Ebedi aşk yolculuğunda bir ümit ışığı arıyor insanlık… Yolu, GARİB bir zamana düşmüş… Felaket ve helaket asrından geçiyor seyahati… Engin bir denizdeki yoğun karanlıklar içinde debelenip duruyor insanlık. Hayat veren, yön gösteren bir sese, bir nefese hasret…
O, kendi elleriyle oluşturduğu bu kaos dünyasında bunalımlar ve buhranlar içinde kıvranırken, Yüce Rehber’e (sav) ‘SAYGI’nın ifadesi yeniden bir davet yükseliyor Hira’dan… O ruhu yeniden yaşamaya, o heyecanı tekrar duymaya davet ediyor Respect Okulu…
‘Oku! Yaratan Rabbinin adıyla oku!’ diye sesleniyor dünyanın her tarafına…
‘Kur’an’ı yeni indiriliyor gibi okumaya, duymaya ve ondaki ilahî hitabı âdeta geldiği andaki gibi yeniden dinlemeye…
O hitabı Resûl-u Ekrem’den (aleyhissalâtü vesselam) işitiyor gibi, belki Hazreti Cebrail’den, belki Mütekellim-i Ezelî’den dinliyor gibi kutsî bir hale mazhar olmaya…
Ve kendisi tercümanlık edip başkasına dinletmekle Kur’an’ın indiriliş hikmetini bir derece göstermeye (Mektubat) davet ediyor…
Asr-ı Saadet’e, Ceziret-ül Arab’a gitmeye… Hayalen olsun O’nu (aleyhissalâtü vesselam) vazife başında görüp ziyaret etmeye… Ashabıyla tanışmaya çağırıyor.
Bu, sıradan bir davet değil… Beden hapishanesinden kurtulup kalp ve ruhun hayat derecesine yükselmeye bir çağrı… Vahşi duyguları, karınca incitmez melek hassasiyetine çevirme niyeti…
Fırtınalı bir zamanda, Erek Dağı’ndaki mağaraya, Van kalesinin üstündeki kapkaranlık oyuğa, Barla’daki çınarın tepesine konulan tahta kulübeciğe de bir davet bu…
Katran ağacının üstüne bina edilen kapısız, penceresiz, duvarsız evcikte o heyecanı yeniden harlama, bir kere daha tutuşturma gayreti… aşk közünü küllerinden arındırmaya, sevgi korunu alevlendirmeye bir çağrı…
Nur Adam’ın yüreğini yakan coşkun ateşi bir kerecik olsun hissetmeye… Gurbette, hücre hapsinde, onunla birlikte yalnız ve münzevî yaşamaya bir davet… yüz bin adamlar hakkında ölümü ebedi idamdan terhis tezkeresine çevirip samimi bir gönlü yakan aşk bestesine yeniden kulak vermeye davet…
“Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır.” diyerek Şark tarafından bir nurun zuhurunu hep gözleyen o vefalı insanı yeniden anlamaya bir davet…
Bu davetle eş zamanlı bir daveti daha var RESPECT Okulunu; Edirne’deki cami penceresine, Kestanepazarı’ndaki tahta kulübeciğe davet…
Küçücük bir kulübecikte misafir etmek istiyor katılımcılarını… Uzansa, insanın ayakları duvara değecek kadar küçük olan o yere… Banyosu yok, lavabosu yok… Dışarda bir su bidonu var sadece. Fakat bu küçük oda, gönülleri gerçek aşkla doyuracak şekilde herkese hizmet verecek. Mütevazi ve sade bir hayatla gelecek nice hizmetlere işte bu Tahta Kulübe analık yapacak… Bir han gibi işleyecek orası…
Bu tahta kulübeyi dolduran aşk, mana köküyle gidip tâ “Darü’l-Erkam”a dayanıyor. Asr-ı saadetteki saffeti, keyfiyeti, ruhu ve manayı hâl-i hâzıra taşıyor. İmanın, ızdırabın, ümidin ve aşkın birleştiği iklimde etrafına mahzun bir diriliş sadası yayıyor bu aşk.
Davetine icabet edenlerle, bu küçük tahta kulübede fidanlara cansuyu akıtacak Respect dersleri… Semaya ser çekmiş ulu ağaçlar, kökleri zeminin derinliklerine inmiş yüce çınarlar yetişecek belki. Karın, dolunun şiddetinden; tipinin ve boranın yakıp kavuruculuğundan etkilenmeyecek fidanlar… Duyguda, düşüncede, anlayışta, inançta ve hizmette daima coşkun aşk sahibi güller boy atacak. Gecesi sabah aydınlığında, gündüzü Cennet gibi rengârenk fidanlarla dolu bir bahçeye dönecek zamanla…
Musab b. Umeyrler, Asımlar, Hubeybler, Sa’dlar, Hamzalar, Aliler… Aişeler, Fatımalar, Zeynepler… Nice ufuk insanlar yetişecek bu kulübenin aşk bahçesinde.
İnsanlık için büyük hizmetler yapacak olan güzide insanlar kitabilikten taşacak, aksiyonun içinde bulacak rehberlerini. Cenâb-ı Hakk’ı her an görüyor gibi bir tavır ortaya koyan ve onun tarafından görülüyor olmanın mehâbetini üzerlerinde taşıyan Hacı Kemal Erimezler, Mehmet Özyurtlar, Mehmet Ali Şengüller devredecek bu kutsal nöbeti… Arkadan gelen nesiller önlerinde gönülden inanmış, inancını hal ve tavırlarına içirmiş, böyle ciddî insanları örnek alacak… onlar da ciddiyetle yetişecek.
Model insan aradığımızda sadece Saadet Asrı’na, İslâm Tarihi’nin bazı altın kesitlerine ve yakın dönem Hizmet hayatına koşmakta bulduğumuz kahramanlar, bu aşk sevdasını Respect’in bahçesinde yetişen tazecik fidelere, fidanlara bırakacak…
Yoluna ümit bağladığımız gökteki yıldızların izdüşümü aşka pervane gönüller fetret döneminden sonra yeniden dirilecek ve diriliyor… Allah’ın lütfuyla, altın bir nesli filiz ve fideleriyle kaldığı yerden yeniden ve bambaşka heyecanla yeşermeye başlamış bile…
“Boşuna yorulma… iğneyle kuyu kazma! Gelmeyecek Mesih soluklular, Heraklit pazulular…” diyerek ümit kıranların kuruntuları kursaklarında kalmış.
Kendilerine bu aşkı kazandıran gönül insanını sevenler, onun fikirlerine değer verenler; hareketi, hamleyi, gayreti durdurmadan, Allah’ın izni ve inâyetiyle alternatif yollar, yöntemler oluşturarak yola devam ediyorlar… edecekler.
Yüzlerine kapansa da hep dost bildikleri kapılar,
Ülkelerinde besteledikleri aşk şarkıları yarım kalsa da,
Çizdikleri resimleri solsa da,
Döktükleri gözyaşları sel olup aksa da,
Onlar aşklarından bir şey kaybetmedi…kaybetmiyorlar… İnsanlığa ‘SAYGI’ düşüncesiyle hayallerini daha da büyütüyorlar…Zira, bu Âşık u sâdıklar, ne naz biliyor ne de kuruntu tanıyorlar.
Onlar, iradelerinin hakkını vererek Hakk’a kulluğun en ince âdâbına riayet edip gösterişsiz, âlâyişsiz tam bir sebat ve ikdam kahramanı olmak için gayret ediyorlar.
Onlar, Hira’da yakılmış olan bu aşk meşalesini söndürmeden hedefine ulaştırmaya azmetmişler. ‘Siz bitirmeye azmederseniz Allah sizi çoğaltmakta, sizi ikmal etmekte, itmam etmekte ve bu işi bitirmede size yardımcı olacaktır.’ diye gürül gürül sesleniyor onlara o Tahta Kulübe’nin samimi ve mütevazi aşkını taptaze, dupduru gönlünde taşıyan Kutlu İnsan.
“Eğer tutulup kaldırılmayı düşünüyorsanız, dağınıklığınızın giderilmesi ve toparlanmayı düşünüyorsanız bu işe sahip çıkın. İslamın dağınık şemnini bir araya getirin ki Allah da sizi dağınıklıktan kurtarsın, derlenip toparlanmanıza yardımcı olsun ve tutsun sizi tutup kaldırdığınız hakla beraber kaldırsın. Hakkı koyacağı yere koysun. Hak sahiplerini, ihkak-ı hak yapanları hakkı kaldırıp koyduğu yere koysun.”
Evet, eğer tutulup kaldırılmayı düşünüyorsak, dağınıklığımızın giderilmesini arzu ediyorsak bu hayırlı davetlere icap edelim ve onları duyuralım… bu işlere sahip çıkalım…
“Başlamış bir şey. Başlamışı bitirin inşallah. Siz bitirmeye azmederseniz Allah sizi çoğaltmakta, sizi ikmal etmekte, itmam etmekte ve bu işi bitirmede size yardımcı olacaktır.”
* * *
Fikret Kaplan’ın Respect Graduate School’un 9 Eylül’de başlayacak güz dönemi derslerinden Tarihçe Dershanesi ve Hocaefendi’nin Entelektüel Biyografisi derslerine aşağıdaki linklerden ulaşabilir, daha fazla bilgi edinebilir ve kaydolabilirsiniz.
Tarihçe Dershanesi: https://turkce.respectgs.us/risale-ve-hizmet-arastirmalari-merkezi/tarihce-dershanesi/eski-said/
Hocaefendi’nin Entelektüel Biyografisi: https://turkce.respectgs.us/risale-ve-hizmet-arastirmalari-merkezi/hocaefendinin-entelektuel-biyografisi/cocukluk-genclik-ve-edirne-yillari/
Respect’in Risale & Hizmet Araştırmaları Merkezi bünyesinde açılan bütün derslere buradan ulaşabilirsiniz: https://turkce.respectgs.us/risale-ve-hizmet-arastirmalari-merkezi/
