Zor Günlerin İnsanı Mehmet Ali Hocam

Yazar İsmet Macit
web

Aramızdan ayrılıp ebed yurduna gideli 3 yıl oldu…

Efendimize yol arkadaşlığı yapmış, çilenin her türlüsünü beraber yaşamış sahabeler içerisinde Efendimiz‘den (sav) önce vefat etmiş olanlar vardır.

Allah Resulü (sav) bunları bizzat kendi eliyle defnetmiş, hiç unutmamış ve onları her fırsatta yâd ederek vefasını göstermiştir.

Esad ibn-i Zürare (ra) Medine’nin ilk müslümanı idi. Hazreti Musab‘a (ra) Medine’ye geldiğinde sahip çıkmış ve ikinci Akabe biatına Hazreti Musab‘la beraber 72 Medineliyi getirmişlerdi. Ama Baki kabristanı onu bağrına henüz hicretin birinci yılında iken basmıştı. Hikmeti Rabbimde saklı erken bir gidişti onunki…

Sa’d ibn-i Muaz (ra) Hendek’te aldığı yaranın iyileşmemesinden dolayı hicretin beşinci yılında vefat etmişti. Efendimiz’e (sav) Hz Cebrail onun vefatını haber verince mescidinden ona doğru koşarak gitmiş bu telaşını merak eden sahabeye “melekler bizden önce yetişip Hanzala’yı yıkadıkları gibi onu da yıkayıp bizi bu şereften mahrum ederler diye koşuyorum” demişti. 31 yaşında Müslüman olan Hz Sa’d (ra) 37 yaşında şehit olmuş 6 yıllık müslümanlığına ömürlük sadakat sığdırmıştı. Kainatın İftihar Tablosu (sav) onu hiç unutmamış arkadaşlarına her fırsatta onu hatırlatmıştı.

Osman İbn-i Maz’un (ra) ilk müslümanlardandı ve hicretin daha ilk aylarında vefat etmişti. Efendimiz (sav) Baki kabristanına ilk onu defnetmiş ve ondan sonra vefat edenlerin vefatını “Osman’ın diyarına yolladık” diyerek duyurmuştu.

Ve daha niceleri.. Onlar kendi vefatlarından çok Allah Rasulü’nün (sav) ağır yükünü düşünerek “keşke Onun’la (sav) az daha hizmet etseydik” inkisarı ile arkalarına baka baka ahirete yürümüşlerdi belki de.. Ölürken bile dertleri hizmetti..

Her ölüm erkendir ama büyüklerin ölümü sevenlerinin gönlünde çok derin yaralar açıyor. Sırtını dayandığın o muhkem duvar yıkılıyor, savaşta yaslandığın dağ çekiliyor sanki…

Rahmetli Mehmet Ali hocam da öyle zor günlerin kurbanı olarak göçüp gitti aramızdan. Zaten hayatı ahiretin yamaçlarında yaşıyor gibi yaşamıştı. Avrupa’da yıllarca birlikte hizmet ettik, iki kere hacc yaptık. Avrupa insanı ve buradaki gençliğe mefkure aşılamak için çırpınışlarına gözyaşları ile fidanlar yetiştirmesine şahidiz.

Hocaefendi ile mücellet kitaplara sığmayacak hatıraları vardı. ‘Omuzlardaki ağır yük’ diyerek bir hatırasını gözyaşları içinde şöyle anlatırdı: “Hocaefendi’nin arandığı dönemde bir abinin evine misafir olmuştuk. Kaldığımız odanın bir kenarında ufak bir kitaplık vardı. Bir kitap çekti ve okumaya başladı. Kitap bir çizgi romandı. Sonuna kadar okuduktan sonra bana döndü ve şöyle dedi: ‘Mehmet Ali Hocam bu kitapta bir kurtuluş reçetesi anlatılmış. Bir zalim kral tebaasından bazılarını bir kuyuya atmış. Çaresiz beklerlerken içlerinden birisi buradan bizi kurtaracak yolu biliyorum diyerek şu teklifi yapmış. İnsanlardan oluşan bir kule yapacağız ve en altta diğer insanların yükünü taşıyabilecek omuzlar olacak, onların üzerine diğerleri… derken bir çocuk bu insan kulesine tırmanıp kuyudan çıkarak bize yardım getirecek.’ Hocaefendi okuduğu hikayeyi bu şekilde özetledikten sonra bana döndü ve “var mısın Mehmet Ali Hocam en alttaki omuz olmaya” dedi.

Ve o akşam evet Hocam diyen Hizmetin Mehmet Ali Hoca’sı tüm yaşantısı boyunca en ağır yükleri omuzladı ve Hocaefendi’ye arkadaş olmanın hakkını hizmet gönüllülerinin şehadetiyle bihakkın ifa etti…

Hacalet duygusunun kristal heykeli, tam bir Anadolu beyefendisi, hafız-ı Kur’an, dertli sine, gözlerinden yaş eksik olmayan ehl-i kalp insan 11 Temmuz 2021 yılında vefat etti. 1945’te Burdur’da başlayan dünya ve hizmet nöbetini tamamlayıp anlatmaktan usanmadığı ahiret yurduna ve bekadaki dostlarına doğru hicret beldesi Almanya’nın Frankfurt şehrinden yola çıkmıştı.

web

Ona Hizmet ve insanlık zor günler geçirirken bir kurban arifesinde kurban olmak sevenlerinin yüreğine ise ise içli bir ayrılık ağıtı düştü.

Bugün vefatının 3. yıldönümü… Kabri ziyaretçi akınına uğruyor… Avrupa hatta dünyanın dört bir tarafından kabri sevenlerinin hasret gözyaşıyla sulanıyor.

O’na olan hasretimiz yüreklerimizi yangın yerine çevirse de tesellimiz Mehmet Ali Abi sahabevâri yaşantısı ile on binlerce insana örnek olmuş ve nezih yaşantısını hicret beldesinde tamamlayarak Rabbine yürümüştü.

Hz Halid’in (as) vefatından sonra onun için söylenen şu söz ne eksik ne fazla Mehmet Ali Abi için söylense sezadır: “Aşe hamiden ve mate fakiden…Şerefle yaşadı ve bizim kalemizden surlarımızdan kopmuş bir gedik gibi yeri doldurulmayan bir yitik olarak gitti.”

Yaşantısı ve vefası ile bizlere örnek olan Mehmet Ali Hocam için Fatihalarınızı esirgemeyin!

YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy