen Resulullah’ın, ibretli kıssalar bile anlattığı, hepsini güldüren şakalar yaptığı rivayet edilmiştir.

Günümüzün Problemi ise:

Bazıları günde ortalama 5 saat sosyal medyada zaman geçiriyor. Eşlerin beraber geçirdiği zaman azalıyor.  Aynı mekânda iken bile farklı dünyalara dalmalarına sosyal medya sebep oluyor, izlenilen şeylerin etkisiyle gerginlik ve anlaşmazlık artabiliyor.

Bir araştırma verilerine göre, boşanmak için mahkemeye başvuran çiftlerin %66’sının günde ortalama dört dakika iletişim kurdukları tespit edilmiştir. Dinleme olmayınca anlama olmaz, anlama olmayınca iletişim kurulamaz.

Allah Resûlü’nün (sallallahu aleyhi ve sellem) denge adına tavsiye ettiği en önemli ölçü “Her hak sahibine hakkını verin” prensibidir.

Abdullah İbn-i Amr’ın, bu dengenin dışına çıkarak bütün geceyi ibadetle geçirmeye, gündüzleri de oruç tutmaya karar verdiğini haber alan Allah Resûlü, onu çağırmış ve kendisine şu ikazlarda bulunmuştu: “Böyle yapma. Gece bir müddet uyu, sonra kalk namaz kıl. Bazen oruç tut bazen de tutma. Ve unutma ki bedeninin senin üzerinde hakkı var. Gözünün senin üzerinde hakkı var. Misafirinin senin üzerinde hakkı var. Bir de hanımının senin üzerinde hakkı var…” buyurmuş ve aile saadeti adına dengeli bir İslamî hayatın vazgeçilmez olduğunu nazara vermiştir.

Hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere, ibadetle meşgul olma dahi, insanın diger hakları ihmal etmesine yol açmamalıdır. Allah Resûlü, bu mevzuda aşırılığa kaçarak, aile içi sağlıklı iletişimin gerektirdiği dengeyi sarsan kimseleri takip ve tadil etmiş ve zamanında müdahale ile bozulmaya yüz tutan aile saadetini yeniden temin etmiştir.

Allah Resûlü, ev halkının kalp ve ruh hayatlarıyla ilgilenme adına, bütün yoğunluğuna rağmen vakit ayırır, onları yakından takip eder ve teşvik ederdi. Mesela, gece teheccüd namazına kalktığında hanımlarının da kalkmasını ister onları uyandırırdı. (Buharî, Teheccüd 5)

Sadece hanımlarını değil kızı Fatıma ve Hz. Ali’nin de gece namazına kalkması için odalarının önüne kadar gider kapılarını çalardı. (Müslim, Salatu’l-Müsafirîn 28)

Efendimiz, ümmetine de aynı mesajı vermiş, onları da ailelerinin kalp ve ruh hayatlarına sahip çıkmaya teşvik etmiş: “Geceleyin kalkıp namaz kılan ve hanımını da kaldıran kimseye Allah merhamet etsin. Aynı şekilde geceleyin namaz için kalkan ve kocasını uyandıran kadına da, Allah merhametiyle muamale etsin” duasını yapmıştır. (Nesaî, Kıyamu’l-Leyl 5)

Allah Resûlü, kendi hanesinde büyüyen torunları Hz. Hasan ve Hüseyin’in de manevi hayatlarına dikkat eder; ne kadar yoğun olursa olsun onlar yanına geldiğinde kendileriyle ilgilenirdi.  

Hizmet hayatında, aile fertlerinin hakkının gözetilmesi gerektiği gibi, Allah hakkı diyebileceğimiz “insanlığa hizmet etme” hakkı da, asla ihmal edilmemelidir. Birinin lehine öbürünün aleyhine hiçbir zaman denge bozulmamalıdır.

Zira denge sünneti terk edilerek, maddi ve manevi dengeli hizmet edilemez, bir hak çiğnenerek, başka bir hak tutulup kaldırılamaz. Şayet biz, Allah’ın bizi muvaffak kılmasını istiyorsak, hangi dairede olursa olsun, öncelikle aramızdaki vifak ve ittifakı temin etmemiz gerekiyor.  Gecikmeler karşısında, eşler birbirine müsamahalı davranmalıdır. Asla unutulmamalı ki, böyle bir bekleme süresindeki saatler, dakikalar, hatta saniyeler bile bekleyenler açısından ibadet hükmüne geçer. Kendi ihtiyacı olduğu hâlde, hizmet adına bir yerde koşturan hayat arkadaşını bekleyen bir insanın saniyeleri, hiç farkına varmadan seneler hükmünde ibadet şeklinde kabul edilebilir. Zira mü’minin niyeti amelinden hayırlıdır. (Taberânî, el-Mu’cemü’l-kebîr 6/185-186) Eğer eşlerden biri hayır peşinde koşarken diğeri de maddî-mânevî ona destek oluyorsa, Allah’ın izniyle, her ikisi de o salih amelden hâsıl olan sevabı paylaşırlar.

Niyetle, yapılan hizmetlere ortak olmak mümkündür. Bu manada beylerini gönül hoşnutluğu ve dualarla hizmete uğurlayan hanımlar, onların hizmetlerinin ortağı ve sevaplarının da hissedarı olurlar. Eşinin gönlünü ve duasını alarak hizmete çıkan bir kimse bunun huzur ve bereketini çalışmalarında mutlaka görecektir.

Kıymetli Müminler;

Allah Rasûlü (sallallahu aleyhi ve sellem) her işinde bir denge insanıydı. Rabbine, nefsine, ailesine, komşularına, arkadaşlarına ve içinde yaşadığı bütün çevresine karşı, vazifelerini hakkıyla yerine getirir ve bunların birini diğerine mâni görmezdi.

Allah’a kulluğa çok rağbet etmesine rağmen ailesini, arkadaşlarını, komşularını asla ihmal etmez, ibadette aşırılığa kaçarak, kulların hakkını Allah’a, ya da tefrite girerek, Allah’ın hakkını kullarına vermezdi.

Diğer taraftan, “Kişiye günah olarak, sorumluluğu altında bulunan ailesini, ihmal edip zayi etmesi yeter. (Ebu Davud Zekat, 46)  diyerek, ibadet, hizmet ve aile dengesini gözetmeyenleri, hikmetli beyanlarıyla uyarmış, ashabında da bu şuuru mayalamıştır.

Ailede huzurun sağlanması için, karşılıklı hak ve vazifelere riayet edilmeli. Ancak “Benim hakkım! Senin vazifen!” şeklinde bir münakaşa havasında değil, karşılıklı sevgi, saygı, anlayış, iyi niyet ve fedakârlıklar ortamında yürütülmelidir.

Rabbimiz, yuvalarımıza huzur, sevgi ve şefkat lütfeylesin. Ailemizdeki örnek davranışlarımızla, gelecekte yâd-ı cemîl olarak hatırlanmayı, bizlere nasip ve müyesser etsin.

Cuma Hutbesi | Aile Hukukunu Muhafaza Etme ve Çocuklara Örnek Olma    WORD

Cuma Hutbesi | Aile Hukukunu Muhafaza Etme ve Çocuklara Örnek Olma     PDF

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy