Çağlayan Dergisi, “Vira Bismillah” diyerek 11 Mayıs 2024 tarihinde Almanya’nın Köln şehrinde bir sempozyum düzenliyor. Bu tür programlar neredeyse yaklaşık on yıldır yapılamıyordu. Bu açıdan elbette çok önemli.
Sempozyumun açılış konuşmasını Çağlayan dergisinin Yayın Yönetmeni olan Prof. Dr. İrfan Yılmaz hocamız yapacakmış.
Sempozyuma bildiri gönderen birbirinden değerli, -bir çoğumuzun yakından tanıdığı- çok kıymetli hocalarımız ve ilim erbabı insanlar var.
Moderatörlüğünü Dr. Hasan Ahmet Gökçe’nin yaptığı ilk oturumda Kerim Balcı hocamız; “Felsefi Perspektiften Kültür, Teknoloji, Medeniyet Kavramları” başlığıyla bir bildiri sunacakmış. Onun bu bildirisi hem bizler için hem de gelecek nesillerimiz adına ufuk açıcı olacağından hiç şüphem yok.
Ondan hemen sonra 1966’lı yıllardan bu yana Hocaefendi’ye hem talebe hem de muzahir olmuş elleri öpülesi Abdullah Aymaz hocamız var. O da, “Yakın Dönem Kültür Dünyamızda Aksiyoner Hareketin Oluşumunda İki Külliyat: Risale-i Nur ve Pırlanta Eserler” isimli bir bildiri sunuyor. Onu dinlemek için yaklaşık yedi saatlik yoldan ben de geliyorum.
Aynı oturumda Eski Şifa Üniversitesi’nin rektörü Prof. Dr. Mehmet Ateş “Kültür Mirasımızın Mayası Kur’an” başlığıyla bir bildiri sunacakmış. Kende sahasında önemli bir Kardiyoloji uzmanı olan hocamız tıp literatürüne ‘Ateş Tekniği’ olarak bilinen bir tür kalp ameliyatı geliştirmişti.
İlk oturumun son konuşmacısı ise Dr. Reşit Haylamaz hocamız. O da “Kültür Mirasımızın Oluşumunda Işık İnsan: Efendimiz (SAS)” başlığıyla bir bildiri sunuyor ki, bu sempozyuma bereket katacak bir bildiri olacağından hiç şüphem yok.
Saat 11:45’i gösterirken gençler devreye giriyor ki bence bu da çok önemli. Zira, gençlere; onları gerçekten dinlemek istediğimizi ve yanlarında olduğumuzu hissettirmeliyiz. Onlar da ”Gençlerin Bakış Açısıyla Kültür Mirasımız” başlığıyla bir bildiri sunuyorlarmış.
Öğle arası saatler 12:30 ile 14:30’u gösterirken kültür koşusuna bir mola veriliyor ve bu ara boşlukta “Sanat ve Kitap Sergileri, Kermes” etkinliği devreye giriyormuş. Bu da sempozyuma ayrı bir renk katacaktır eminim.
Öğleden sonra ikinci oturumun moderatörlüğünü Prof. Dr. Mehmet Ateş yapıyormuş. Bu oturumda da en az ilk oturumdakiler kadar kıymetli ilim insanları var. Onlardan ilki, “Kültür Mirasımızı Muhafazada Hukuk ve Adalet” başlıklı bildiriyi sunacak olan Prof. Dr. Osman Kaşıkçı hocamız. Adalete ekmek ve su kadar muhtaç olduğumuz şu günlerde bu bildiri ayrı bir anlam ifade edecektir.
Onun ardından kültürümüzün en önemli ayaklarından biri olan sanat üzerine Dr. M. Refii Kileci hocamız, “Kültür Mirasının Evrensel Dili Olarak Sanat” başlığını taşıyan bir bildiri sunacakmış M. Refii Kileci, batı Avrupa’da yaşayan Hat ve Ebru sanatçılarımızdan birisi olup Rotterdam’daki Avrupa İslam Üniversitesi’nde geleneksel Türk-İslam sanatları alanında ders veriyor.
Bu oturumun üçüncü konuşmacısı ise “Kültür Mirasımızın Taşıyıcısı Olarak Dil” başlığıyla bildiri sunan Dr. Hasan Ahmet Gökçe hocamız. Yeryüzüne dağıldığımız şu günlerde dil üzerine onun söyleyeceklerini can kulağıyla dinlemeliyiz. Zira, bu coğrafyalarda yeni diller öğrenirken kendi dilimizde körelmeler yaşıyoruz.
Bu sempozyumun son bildirisini ise Hilal Akdeniz Hanımefendi sunuyor ki sanırım sunduğu bildirinin önemine binaen son noktayı o koyacak. Onun bildirisi “Yeni Coğrafyalarda Kültür Mirasımızı Muhafaza” başlığını taşıyor ki, bence kendi kültürümüzü muhafaza etme adına onun sunumu da çok önemli.
Kapanış konuşmasını ise Cuma Ömür hocamız yapıyor. Eğer Ahmet Kurucan hocamızın “Hatırdan Satıra-1” isimli kitabını okuduysanız bu ismi hatırlayacaksınız. Kendisi, Hocaefendi’den ders okuyan ve yıllarını Avrupa’da geçiren birisi olup tıpkı ismi gibi Cuma günü bereketinde bir kapanış konuşması yapacaktır inşallah. Rabbim hepsinden razı olsun.
Evet, Nisan 2017’de ilk sayısı yayımlanan Çağlayan, Hizmet Hareketi’nin yarım asrı aşan neşir silsilesinin -şimdilik- son halkası. Bu açıdan kültürel mirasın canlı tutulup yeniden üretilerek nesilden nesle devri vazifesinde, Çağlayan Dergisi mesuliyeti gereği bu sempozyumu organize etti sanırım.
Demem o ki, Hizmet Hareketi’nin bu günkü kıt kanaat imkanlarına rağmen böyle bir gayrete hem manen hem de maddi varlığımızla destek olmak boynumuzun borcu olsa gerek. Sempozyumda görüşmek dileğiyle…
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN