”Bu Arkadaşların Fıtratı Bu Oyunu Oynamaya Müsait Değil”

Yazar Mizan
KURT-KÖYLÜ BİZİM HAYATIMIZ ASLINDA
 
Günlerden  çarşamba  kurt-köylü oynama günü. Eskiden bayramlar gibi özel günlerde oynardık bu oyunu. Zaman geçtikçe koğuştaki arkadaşların psikolojileri bozulmaya başladı. Bu yüzden moral verici, kafa dağıtıcı farklı programlar yapmaya çalışırdık.  Kurt-köylü oyunu da kalabalık oynanabilen ve dertlerden bizi uzaklaştıran eğlencemizdi. Her şeyi kurala bağlayan bizler kurt-köylü oyununu da çarşamba gününe sabitlemiştik. Akşam yemek yedikten sonra çaylarımızı yudumlarken masaları kenara çekip daire şeklinde sandalyeleri sıralayıp odalara anons geçerdik. Kurt-köylü oyunu oynamak için 20 civarı arkadaş sandalyelere oturur ve bir moderatör eşliğinde oyuna başlardık. Oyunun özelliği 5 kurt bir avcı ve 14 köylüden oluşur. Kurtlar köylü gibi gözüküp köylüleri elemeye çalışır, köylüler de kurtları bulmaya çalışır. Köylüler bir kurt bulunca avcı köylülerin yönlendirmesiyle bir kurt daha elemeye çalışır. Kurtlar iyi organize olursa avcıya köylü eletebilir.
Yani kurtlar ne kadar iyi yalan söyleyerek kendilerini gizler, köylü gibi gözükürlerse kurtlar kazanırdı. Köylüler uyanık olup, iyi sezer yalanı yakalayabilirlerse kurtları bulup eleyebilir ve kazanabilirlerdi.
Sırayla herkes yorum yapar, şahısların davranışları veya konuşmalarından kurtları bulmaya çalışırdık. İhsan diye biri vardı, yalan söylemeyi beceremezdi. Oyun için bile olsa yalan söylemiyordu, öyle bir terbiyeye sahipti. Sıra bana gelince İhsan’a döner “Kurt musun?” diye sorardım. Cevap veremezse kurt olduğunu anlardım köylüyüm derse köylü olduğunu bilirdik. Hayatında oyun için bile olsa yalan söyleyemeyen bu adam maalesef savcı tarafından silahlı terör örgütüne üye olmaktan hapse atılmıştı. Çok uğraştım bu arkadaşa yalan söyletebilmek için ama beceremedim.
Genellikle köylüler kazanırdı çünkü arkadaşların fıtratı bu oyuna uygun değildi. Ne birbirlerini suçlayabiliyorlar ne yalan söyleyebiliyorlardı. Ya yüzleri kızarıyor ya da bir sonraki oyunda söylediği yalanı unutup başka bir şey söylüyor ve açık veriyorlardı. Grupta iki esnaftık biz. Ticaretle uğraştığımız için piyasada her türlü adamla haşir neşir olduğumuzdan oyunda kim kurt, kim köylü daha kolay çözüyorduk. Hayatlarında kandırmaca yalan olmayan bu insanlar o kadar saf, o kadar temizlerdi ki bir oyunda bile sırıtıyordu. Bu oyun biraz da bizdendi, hepimiz sıradan köylüydük ama terörist olarak hayattan elenmiştik. Suç teşkil eden, basit sıradan sebepler delil olarak gösterilmiş hayatlarımız elimizden alınmıştı.
Biz buyduk. Sıradan bir çocuk gibi sıfatlarımızla biz insandık. Öğretmendik, esnaftık, bankacıydık, mühendistik ama sistemsizlik içindeki sistem bizi terörist ilan etmişti. Kurtlar temiz bir toplumda yaşayamayan kirli kafalardı. Yalanlarıyla, temiz bir toplum bireyleri olan bu köylüleri elemeye çalışıyorlar ve her fırsatta sıradan basit köylüleri kurt diye işaret edip toplumdan elemeye çalışıyorlardı. Gerçek kurtları göremeyen toplum, sesi gür çıkan bu kurtların yönlendirmesiyle saf köylüleri ellerinde sopayla kovalıyorlardı.
Gerçek hayatta da böyle değil mi?
*Yukarıda okuduğunuz satırların yazarı Türkiye’deki cadı avının kurbanlarından ismi bizde saklı bir esnaf. İçeride aldığı notları çıkınca yazdı ve bu notların her gün bir bölümünü Samanyoluhaber.com’da yayımlıyoruz.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy