Adını Hatırla!

Yazar Mehmet Yıldız

Hani Cengiz Aytmatov’un “Gün Olur Asra Bedel” kitabında anlattığı mankurtlaşma var ya. Yıllar önce okuduğumda anlamakta ve inanmakta zorlanmıştım. Ama son yıllarda yaşadığımız olaylar o korkunç kavramın anlamını ve acısın derinden hissettirdi bana.

Sağımızdan esen rüzgarlar oradan bir şeyler götürdü, solumuzdan esenler rüzgarlar da oradan bir şeyler kopardı. Ancak bu rüzgarların ve fırtınaların en dehşetlisi neye maruz kaldığımızı bilememe idi.

Kalbimizi, ruhumuzu, duygularımızı darmadağın etti esen rüzgârlar. Sevgimiz gitti. Saygımız bitti. Bütün değerler bize elveda dedi. Ruhlar esir edildi. Duygular kalbin zümrüt tepelerinden al aşağı edilip, nefsin pis derelerine itildi. Dostlar düşman, düşmanlar dost edinildi. Yabancılaşmaya zirvelerde yer verildi. İnsanın kendisine, ailesine ve tüm insanlara düşman olması teşvik edildi. Kendinden uzaklaşan insan, başta kendisi ile ve sonra da çevresi ile kavgalı hale geldi. Kısaca her yer mankurtlarla doldu.

Çok eski dönemlerde Kırgızların ve diğer Türk boylarının komşusu olan Juan Juanlar esir aldıkları savaş tutsaklarının saçlarını usturayla kazıdıktan sonra kafalarına yaş deve derisinden bir başlık geçirip çöle salarlarmış. Çöl sıcağında geçen süre içinde kuruyan deve derisi esirin kafasını mengene gibi sıkar, ona korkunç acılar verirmiş. Saçlar, kuruyan deve derisinden başlığın etkisiyle kafatasına doğru gelişir, tutsakların birçoğu korkunç acılara ve kızgın çöle dayanamaz, ölürlermiş. Yaşayanlar ise bilinçlerini yitirirler, hafızaları sıfırlanır silinir, geçmişini, ailesini, obasını, ovasını, köklerini unutur ve nihayet benliklerini yitirirlermiş. Bu, kafası boş, bedenleri sağlam tutsaklar efendilerine köle itaatiyle bağlanırlar, en ağır işlerde çalıştırılırlar, deve çobanı olurlarmış. Yani onlar artık düşünmekten, benlikten uzak bir Mankurt olurmuş. 

Romana göre bu savaşların birinde Kırgız Nayman Ananın oğlu Juan Juan’lara esir düşmüştür. Nayman Ana, uzun bir arayıştan sonra esir oğlunun izini bulmuş ve yollara koyulmuştur.

Nayman Ana oğlunu bulur ama oğlu onu tanımaz. Boş gözlerle bakar annesine. Nayman Ana ne diller döker oğluna kendisini tanıması için ama nafile. Oğlunun gözlerinde en ufak bir sıcaklık yoktur. Nayman Ana vazgeçmez, oğlunun hatırlayabileceği bütün isimleri sayar. Ancak bu arada onu izleyen Juan Juan’lar, Colaman’ın kendine gelme ihtimali karşısında tedirgin olurlar ve ona “Bu kadını öldür! O senin düşmanın” derler. Emri alan Colaman, çektiği yayından fırlayan okla gözünü kırpmadan öldürür annesini.

Gözü Colama’nın gözbebeğinde, susar Nayman Ana. Son bir gayretle, yine oğulcuğunu kurtarma ümidiyle haykırır Colaman’a: “Adını hatırla! Kim olduğunu hatırla! Babanın adı “Dönenbay! Sen ise Colamansın, ben “Nayman Ananım, Ben “Nayman Anayım.”

O günden bu güne ne değişti ki? Nayman Ana? Colaman? Juan Juan? Hayır her şey aynı, insanlık da değişmedi. Değişen sadece takvimler.

Mankurtlaştırma devam ediyor. Kimi zaman devlet Juan Juan oluyor, halkının beynini yıkıyor; kimi zaman aileler çocuklarının, insanlar arkadaşlarının ruhunu çalıyor ve onları bir devrin köleleri haline getiriyorlar.

Değerlerimize düşman edilen nesiller, aile bağlarını kopartan talihsiz idareciler, üç kuruşluk dünya için insanlığın yok olmasına göz yuman, sekülerizmin paletleri altında kalan, karnını doyurmaktan başka derdi olmayan dertsizler, bu yaşlı dünyaya ve biçare insanlığa ne verebilirler ki?

Ancak ne olursa olsun, hayat var oldukça çare de vardır. Ama bizler asla ümitsiz değiliz. karlar eridikçe, kardelenlerin varlığına şahit oluyoruz. Gecenin karanlığı yerini şafak vaktine bırakınca nice yiğitlerin varlığından haberdar oluyoruz. Allah yeryüzünü salihlere miras bırakacağını vadetmiştir. Salahat düşüncesi ergeç bütün dünyada kendisine yer bulacaktır ve insanlar gerçek insanlık ufkunda ferah feza bir hayat telezzüz edeceklerdir.

Neden olmasın ki? Allah vadinden dönmez, yeter ki bizler samimi gönüllerle, gayretkeş ellerle hayata akmaya devam edelim. O çalışmalar, gayretler, adım atmalar birer küçük vesileler olacak ve hayat bahara yeniden uyanacaktır.

Acılarımızı ve umutlarımızı ifade eden şu şiiri birlikte okuyalım mı?

Yine hicran dolu günleri andım,

Yıllar gözyaşına karışıp gitmiş.

Ürperdim ve yerimde kalakaldım,

Dostlar düşmanlarla barışıp gitmiş.

Yüzerken millet derin uykularda,

Kaybolup gitti değerler ard arda…

Kan-ter var mâzinin şakaklarında,

Demir bukağılar ayaklarında;

Acı bir tebessüm dudaklarında;

Ne kızıl bir rûhla çarpışıp gitmiş…

Ufukta hâlâ yer yer karanlıklar,

Ama geceden sonra gündüzler var…

Hazan esmiş, bütün bağlar bozulmuş,

Sararmış yapraklar, çiçekler solmuş,

Yiğit ölmüş, küheylânı yorulmuş,

Koca bir ifritle savaşıp gitmiş.

Dönüp gelse de o çok uzaklarda,

Gözlerim hep hülyâlı şafaklarda…

Bir zamanlar parıldayan o tâçlar,

Tâcdârlara sîne açan yamaçlar;

Altın yamaçlarda zümrüt ağaçlar,

Hicran kervanına ulaşıp gitmiş.

Kıvılcım var, o ürperten sönüşten,

Kıvılcımda mesajlar var dönüşten… (Kırıp Mızrap)

Evet, geceler ızdırap duymasaydı güneşler doğar mıydı?

Yakınlarımızı, canlarımızı, ciğerlerimizi, değerlerimizi, birliğimizi korumak, özümüze dönmek ve Nayman Anaların ıstırabını dindirmek için haykırmak zamanıdır belki.

Adını hatırla!

Kim olduğunu hatırla! Babanın adı Dönenbay…!

Dön artık özüne, Hakk’a dönenlerle beraber. Önce sarıl rahmet ve mağfiret eteklerine sonra da şefkatle merhametle sevgiyle sar muhtaç olan bütün gönülleri en yakınlarından başlamak üzere.

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy