Dilsiz Armonika
Soğuk bir ekim ikindisi
Hapishane duvarında yaşlı bir ceviz ağacı
Tel örgülere düşürdü yaprağını
Adam aldı yerden yaprağı
Bir sağa döndürdü baktı / bir sola
Sonra parmakları arasında
Sigara sarar gibi sardı onu
Sanki suçsuz yattığı günlere batırır gibi
İşledi çökük gözlerinin nurunu
Çöple deldi üzerini…
Üfleyerek konuşmayı seçti adam
Nemli duvara yasladı sırtını
Ve titreyen elleriyle
Kuruyan dudaklarına götürdü
Ceviz yaprağından mızıkayı..
..
Derin derin hıçkıran tiz bir melodi
Sarmıştı sessizliğe boğulan avluyu
Üfleyerek çözüyordu
Gırtlağındaki kör düğümleri
Üfleyerek veriyordu ifadesini
Üfleyerek ağlamayı seçti adam
Ağlıyordu üfleyerek…
Dediler ki sonra;
Ne geleni, ne gideni
Ne soranı vardı aylardır
Neden suçlu, niçin tutuklu bilmiyor
Acısı saklı / düşüncesi yasaklı
Dili kilitli adam…
Yaprağa anlattı derdini belki
İnce bir rüzgar eşlik etti melodiye
Yere bakıştık birlikte
Biz anladık o hazin şarkıyı
Yarasına üfledi
Yaprağı ağlattı
Yaprağı inletti adam.
…
Demir döven bir çekiç gibi
Çınladı gardiyanın sesi
“Paydos bitti!”
Yaprak düştü elinden
Adam doğruldu yerinden
Gün indi bıçak sırtına
Avlu boşaldı.
İçini çekti adam
Nefesi içine battı
Yine bir akşam oldu
Sesini içine sakladı…
H. Yazgi (10.10.2019)
(Suçu bilinmeyen bir mahkum adına)