Ancak Türkiye’nin farkına varması gereken bir nokta var:Güney Afrika’da hukukun üstünlüğü var ve hukuk kuralları oldukça iyi durumda.Türkiye, Hükumetimiz ve istihbarat servisimizi diğerleri gibi kesinlikle satın alınamaz,Hizmet Hareketi mensuplarını ülkemizden kaçırılıp Türkiye de işkence görmelerine müsaade edemez.Anayasamız, hükümetimiz ve yargımız asla buna izin vermeyecek.”
Güney Afrika’nın 130 yıllık medya grunu Independent’ın pazar gazetesi Sunday Independent’te Hizmet Hareketi’nin maruz kaldığı kıyımı anlatan kapsamlı bir makale kaleme alındı.
İşte Sunday Independet gazetesinde yer alan makale’den satır başları:
“Hareketin resmi olmayan rakamlara göre takipçilerinin iki ila beş milyon arasında olduğuna inanılıyor. Gülen bugüne kadar 50’den fazla kitap yayınladı. Gülen hareketi, hümanizmi öğreten ve eğitim ve demokrasiyi savunan (tasavvuf geleneği boyunca) bir İslami mistisizm felsefesine dayanıyor. Küresel bir hareket olan cemaat, kendisini eğitim, sosyal girişim ve dinler arası diyaloga adamış durumda.
Son on yılda Hizmet hareketi, dokuzu Güney Afrika’da olmak üzere 170’ten fazla ülkede 2000’den fazla okul kurdu.
Güney Afrika’daki Türk elçiliği, 2013’ün sonlarına kadar Hizmet okullarının ve Güney Afrika’daki camilerinin gurur verici bir tanıtımcısıydı. Büyükelçi yeni okulların açılışında da kurdeleler kesti ve Güney Afrikalıları Nizamiye Camii’nde Bayram kahvaltısına davet etti.
2013 yılı sonuna kadar (çoğu Gülen hareketine bağlı olduğu iddia edilen) Türk polisi ve savcıları, bazı bakanlar ve çocukları hakkında yolsuzluk soruşturmaları başlattı.
Erdoğan birkaç yüz polis şefini işten atarak ve tutuklatarak misilleme yaptı. Bu noktada, Erdoğan ve Gülen neredeyse birbirlerine karşı savaş ilan ettiler; Erdoğan, Hizmet Hareketini kendine tehdit gördü ve Gülen hareketini ezmek için bir kampanya başlattı.
Devlet darbe girişiminin yaşandığı 2016 yılına kadar Gülen’e yakın TV kanallarını ve gazetelerine elkoymaya, Gülen’le ilişkili işletmelerin varlıklarını ele geçirmeye ve ülkedeki Hizmet okullarını kapatmaya veya devralmaya başladı.
Temmuz 2016’daki darbe teşebbüsü başlamadan bir ay önce, Erdoğan, Gülen Hareketi ile NATOcu subayların çoğunu, özellikle Suriye’ye girmeye muhalif olan askerleri görevden almaya karar vermişti. 15 Temmuzdaki darbe girişimiyle , Erdoğan’ın OHAL ilan etme ve Gülencilerin kitlesel tutuklamalarına ve işkencelerine başlayabilmesi için bahane yarattı. Hareketle ilişkili olduğu varsayılanlara terörist denildi. Hareket F….ö olarak adlandırıldı. Güney Afrika’daki Hizmet okullarının kurdelesini kesen Türkiye büyükelçisi, bu sefer Güney Afrika’daki Gülencilerin peşine düşmeye başladı.
Toplam 217.971 Hizmet hareketi üyesi gözaltına alındı, Türk devleti tarafından 82.842 kişi tutuklandı. Yaklaşık 160.000 kişi devlet kurumlarından atıldı ve 1500 STK kapatıldı. Tutuklananlar arasında çocuklu kadınlarda vardı.
Türkiye Gülen ile bağlantılı olduğunu düşündüğü işadamlarının milyarlarca dolarlık varlıklarına el koydu.Bunlar arasında Güney Afrika’nın Midrand bölgesindeki Nizamiye Külliyesini ve Nelson Mandela Kliniğini kuran tanınmış iş insanı Ali Katırcıoğlu’da var.Katırcıoğlu’nun yaklaşık 4 Milyar dolarına Türkiye el koydu.
Olayların daha da kötüsü, Türk güvenlik güçlerinin alıkonulanlara karşı yürüttüğü işkencenin ölçüsü oldu.
İnsan hakları ihlalleri arasında cinsel işkence, açlık, uykudan mahrum bırakma, elektrik verme, tırnak çıkarma, boğulma, buzlu suya maruz kalma, erimiş plastik damlatma, soğuk ve yüksek basınçlı su hortumu ile keskin ve kuvvet travması da yer alıyor.
Erdoğan Hükümeti dünyanın dört bir yanındaki Hizmet Hareketinin okullarında görev yapan öğretmenleri Türkiye’ye iade etmesi için bazı ülkeleri baskı altına almış ve rüşvet vermiştir. Erdoğan’ın baskısına boyun eğen ülkeler arasında Malezya, Somali, Myanmar, Tayland, Nijerya, Pakistan, Kazakistan, Sudan, Afganistan ve Kamboçya yer alıyor. Pekçok ülkede, Türk istihbaratı, yerel istihbarat teşkilatlarıyla birlikte çalıştı, çoğu öğretmenleri gece vakti evlerinden kaçırıldı. Türkiye’ye vardıklarında gözaltına alındılar ve işkenceye maruz kaldılar.
Afrika Ulusal Konseyi’nde(ANC) bulunan politikacılar, ülkedeki en iyi performansa sahip Hizmet okullarını kapatmak için Türkiye tarafından yoğun bir baskı altında tutuluyor.
Ancak Türkiye’nin farkına varması gereken bir nokta var:Güney Afrika’da hukukun üstünlüğü var ve hukuk kuralları oldukça iyi durumda.Türkiye, Hükumetimiz ve istihbarat servisimizi diğerleri gibi kesinlikle satın alınamaz,Hizmet Hareketi mensuplarını ülkemizden kaçırılıp Türkiye de işkence görmelerine müsaade edemez.Anayasamız, hükümetimiz ve yargımız asla buna izin vermeyecek.”
Haberin İngilizce metni için tıklayınız.