1,6K
Allahım!
‘Benden mağfiret dileyen yok mu, onu affedeyim ve bağışlayayım.
Rızık isteyen yok mu, onu rızıklandırayım.
Başına bir musibet gelen yok mu, hemen sağlık ve afiyet vereyim.’ dediğin…
Ve Peygamber Efendimiz’in (sallallahu aleyhi ve sellem)’in:
‘Allah Tealâ, Şaban ayının onbeşinci (Berâat) gecesinde -rahmetiyle- dünya semasına tenezzül buyurur, orada tecelli eder ve Kelb Kabîlesi’nin koyunlarının tüyleri sayısından daha çok sayıda günahkârı affeder…Cehennem’den kurtarır…’ (Buhârî, et-Tergîb ve’t-Terhib) buyurduğu bu mübarek gecede ellerimizi kaldırıp Sana yalvarıyoruz…
Büyük Sensin Allahım.
Ey Yüceler Yücesi Allahım, her türlü hamd ü senâ Senin hakkındır ve sabah-akşam tesbîh ile anılmaya layık olan yalnız Sensin.
Âlemlerin Rabbi Yüce Allahım, Sana sonsuz hamd ve şükür, Kâinatın Medar-ı Fahri Efendimize, âline ve ashabına da nihayetsiz salât ü selam ederek Sana el açıyoruz.
Allahım, şayet ismimizi bahtiyar kullarının adlarını kaydettiğin Saidler Divanı’na yazmış isen, o yazıyı orada sabit eyle.
Şayet, talihsiz zavallı kulların adlarının yazıldığı Şakîler Defteri’ne ismimiz yazılmışsa da, bahtına düştük, ismimizi o bahtsızların arasından silip salih kullar zümresine dahil eyle.
Sen Kitab-ı Kerim’inde şöyle buyurdun: “Allah dilediğini siler, iptal eder, dilediğini de sabit bırakır. Bütün kitapların aslı O’nun indindedir.” (Ra’d 19/39)
Ya Rabbi, ikâbından affına sığınırız, gazabından rızana sığınırız, Senden Sana sığınırız. Sen izzet ve celal sahibisin. Zatını sena ettiğin gibi Seni sena etmekten, ululuğuna yaraşır beyanlarla Sana kulluğumuzu sunmaktan ve Sana azametine yakışır sözlerle içimi dökmekten aciziz.
Ey bolca veren, fakat verdikleri ile minnet etmeyen ve başkalarından bir iyiliğe muhtaç olmayan, asla minnet altına girmeyen Allahım!
Ey celal ve ikram sahibi!
Ey kudret ve nimet sahibi!
Hiçbir ilah yok, ancak Sen varsın!
Seni noksan sıfatlardan tenzih ederiz, kemal sıfatlar ile de tavsif ederiz.
Ey ümit edenlerin yanıltmaz yardımcısı/dayanağı!
Ey sığınmak isteyenlerin yegane barınağı!
Ey çığlık çığlığa feryad edenlerin biricik teselli kaynağı!
Ey korkanların güvencesi, yolunu şaşırmışların delili, medet isteyenlerin yardımcısı ve ey merhametlilerin en merhametlisi!..
İlahî! Mükerrem Şaban ayının ortasında, “her türlü hikmetli işin belirlenip yazıldığı ve onaylandığı” şu Beraat gecesindeki büyük tecellin yüzü suyu hürmetine, bizim bildiğimiz veya bilmediğimiz bütün belâları üzerimizden kaldır, def et! (Hata kabilinden olup) sadece Senin bildiğin şeylerimizi bağışla, bizi affeyle. Zira yegane Aziz ve yegane Kerim Sensin!..
Allah’ım, Ümmet-i Muhammed’e dirlik ver! Fikrimizin, ruhumuzun, havl ve kuvvetimizin dağınıklığını Sana şikayet ediyor ve bizi bu durumdan kurtaracak yegane tasarruf sahibinin Sen olduğuna inanıyoruz. Bizi bu durumdan kurtar Allah’ım!
Özellikle de gerek cihanın dört bir yanında, gerekse hayatın her ünitesinde, insanlarla Senin arandaki engelleri kaldırmaya kendini adayan, saylerine terettüb edecek semere itibariyle, Rıza ve rıdvânından başka hiç bir şey hedeflemeyen kardeşlerimizin erkeğiyle kadınıyla dostlarımızın ve gönüldaşlarımızın dağınıklığını gidermeni, yaralarını sarmanı, enis ve celîsleri olmanı, onları her türlü kem göz ve kötü niyetlilerin şerrinden muhafaza buyurmanı, onları kendi gözlerinde mahiyetlerinden daha küçük, ancak temsil ettikleri misyon itibariyle büyük mü büyük göstermeni diliyor ve dileniyoruz.
Ey her şeye gücü yeten Kâdir Rabbimiz!
Bizi kesret dağdağasında boğulmaktan kurtaracak ve vahdet tecellileriyle dirliğimizi sağlayacak yegâne güç sahibi Sensin.
Sırlı alem olan kalplerin anahtarı Senin elindedir.
Dilediğin gibi kalpleri evirip çevirme kudretine sahipsin.
N’olur, kalblerimizi te’lif buyur! Biliyoruz ki, yeryüzünde ne var ne yok, hepsini bu uğurda sarf etsek de iki gönlü te’lif etmeye muvaffak olamayız.
İnsanı yaratan Sen..
Gönüllerin Efendisi de Sensin.
Gönül aynamızı duru eyle ve gönüllerimizi te’lif buyur. Ta birbirimize karşı tevahhuş hissetmeyelim.. birbirimizin enis u celisi olalım.. birbirimizin ayıbını araştırmayalım.. kınayanın kınamasından müteessir olmayalım, övenin övgüsünü üzerimize almayalım.
Ey iyilik ve ikramda bulunan Kerîm Rabbimiz! Bizleri katından bir güçle te’yid buyur…
Ey kullarının dualarına icabet eden Mucîb Allah’ım!
Bizleri, sevdiğin ve râzı olduğun işlere muttali kıl, onları bize sevdir, onları hayata taşımaya ve başkalarına duyurmaya bizleri muvaffak eyle!’
Allah’ım!
Tutuklanan, hapsedilen ve derdest edilen “mescûn” kardeşlerimize;
Tevkif edilen, işinden alıkonulan ve hürriyeti kısıtlanan “mevkuf” kardeşlerimize;
Darda bırakılan, kendisine sebepler üstü bir yardım elinin uzanmasına muhtaç olacak şekilde üzerinde baskı kurulan “muzdarr ” kardeşlerimize;
Gadre ve haksızlığa uğramış , hak ettiği imkanlar zorla elinden alınmıs¸ “mağdur” kardeşlerimize;
Hak etmediği muameleye tabi tutulan ve zalimin gaddar eliyle zulme maruz bırakılan “mazlum ” kardeşlerimize…
Tez zamanda serbest kalmalarını ve hak ettikleri hürriyet ve imkanlara kavuşmalarını lutfieyle
Öyle ki, bu lûtfunun keyfiyeti, Sen’den gayrı “masivadan gelebilecek iyiliklerden müstağni kılacak ölçüde olsun!
Allah’ım! Bir an evvel insanlığı bu salgın afetinden kurtarmanı, hastalara acil şifalar ve yakınlarını kaybedenlere metanet vermeni diliyoruz.
Zemin yüzünün zineti…hem bela ve musibetlere karşı sadaka hükmünde olan Risale-i Nur’un okunması ve hane halkımızla birlikte Kur’an Nurlarıyla meşgul olmak, okumak ve dinlemek suretiyle dua ve iltica zamanı olan bu üç ayları ve musibet zamanını ahiret ve sevap için değerlendirmeyi hepimize nasip eyle ve bu musibeti de alem-i islam hakkında hayırlara kalbeyle… Ve bütün insanlığı her türlü bela, musibet ve salgın hastalıklardan muhafaza eyle…
Yâ Rabbî ve yâ Rabbe’s-Semâvâti ve’l-Aradîn,
Yâ Halıkî ve yâ Halık-ı Küll-i Şey…
Gökleri yıldızlarıyla,
Zemini müştemilâtıyla
Bütün mahlukatı bütün keyfiyatıyla teshir eden kudretinin ve iradetinin ve hikmetinin ve hâkimiyetinin ve rahmetinin hakkı için…
Nefsimizi bize musahhar eyle,
Matlubumuzu bize musahhar kıl.
Kur’ân’a ve imana hizmet için insanların kalplerini Risale-i Nur’a musahhar yap.
Bize ve kardeşlerimize iman-ı kâmil ve hüsn-ü hâtime ver.
Hazret-i Mûsa Aleyhisselâma denizi,
Hazret-i İbrahim Aleyhisselâma ateşi,
Hazret-i Dâvud Aleyhisselâma dağı, demiri,
Hazret-i Süleyman Aleyhisselâma cinni ve insi,
Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma şems ve kameri,
Teshir ettiğin gibi, Kur’an’a ve Risale-i Nur’a kalpleri ve akılları musahhar kıl.
Ve bizi nefis ve şeytanın şerrinden ve kabir azabından ve Cehennem ateşinden muhafaza eyle ve Cennetü’l-Firdevste mes’ut kıl.
Niyazımızın sonunda, dualarımızın kabul edilmesine en büyük vesile olarak gördüğümüz Efendiler Efendisi’ne, âl ve ashabına salat ü selam eylemeni dergâh-ı uluhiyetinden diliyoruz ya Rab!
Amin… Ya Muin! Velhamdülillahi Rabbil alemin…
Z.Hicran Yıldırım