Çocuklar ve Firavun | Nidai’nin kaleminden

Yazar Hizmetten
Yakın gelecekte birçok insan bu günlere dair yazıp çizecek, bugün yaşanan zulümleri enine boyuna anlatacak, filmler-belgeseller çekilecek ve mutlaka bugünlere bir isim de konacaktır…

Şimdilik 2.Firavun devri diyeyim!

Zulüm her zalimin ortak özelliği olmakla birlikte, her zalimin kendine has şeytani fikirleri olur. Çocuklara zulm etmek; en çok da korkularının zebunu olmuş olan ve Hazreti Musa’ya (a.s) zulm eden Firavun’unun ameli olmakla beraber, günümüzde çocuklar ve bebeklere reva görülen eziyetler de çoktan Firavunvari bir soykırıma dönüşmüş durumda!

Çocuk ailenin sembolü, meyvesi, yarınların umudu, geleceğin sözsüz ve rengarenk şiiri, türküsü…

Çocukları susturursanız; gelecek, varlığın içinde kaybolur…

Evet!
Firavun’u firavun yapan da bu düşünce olmalı!
O Firavun, çocukları katl ederek geleceği sadece kendine bağlıyor, kendi sözünün haricinde hiçbir söz duyulmasın, adeta sonsuz varlığın içindeki eşref-i mahluk olan insanı kendi sığ ve aciz dünyasına haps etmeye çalışıyor, tıpkı bütün tiranların istediğini, o bu yolla sağlamayı amaçlıyordu!

Bugünün Firavun’u da her türlü hainliğe başvurarak elde ettiği zulüm saltanatını bırakmayı hiiç düşünmez iken, Yezid’in kucağına bırakılan saltanat misali, bizim Firavun’da; Bilallerin kucağına  adeta tapusu haramzadelerine tahsis edilmiş; Türkiye’yi haram, israf ve zulüm ile yönetme saltanatını miras bırakmanın hesaplarıyla kıvranıyor!

Ne helalin fazileti, ne de haramın rezaleti saymakla bitmiyor ki…

Yediği haram, diploması sahte, ilişkileri menfaat, ameli riya, meşrebi hainlik, vefadan yok nasibi, etrafı dalkavuk şarlatanlarla çevrili Firavun’un, Hakk’a adanmış ihlaslı gönüllere tahammülü olur mu!?

Olmaz, olmadığı için Hakk’ın emrine boyun eğmek yerine iftiraya sığındı, devlet imkanlarını sopa olarak kullandı, adaleti; satılıkların yardımıyla ayağa düşürdü, rahmetim azabımı gececek, İslamiyeti de güncelleyelim diye diye etrafına topladığı makaracılarla beraber münafık kisvesiyle Firavunluğunu aleme ilan ve ıspat eyledi!

Yine çocuklar zulüm görmeye, bebekler annelerinden ayrılmaya, karı kocanın arası açılmaya, yuvalar dağılmaya başladı… Yuvaların dağılması çekirdek ailelerle sınırlı kalmadı tabi… Geniş aile diyeceğimiz boyutlarıyla aynı kandan olan insanlar Firavun’un iftirasıyla kardeşini terörist ilan ve ihbar etti… Safderun anneler giydirilmiş kütükten başka bir şey olmayan birilerinin iftiralarını hakikat zannedip, gurbetteki evlatlarıyla selamı kesti… Dede yadigarı dostluklar gafletin aymazlığıyla ihanete uğradı… Haps edilen mazlumlar türlü işkenceden geçirilip; itiraf et diyerek kırk yıllık kardeşlerine itiraf adı altında iftiralar sıralamaya zorlandı…

Bir milletin aileden başlayan ve en büyük zenginliği olan milli birlik ve beraberliği kaç parçaya bölündü…

Kumar oynamak, insan öldürmek büyük günahtır!
Fakat, fitne ve nifak ile toplumun aile yapısına, ilişkilerine zarar vermek en ağır vebal olsa gerek…

Hazreti Cabir bin Abdullah (r.anh) Allah Rasûlünün (s.a.v) şöyle dediğini rivayet ediyor;

İblis ’in tahtı denizin üzerindedir. Kendisi bu tahtında oturarak ekiplerini insanların arasını bozmaya gönderir. Rapor vermek için şeytanın yanına gelen bir askeri ona şöyle der: Ben falanca adamın peşini bırakmadım, ona hep fitne verdim. Sonunda eşi ile arasını bozup, boşanmalarına sebep oldum.
Bunu duyan İblis bu şeytanı yanına çağırır ve ona sen ne güzelsin der.
Bir başka rivayette ise şöyle demiştir: “Evet, sen ikram ve ödül hak eden birisisin.”
(Müslim: 2813 – 4/2167)

Allah Rasûlünün (s.a.v) buyurduğu üzere İblis en çok yuvaların dağılmasına sevinir!
Çünkü dağılan bir yuva ile, o yuvanın etrafındaki insanlar da perişan olur… Hayatları tamir ve telafi olunmaz acılarla dolar… Manevi dünyası zarar görmüş bir insan hayatın her kademesinde adım atarken zorlanır artık!
Tabiri caizse İblis için, yıkılan bir yuva; şer adına atılmış bir taş, o yıkılan yuvanın etrafındaki insanlar da o taş ile vurulmuş birden fazla, onlarca kuştur!

Bugünün Türkiye’sinde soykırım uygulanan yüzbinlerce ailenin yaşadıklarını düşündüğünüzde… İblis’in ne kadar memnun edildiğini anlamanız hiç zor değildir!

Zindan duvarlarına çarparak!
Damlayan gözyaşlarına karışan;
Ninniler söylüyor eli öpülesi anneler…
Duyan, gören, bilen için ve daha neler!
Üç maymunu oynayan bigâneler ise;
Biraz rahat, biraz da mide ile eyleşmedeler!
İnsanlık nadir rastlanan mücevher artık…
İnsanlığı surette kalmışlara; yazık ki yazık!

Nidai

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy