Berat gecesi ve berat günü duası | Hüseyin Yağmur

Yazar Editör

Sevgili dostlar, sırlarla dolu bir günü yaşıyoruz. Berat gecesi ve berat günü..

Elli senelik bir ibadet sevabının kazanılabileceği bir gece.. Hepimize mübarek olsun..

Berat veya beraet, Arapça bir kelimedir. Borçtan kurtulma, temize çıkıp aklanma, ceza veya sorumluluktan kurtulma gibi mânâlara gelir. Berat kandili, Allah’ın ekstra rahmet, lütuf ve mağfiretiyle tecelli ettiği bir gecedir. Bu gecede kullarına af ve bağışlanma kapılarını ardına kadar açtığı; dua eden müminlerin dualarına icabet ettiği, günahlarını affettiği, yapılan ibadetlere başka zamanlara göre kat kat daha fazla mükâfat verdiği bir gecedir.

Berat gecesi ile ilgili hadis-i şeriflere bakıldığında bu gecesinin sağanak sağanak rahmet ve mağfiretle dolu mübarek bir gece olduğu görülmektedir. Bereketlerle dolu bu gecede dualara icabet edilir. Bu gecenin rahmetinden, mağfiretinden istifade edebilmek için kalbin selim olması, kin, nefret, buğz ve düşmanlıktan arınmak gerekmektedir.

Af ve mağfiret gecesi

Bu gecenin içinde neler gizlendiğini ve hangi sırlarla dolu olduğunu Hazreti Âişe’den (radıyallâhu anhâ) rivayet edilen bir hadis-i şeriften öğreniyoruz:  Peygamber Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyuruyor:

Allah Teâlâ Şaban ayının 15. gecesi dünya semasına rahmet, mağfiret ve lütuflarıyla tecelli eder. Tecelli eder de koyunlarının çokluğu ile bilinen Kelb kabilesinin koyunlarının kıllarının sayısından daha çok insanı affeder.” (Tirmizî, savm 39; İbn-i Mâce, ikame 191; Ahmed b. Hanbel, Müsned 6/238)

Berat gecesinden Kur’an’da açıkça bahsedilmese de bazı müfessirlere göre Duhan suresinin başındaki şu ayet-i kerimeler bu geceye işaret ediyor:

{حم} {وَالْكِتَابِ الْمُبِينِ} {إِنَّا أَنْزَلْنَاهُ فِي لَيْلَةٍ مُبَارَكَةٍ إِنَّا كُنَّا مُنْذِرِينَ} {فِيهَا يُفْرَقُ كُلُّ أَمْرٍ حَكِيمٍ} {أَمْرًا مِنْ عِنْدِنَا إِنَّا كُنَّا مُرْسِلِينَ} {رَحْمَةً مِنْ رَبِّكَ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ}

1 – Hâ, Mîm. 2 – Açık olan ve gerçeği açıklayan bu kitaba yemin ederim ki;

3 – Biz onu kutlu bir gecede indirdik. Çünkü Biz haktan yüz çevirenleri uyarırız. Müfessirlerin çoğuna göre “bu mübarek gece” Kadir gecesidir. Bazıları ise bu gecenin Şaban ayının on beşinci gecesi olan Berat gecesi olabileceği üzerinde dururlar.

4-6 – O, öyle bir gecedir ki her hikmetli iş, tarafımızdan bir emir ile, o zaman yazılıp belirlenir. Rabbinden bir rahmet olarak hep resuller göndermekteyiz. Muhakkak ki O, her şeyi hakkıyla işitir ve bilir. (Duhan sûresi, 1-6)

Kur’an’ın Kadir gecesinde indirilmeye başlandığı Kadir suresinde açıkça ifade edilmektedir. Bu konuda kendisine bir soru sorulan Abdullah ibn Abbas, Kur’an’ın iki nüzûlü olduğunu, birisinin levh-i mahfuzdan dünya semasına, diğerinin ise Allah Resûlü’ne indirilmesi şeklinde olduğunu söyler. Ona göre Kur’an Berat gecesi levh-i mahfuzdan dünyaya en yakın semaya topluca indirilmiş ve Kadir gecesinde de Peygamber Efendimiz’e parça parça indirilmeye başlanmıştır.

Hz. Ali efendimizin Celcelutiyye isimli kasidesindeki şu beyit Duhan suresinin sağlam sırlar hazinesi olduğunu ifade ediyor:

55- بِقَافٍ وَنُونٍ ثُمَّ حَام۪يمٍ بَعْدَهَا

وَفِي سُورَةِ الدُّخَانِ سِرّاً قَدْ أُحْكِمَتْ

Kâf, Nun sonra Hâ, Mîm ile (bu mukattaa harflerle başlayan surelerin sırları hürmetine) ve aynı zamanda Duhan suresinde muhkem (sağlam) sır hürmetine bu himayeni gerçekleştir Allahım!

Şaban ayı amellerin Allah’a yükseltildiği bir ay..

Üsame b. Zeyd (radıyallâhu anh) bir gün, Allah Resûlü’ne sordu:“Yâ Resûlallah, başka hiçbir ayda, Şaban ayında tuttuğunuz kadar oruç tuttuğunuzu görmedim. Bunun sebebi nedir?”

Bunun üzerine Efendimiz (sallallâhu aleyhi ve sellem) şu cevabı verdi:

Şaban, amellerin, âlemlerin Rabbi Allah’a yükseltildiği bir aydır. Amellerim Allah’a yükseltilip arzedilirken ben oruçlu olmayı seviyorum.”(Nesâî, savm 70)

İmam Şafii Hazretleri, beş gecede yapılan dualara icabet edileceğine dair kendilerine bir rivayet ulaştığına dikkat çekerek, bu beş gecenin; Cuma, Ramazan ve Kurban Bayramı geceleri, Recep ayının ilk gecesi ve Şaban ayının ortasındaki gece (Berat gecesi) olduğunu söylemiştir. (Münavî, Feyzü’l-Kadir, 3/454; İbn-i Hacer, Telhisu’l-Habîr, 2/80)

Bu kutlu gecede neler yapılması gerektiğini Hz. Ali efendimizin rivayet ettiği şu hadis-i şeriften öğreniyoruz:

Hazreti Ali’den (radıyallâhu anh) rivayete göre, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

Şaban ayının ortasına geldiğiniz zaman, gecesini ibadet ederek gündüzünü de oruç tutarak geçiriniz. Allah o gece güneş batınca dünya semasına rahmet, mağfiret ve lütuflarıyla tecelli eder ve fecir doğana kadar ‘Yok mu benden af isteyen affedeyim; yok mu benden rızık isteyen rızık vereyim; yok mu musibete uğramış olup da derdine derman arayan ona afiyet vereyim. Yok mu şöyle yok mu böyle.’ der.” (İbn-i Mâce, ikame, 191; Ahmed b. Hanbel, Müsned, 2/258)

Bu hadis-i şeriften çokça namaz kılarak, dua ve yakarışlarla Rabbimizden af dileyerek, bütün problemlerimizin çözülmesi için dua ederek bu geceyi değerlendirmenin, yarın da oruç tutarak bu bereketten istifade etmenin tavsiye edildiğini görmekteyiz.

Dua ve yakarışlarıyla bir başka olan Bediüzzaman hazretlerinin Berat gecesi ile ilgili dikkat çeken değerlendirmelerini olduğunu görmekteyiz:
“Beraat Gecesi, bütün senenin kutsî bir çekirdeği ve insanlığın kaderinin programı olması açısından, Kadir gecesi gibi mukaddestir. Kadir gecesinde her bir amelin, okunan Kur’an’ın her bir harfinin sevabı otuz bin olduğu gibi, Beraat gecesinde de yirmi bine kadar çıkar. Bu geceler, elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir. Onun için elden geldiği kadar Kur’ân’la, istiğfar ve salavatla meşgul olmak büyük bir kârdır.”

“Her bir hasenenin Leyle-i Kadir’de otuz bin olduğu gibi, bu Leyle-i Berat’ta her bir amel-i salihin ve her bir harf-i Kur’ân’ın sevabı yirmi bine çıkar. Sair vakitte on ise, şuhûr-u selâsede yüze ve bine çıkar. Ve bu kudsî leyâli-i meşhûrede on binler, yirmi bin veya otuz binlere çıkar. Bu geceler elli senelik bir ibadet hükmüne geçebilir.” (Bediüzzaman Said Nursi, 14. Şua)

Bu kadar çok affa, mağfirete rağmen bu geceden nasipsiz olanlar da var:

Muaz b. Cebel’den (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre, Peygamber Efendimiz (aleyhissalâtu vesselam) şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ, Şaban ayının ortasındaki gece, ayrı hususi bir mağfiret ve rahmet tecellisinde bulunur; müşrik ve (kalpleri düşmanlık hissiyle dolu olup Müslüman kardeşine kin ve nefretle davranan) müşâhin kimseler hariç herkesi affeder.” (Taberanî, Mu’cemu’l-Kebîr, 20/108; Evsat, 7/36; İbn-i Mâce, ikame 191)

Ebû Sa’lebe (radıyallâhu anh) rivayet edildiğine göre, Allah Resûlü (sallallâhu aleyhi ve sellem) şöyle buyurmuştur:

Allah Teâlâ, Şaban ayının ortasındaki gece, ayrı hususi bir mağfiret ve rahmet tecellisinde bulunur: Bu gecede müminleri affeder, kâfirlere mühlet verir, kin ve nefretle hareket edenleri de -bu kötü özelliklerini bırakıncaya kadar- kin ve nefretleriyle baş başa bırakır. (Taberanî, Mu’cemü’l-Kebîr, 22/224; Beyhaki, Sünen-i Suğra, 3/431)

Ramazan’a doğru adım adım yaklaştığımız bu günler aynı zamanda Ramazan ayındaki oruca hazırlanmak için oruç tutulması tavsiye edilen günlerdir. Efendimizin Şaban ayında başka zamanlardan daha fazla oruç tuttuğunu Hz. Aişe annemizden öğreniyoruz:

Hazreti Âişe (radıyallahu anhâ) anlatıyor:

Allah Resulü (sallallâhu aleyhi ve sellem) Şaban ayında bazen oruca öyle devam ederdi ki, ‘Bu ay hiç yemeyecek.’ derdik. Bazen de öyle oruç tutmadığı zamanlar olurdu ki, ‘Bu ay hiç oruç tutmayacak!’ derdik. Ben, O’nun Ramazan dışında bir ayın tamamını oruçlu geçirdiğini görmedim. Herhangi bir ayda da Şaban ayında tuttuğundan daha fazla oruç tuttuğunu görmedim.” (Buhari, savm 52; Müslim, sıyam 175)

 

Bu mübarek gecede neler yapılabilir?

Hadis-i şerifte “gecesinde kıyamda olun” tavsiyesine uyarak çokça namaz kılınabilir. Geçmişte kılamadığı namazları olanlar o namazları kaza edebilirler. Tesbih namazı gibi nafile namazlar kılınabilir.. Özellikle korona virüse yakalanmış hastalar için iki rekat hacet namazı kılıp şifa bulmaları hacet duası yapılabilir..

Çevremizde ve bütün dünyada sıkıntı çeken, ihtiyaç içinde kıvranan, muztar, darda kalmış insanlar için, hiç bir suçu olmadığı halde haksız yere hapislerde tutulan masumlar için,  anne babaları hapislerde olan hasta yavrular için, bu gecenin hürmetine Allah’tan bütün bu sıkıntıların giderilmesi için dua ve niyazda bulunulabilir.

Bütün okuyucularımın Berat Kandilini tebrik ediyor, elli senelik bir ömür sevabına nail olmalarını Rabbimden niyaz ediyorum..

 

Değerli dostlar Efendimizin bu gece okunabilecek bazı dualarını sizlere arz etmek istiyorum.

Efendimizin dilinden dualar

Seyyidül istiğfar

 اللَّهُمَّ أَنْتَ رَبِّي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ خَلَقْتَنِي وَأَنَا عَبْدُكَ وَأَنَا عَلَى عَهْدِكَ وَوَعْدِكَ مَا اسْتَطَعْتُ أَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا صَنَعْتُ أَبُوءُ بِنِعْمَتِكَ وَأَبُوءُ بِذَنْبِي فَاغْفِرْ لِي إِنَّهُ لَا يَغْفِرُ الذُّنُوبَ إِلَّا أَنْتَ

“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin!Senden başka ilah yoktur. Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım.Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz.” (Buhârî, De’avât, 2, 15)

اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى إِخْوَانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ عَدَدَ خَلْقِكَ وَرِضَا نَفْسِكَ وَزِنَةَ عَرْشِكَ وَمِدَادَ كَلِمَاتِكَ

Allahım, Efendimiz Hz. Muhammed (sav) ve Onun nebi ve resûl kardeşleri üzerine, mahlûkatın adedince, Zâtının rızası, Arşının ağırlığı ve kelimelerinin mürekkeplerince salât eyle.

Afıyet duası

اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَافِيَةَ فِي الدُّنْيَا وَالْآخِرَةِ

Allah’ım! Senden dünyada ve ahirette afiyet istiyorum.!

 اللَّهُمَّ إِنِّي أَسْأَلُكَ الْعَفْوَ وَالْعَافِيَةَ فِي دِينِي وَدُنْيَايَ وَأَهْلِي وَمَالِي

Allah’ım! Dinimde ve dünyamda, ailemde ve malımda Senden afv u afiyet istiyorum.

 

اللَّهُمَّ عَافِنِي فِي بَدَنِي اللَّهُمَّ عَافِنِي فِي سَمْعِي اللَّهُمَّ عَافِنِي فِي بَصَرِي لَا إِلَهَ إِلَّا أَنْتَ

Bedenime afiyet ver Allah’ım! Kulağıma afiyet ver Allah’ım!  Gözüme afiyet ver Allah’ım! Senden başka ilah yok Allah’ım!

Şifa duaları      

اَللَّـهُمَّ رَبَّ النَّاسِ، مُذْهِبَ الْبَأْسِ، اِشْفِ أَنْتَ الشَّافِي لَا شَافِيَ إِلَّا اَنْتَ

شِفَاءً لَا يُغَادِرُ سَقَمًا

Ey bütün insanların Rabbi, ey acı ve ızdırapları gideren Allah’ım! Bu hastalığa da şifa ver. Şifa veren ancak Sensin; Senden başka Şâfi yoktur. Öyle bir şifa lütfet ki, hastalıktan hiçbir iz bırakmayacak şekilde olsun.

اللَّهُمَّ إِنِّى أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْبَرَصِ وَالجُنُونِ وَالجُذَامِ وَمِنْ سَيِّئِ الْأَسْقَامِ

Allah’ım! Alaca hastalığı, aklî rahatsızlık, cüzzam illeti gibi marazlardan ve daha bilip bilmediğimiz bütün kötü hastalıkların şerrinden Sana sığınırım.

بِسْمِ اللَّهِ الَّذِي لَا يَضُرُّ مَعَ اسْمِهِ شَيْءٌ، فِي الْأَرْضِ، وَلَا فِي السَّمَاءِ، وَهُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ 

“Ne yerde, ne gökte adının anılmasıyla hiçbir şeyin zarar veremeyeceği Allah’ın ismiyle korunuyorum ki, O Semî’ ve Alîm ’dir.” (Ebu Davud, 5088)

اَللّٰهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَضَلْعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ

Efendimiz sabah akşam 3 defa “Allahım, üzüntüden, tasadan, âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borcun altında iki büklüm olup ezilmekten ve insanların galebe ve tasallutundan Sana sığınırım.” diye dua ederdi.

﴿حَسْبُنَا اللّٰهُ وَنِعْمَ الْوَكِيلُ * نِعْمَ المَوْلَى وَنِعْمَ النَّصيرُ﴾

وَلَا حَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بِاللّٰهِ الْعَلِيِّ الْعَظِيمِ

“Allah bize kâfîdir. O ne güzel vekildir!” “(O) ne güzel mevlâ ve ne güzel yardım edicidir!” Güç ve kuvvet, ancak yüce ve azîm olan Allah’ındır.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ عَذَابِ النَّارِ وَفِتْنَةِ النَّارِ وَعَذَابِ الْقَبْرِ وَشَرِّ فِتْنَةِ الْغِنَى وَشَرِّ فِتْنَةِ الْفَقْرِ وَمِنْ شَرِّ فِتْنَةِ الْمَسِيحِ الدَّجَّالِ *

Allahım, ateşin azabından, ateşin fitnesinden, kabir azabından, zenginliğin şerrinden, fakirlik fitnesinin şerrinden ve Mesih-i Deccal’ın fitnesinin şerrinden Sana sığınırız.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنَ الْقَسْوَةِ وَالْغَفْلَةِ وَالْعَيْلَةِ وَالذِّلَّةِ وَالْمَسْكَنَةِ وَنَعُوذُ بِكَ مِنَ الْفَقْرِ وَالْكُفْرِ وَالْفُسُوقِ وَالشِّقَاقِ وَالسُّمْعَةِ وَالرِّيَاءِ وَنَعُوذُ بِكَ مِنَ الصَّمَمِ وَالْبَكَمِ وَالْجُنُونِ وَالْجُذَامِ وَسَيِّئِ الْأَسْقَامِ

Allahım, kalb katılığından, gafletten, fakirlikten, zilletten ve miskinlikten Sana sığınırız. Fakirlikten, küfürden, fısktan, muhalefet edip düşmanlık çıkarmaktan, başkaları duysun ve görsün diye bir şey yapmaktan Sana sığınırız. Sağırlıktan, dilsizlikten, delilikten, cüzzamdan ve kötü hastalıklardan Sana sığınırız.

اَللّٰهُمَّ إِنِّاَ نَشْكُو إِلَيْكَ ضَعْفَ قُوَّتِنَا وَقِلَّةَ حِيلَتِنَا وَهَوَانِناَ عَلَى النَّاسِ

اَللّٰهُمَّ اٰتِ اَنْفُسَنَا تَقْوَاهَا وَزَكِّهَا أَنْتَ خَيْرُ مَنْ زَكَّاهَا أَنْتَ وَلِيُّهَا وَمَوْلٰيهَا

Allahım, gücümüzün zayıflığını, çaremizin azlığını ve insanlarca önemsenmeyişimizi Sana şikâyet ediyoruz. Allahım, nefislerimize takvâ bahşeyle ve nefislerimizi günahlardan temizle; Sen (onu) temizleyenlerin en hayırlısısın; Sen, onun velîsi ve mevlâsısın.

اَللّٰهُمَّ  إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ زَوَالِ نِعْمَتِكَ وَتَحَوُّلِ عَافِيَتِكَ وَفَجْأَةِ نِقْمَتِكَ وَجَمِيعِ سَخَطِكَ يَا رَحْمٰنُ يَا رَحِيمُ يَا ذَا الْجَلَالِ وَالْإِكْرَامِ يَا حَيُّ يَا قَيُّومُ

Allahım, nimetinin zevalinden, afiyetinin değişmesinden, azabının ansızın gelip-çatmasından ve gazabına sebeb olacak şeylerden Sana sığınırız, ey Rahmân, ey Rahîm, ey Celâl ve İkram Sahibi; yâ Hayy, yâ Kayyûm.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ غَلَبَةِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الْعَدُوِّ وَشَمَاتَةِ الْعِبَادِ *

Allahım, borca batmaktan, düşmanın galebesinden ve kulların, başımıza gelenlerden dolayı sevinmesinden Sana sığınırız.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنَ الْهَمِّ وَالْحَزَنِ وَالْعَجْزِ وَالْكَسَلِ وَالْجُبْنِ وَالْبُخْلِ وَضَلْعِ الدَّيْنِ وَغَلَبَةِ الرِّجَالِ

Allahım, üzüntüden, tasadan, âcizlikten, tembellikten, korkaklıktan, cimrilikten, borcun altında iki büklüm olup ezilmekten ve insanların galebe ve tasallutundan Sana sığınırız.

 

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ قُلُوباً أَوَّاهَةً مُخْبِتَةً مُنِيبَةً فِي سَبِيلِكَ *

Allahım, Senden âh u efgân edip Sana dua dua yalvaran, Sana karşı saygı ile dopdolu olan ve Senin yoluna yönelen kalbler diliyoruz.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالسَّلَامَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالْفَوْزَ بِالْجَنَّةِ وَالنَّجَاةَ مِنَ النَّارِ

Allahım, Senden, rahmetini celbedecek şeyleri, gerçekleşmesi muhakkak olan mağfiretini, her türlü günahtan korunmayı, her türlü iyiliği kazanmayı, Cennet’le serfiraz olmayı ve Cehennem’den kurtuluş dileriz.

 

اَللّٰهُمَّ أَصْلِحْ لَناَ دِينَناَ الَّذِي هُوَ عِصْمَةُ أَمْرِناَ وَأَصْلِحْ لَناَ دُنْيَاناَ الَّتِي فِيهَا مَعَاشُناَ وأَصْلِحْ لَناَ اٰخِرَتَناَ الَّتِي فِيهَا مَعَادُناَ وَاجْعَلِ الْحَيَاةَ زِيَادَةً لَناَ فِي كُلِّ خَيْرٍ وَاجْعَلِ الْمَوْتَ رَاحَةً لَناَ مِنْ كُلِّ شَرٍّ

Allahım, her işimin esası olması itibariyle dinimi ıslah et, içinde geçimim olan dünyayı ıslah buyur, döneceğim yer olan ahiretimi de ıslah et, hayatı, her türlü hayırları artırmama vesile kıl, ölümü de her türlü şerden kurtulup rahata ermeme vesile yap.

اَللّٰهُمَّ أَحْيِناَ مَا كَانَتِ الْحَيَاةُ خَـيْـراً لَناَ وَتَوَفَّناَ إِذَا كَانَتِ الْوَفَاةُ خَيْراً لَناَ

Allahım, Yaşamamız hayırlı olduğu müddetçe bizi yaşat, vefatımız hayırlı olduğunda da bizi vefat ettir.

اَللّٰهُمَّ أَلْهِمْناَ رُشْدَناَ وَأَعِذْناَ مِنْ شَرِّ أنْفُسِناَ *

Allahım, bize, kendimizi bulmayı ilham et. Bizi nefislerimizin şerrinden koru.

 

اَللّٰهُمَّ إِنـَّا نَسْأَلُكَ فِعْلَ الْخَيْرَاتِ وَتَرْكَ الْمُنْكَرَاتِ وَحُبَّ الْمَسَاكِينِ وَأَنْ تَغْفِرَ لَناَ وَتَرْحَمَناَ وَإِذَا أَرَدْتَ فِتْنَةَ النَّاسِ فَتَوَفَّناَ غَيْرَ مَفْتُونٍ *

Allahım, Senden, hayırlı işler yapmayı, kötülükleri terk etmeyi ve fakirleri sevmeyi, bizi bağışlamanı, bize merhamet etmeni ve insanların fitnesini murad buyurduğunda, fitnelere dûçâr olmadan bizi vefat ettirmeni dileriz.

وَنَسْأَلُكَ حُبَّكَ وَحُبَّ مَنْ يُحِبُّكَ وَحُبَّ عَمَلٍ يُقَرِّبُناَ إِلَى حُبّـِكَ 

      Resûlullah (sas), Davud (as)’ın: “Allahım! Senden, Senin sevmeni, Senin sevdiklerinin sevgisini ve beni Senin sevgine yaklaştıracak amelin sevgisini dilerim.” şeklinde dua ettiğini bildirmiştir[1]:

اَللّـهُـمَّ مَتّـِعْناَ بِأَسَمْاَعِـناَ وَأَبْصَارِناَ وَاجْعَلْهُمَا الْوَارِثَ مِنّـاَ وَانْصُرْناَ عَلَى مَنْ ظَلَمَناَ وَخُذْ مِنْهُ بِثَأْرِناَ  

Allahım, gözümüzden ve kulağımızdan bizi yararlandır ve (ölünceye kadar) onları sıhhat ü afiyette kıl. Bize zulmedenlere karşı yardım ihsan eyle ve bize zulmedenden intikamımızı al.

اَللّٰهُمَّ إِنّاَ نَسْأَلُكَ فَوَاتِحَ الْخَيْرِ وَخَوَاتِمَهُ وَجَوَامِعَهُ وَأَوَّلَهُ وَاٰخِرَهُ وَظَاهِرَهُ وَبَاطِنَهُ وَالدَّرَجَاتِ الْعُلَى مِنَ الْجَنَّةِ اٰمِينَ

Allahım, Senden, hayrın başını ve sonunu, en kapsamlı olanlarını, evvelini ve âhirini, açığını ve gizlisini ve Cennet’te en yüksek dereceleri dileriz. Âmin.

اَللّٰهُمَّ نَجِّناَ مِنَ النَّارِ وَنَسْأَلُكَ مَغْفِرَةً بِاللَّيْلِ وَالنَّهَارِ وَالْمَنْزِلَ الصَّالِحَ اٰمِينَ

Allahım, Cehennem ateşinden beni koru. Senden, gece-gündüz mağfiret ve sâlih bir menzil istiyorum, Âmin.

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَعُوذُ بِكَ مِنْ جَهْدِ الْبَلَاءِ وَدَرْكِ الشَّقَاءِ وَسُوءِ الْقَضَاءِ وَشَمَاتَةِ الْأَعْدَاءِ *

Allahım, aile efradının çokluğundan ötürü fakirliğe düşmekten, şekavetin gelip çatmasından, takdirin kötüsünden ve düşmanların başıma gelen şeylere sevinmesinden Sana sığınırız.

اَللّٰهُمَّ يَا مُصَرِّفَ الْقُلُوبِ صَرِّفْ قُلُوبَنَا إِلَى طَاعَتِكَ *

اَللّٰهُمَّ يَا مُقَلِّبَ الْقُلُوبِ ثَبِّتْ قُلُوبَناَ عَلَى دِينِكَ *

Allahım, ey kalbleri evirip çeviren, kalblerimizi taatine doğru çevir.

Ey kalbleri evirip çeviren Allahım, kalbimi dinin üzere sabit kıl.

 

اَللّٰهُمَّ اغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا وَارْضَ عَنَّا وَتَقَبَّلْ مِنَّا وَأَدْخِلْنَا الْجَنَّةَ وَنَجِّنَا مِنَ النَّارِ وَأَصْلِحْ لَنَا شَأْنَنَا كُلَّهُ *

Allahım, bizi bağışla, bize merhamet et, bizden razı ol, bizden kabul buyur, bizi Cennetine koy, Cehennem’den koru ve her halimizi, her işimizi ıslah eyle.

اَللّٰهُمَّ زِدْنَا وَلَا تَنْقُصْنَا وَأَكْرِمْنَا وَلَا تُهِنَّا وَأَعْطِنَا وَلَا تَحْرُمْنَا وَاٰثِرْنَا وَلَا تُؤْثِرْ عَلَيْنَا وَأَرْضِنَا وَارْضَ عَنَّا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ

Allahım, (nimetlerini) artır, eksiltme; bizi yücelt, hor hakir etme; bize lütuflarda bulun, mahrum eyleme; bizi tercih et, başkalarını bize tercih etme; bizi razı et ve bizden razı ol ey merhametlilerin en merhametlisi.

اَللّٰهُمَّ أَعِنَّا عَلَى ذِكْرِكَ وَشُكْرِكَ وَحُسْنِ عِبَادَتِكَ *

Allahım, Seni zikir, Sana şükür ve güzelce ibadet etmemiz için bize yardım et.

اَللّٰهُمَّ أَحْسِنْ عَاقِبَتَنَا فِي الْأُمُورِ كُلِّهَا وَأَجِرْنَا مِنْ خِزْيِ الدُّنْيَا وَعَذَابِ الْاٰخِرَةِ  Allahım, bize, bütün işlerimizin sonunu, akibetini hayırlı kıl. Dünyada rezil olmaktan ve ahiret azabından bizi koru.

اَللّٰهُمَّ اقْسِمْ لَنَا مِنْ خَشْيَتِكَ مَا تَحُولُ بِهِ بَيْنَنَا وَبَيْنَ مَعَاصِيكَ وَمِنْ طَاعَتِكَ مَا تُبَلِّغُنَا بِهِ جَنَّتَكَ وَمِنَ الْيَقِينِ مَا تُهَوِّنُ بِهِ عَلَيْنَا مَصَائِبَ الدُّنْيَا وَمَتِّعْنَا بِأَسْمَاعِنَا وَأَبْصَارِنَا وَقُوَّتِنَا مَا أَحْيَيْتَنَا وَاجْعَلْهُ الْوَارِثَ مِنَّا وَاجْعَلْ ثَأْرَنَا عَلَى مَنْ ظَلَمَنَا وَانْصُرْنَا عَلَى مَنْ عَادَانَا وَلَا تَجْعَلْ مُصِيبَتَنَا فِي دِينِنَا وَلَا تَجْعَلِ الدُّنْيَا أَكْبَرَ هَمِّنَا وَلَا مَبْلَغَ عِلْمِنَا وَلَا تُسَلِّطْ عَلَيْنَا مَنْ لَا يَرْحَمُنَا *

İbn Ömer diyor ki: Resulullah  (sas)’in ashâbı için:

“Allahım, bizimle Sana isyanın arasına girecek ölçüde Senden korkmayı, bizi Cennetine ulaştıracak derecede Sana itaati ve dünya musibetlerini önemsetmeyecek miktarda yakîn ihsan et. (Allahım,) Bizi yaşattığın sürece kulaklarımızdan, gözlerimizden ve kuvvetimizden yararlandır,..

…Ve onları (ölünceye kadar) sıhhat ü afiyette kıl. İntikamımızı bize zulmedenlerin üzerine sal ve bize düşmanlık edenlere karşı bizi muzaffer eyle. Bizleri dinimizle alâkalı musibetlere maruz bırakma, dünyayı en büyük gayemiz, düşüncemiz ve ilmimizin varıp dayandığı son nokta yapma ve bize merhamet etmeyecekleri üzerimize musallat etme.” duasını  okumadan bir meclisten kalktığı pek az olurdu: [2]

 

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ مُوجِبَاتِ رَحْمَتِكَ وَعَزَائِمَ مَغْفِرَتِكَ وَالسَّلَامَةَ مِنْ كُلِّ إِثْمٍ وَالْغَنِيمَةَ مِنْ كُلِّ بِرٍّ وَالْفَوْزَ بِالْجَنَّةِ وَالنَّجَاةَ مِنَ النَّارِ *

Allahım, Senden, rahmetini celbeden şeyleri, gerçekleşmesi muhakkak olan mağfiretini, her türlü günahtan selâmette olmayı, her türlü iyiliğe nâil olmayı, Cennet’i elde etmeyi ve Cehennem’den kurtulmayı dileriz.

 

اَللّٰهُمَّ لَا تَدَعْ لنَا ذَنْباً إِلَّا غَفَرْتَهُ وَلَا هَمًّا إِلَّا فَرَّجْتَهُ وَلَا دَيْنًا إِلَّا قَضَيْتَهُ وَلَا حَاجَةً مِنْ حَوَائِجِ الدُّنْيَا وَالْاٰخِرَةِ هِيَ لَكَ رِضاً إِلَّا قَضَيْتَهَا يَا أَرْحَمَ الرَّاحِمِينَ * 

Allahım, üzerimizde, bağışlamadığın günah, gidermediğin gam ve tasa, ödemediğin borç, rızana uygun dünya ve ahiret ihtiyaçlarından yerine getirmediğin bir ihtiyaç bırakma ey merhametlilerin en merhametlisi.

اَللّٰهُمَّ اٰتِنَا فِي الدُّنْيَا حَسَنَةً وَفِي الْاٰخِرَةِ حَسَنَةً وَقِنَا عَذَابَ النَّارِ *

Hz. Enes (ra) diyor ki: Peygamberimiz (sas) en çok şu duâyı ederdi:

“Allahım, bize dünyada ve ahirette iyilik ver ve Cehennem azabından bizi koru.”[3] Bu duâ Kur’an-ı Kerim tarafından da övülmüş ve bu duayı okuyanların büyük bir kazanç elde edecekleri bildirilmiştir.(Bakara,2,202)

اَللّٰهُمَّ إِنَّا نَسْأَلُكَ مِنْ خَيْرِ مَا سَأَلَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَنَعُوذُ بِكَ مِنْ شَرِّ مَا اسْتَعَاذَكَ مِنْهُ نَبِيُّكَ مُحَمَّدٌ صَلَّى اللّٰهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ وَأَنْتَ الْمُسْتَعَانُ وَعَلَيْكَ الْبَلَاغُ وَلَاحَوْلَ وَلَا قُوَّةَ إِلَّا بـِاللّٰهِ *

Ebu Ümame diyor ki: Peygamberimiz (sas)’in yanında idik.

“Birçok dua ettin, onları ezberleyemedik. Birçok dua daha ettin, onları da ezberleyemedik.” dedik. “Bunların hepsini içine alacak bir dua öğreteyim.” dedi ve şu duayı okudu:

“Allahım, nebîn Hz. Muhammed (sav)’in Senden istediği her hayrı Senden istiyor, yine nebîn Hz. Muhammed (sav)’in Sana sığındığı her şerden de Sana sığınıyoruz. Her hususta yardım adına dayanılan Sen ve mesajını başkalarına ulaştıran Sensin. Güç ve kuvvet ancak Allah’ındır.”[4]

[1] .Tirmizi, Daavât 73.

[2] .Tirmizi, Daavât 80.

[3] .Buhari, Edebü’l-Müfred, 295.

[4] .Tirmizi, Daavât 89.

Hizmetten | Hüseyin Yağmur

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy