Uluslararası Dil ve Kültür Festivali (IFLC) bünyesinde üç yıldır gerçekleştirilen Ümit Nağmeleri’nin bu seneki Avrupa yolculuğunun son durağı Almanya’nın Başkenti Berlin oldu. Polonya’nın Başkenti Varşova’daki gösteriden sonra Berlin’e geçen Yeryüzü Mirasçıları katılımcılara unutulmaz anlar yaşattı. Berlin ve Varşova’da programa büyük ilgi gösteren sanatseverler zaman zaman duygusal anlar yaşarken zaman zamanda türkülere eşlik etti.
Mustafa Sarıtaş’ın sunduğu programda hüzün ve sevinç bir arada yaşandı. Aylarca hummalı bir şekilde yürütülen çalışmanın sonunda sahne alan genç yetenekler Zülfü Livaneli’nin klasikleşen eseri ‘Merhaba’ ile başladı. Şarkıya çok sayıda izleyici de eşlik etti. Hemen ardından yine Livaneli’den bir eser vardı. Bu kez iki genç ses Kevser ve Kübra ‘Sürgün’ parçasını yorumladı.
Yeryüzü Mirasçıları bu yıl önceki yıllardan farklı olarak etkinliğini skeçlerle zenginleştirdi. Türkiye’nin içinden geçtiği cinnet hali ve hapishaneleri dolduran masumların yaşadıkları sahnelendi. İçinden geçtiğimiz sosyal soykırım sürecinin şahidi olmasak, ‘absürt komedi’ deyip gülüp geçeceğimiz skeçler, seyircilerde acı bir tebessüm bıraktı. Medrese-i Yusufiye konseptinin sahnelendiği tiyatro bölümleri izleyilerden tam not aldı. Özellikle ‘Terörist’ adlı oyunda söylenen şu cümle çarpıcı cümle hafızalara kazındı; ”Hiç bomba atmamış, hiç adam öldürmemiş kişiden terörist mi olur?”
Programın en hüzünlü anlarından biri KHKlı öğretmen Fadime Güler’in vefatından önce yazdığı ‘Elveda’ şiiriydi. Adıyaman’da din kültürü öğretmeni olan Fadime Güler, KHK ile öğrencilerinden koparıldıktan sonra amansız bir hastalık olan kansere yakalanır. Uğradığı zulme hastalığın eklenmesiyle zor günler geçiren Fadime Öğretmen, ruhunun ufkuna yürümeden önce ‘Elveda’ şiirini yazar. Geride gözü yaşlı bir eş ve iki evlat bırakan Elveda şiirini Nurefşan seslendirdiğinde salonda hüzün ve gözyaşı vardı.
Türkiye’nin zengin müzik kültürü geniş bir yelpazede profesyonel sanatçıları aratmayan gençler tarafından icra edildi. Genç yetenekler Grup Yorum’dan ‘Uğurlama’, Manga’dan ‘Dursun Zaman’, Cem Adrian’dan ‘Kül’ eserlerini, büyük bir ustalıkla yorumladı. Almanya’dan Ebubekir, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ‘Bir Yiğit Vardı’ şiirini seslendirdi.
Türkiye’nin renkleri yansıtan eserleri sadece Türkiye kökenliler seslendirmedi. Tanzanya’dan Amin ve Said, Orta Asya’dan Mığtıbek Ümit Nağmeleri’nin kadrosundaydı. Amin, Necip Fazıl Kısakürek’in ‘Bizim Şarkımız’ şiirini, Türkçe Olimpiyatları ve IFLC sahnelerinden yetişen, Mığtıbek ‘Kendine İyi Bak’ diyerek Ahmet Kaya, Said ise ‘İtirazım Var’ şarkısıyla Müslüm Gürses yolculuğuna çıkardı.
Türkiye’nin farklı yörelerinden derlenen türküleri, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin bestelenen eserleri takip etti. Hocaefendi’nin ‘Çıktık Dikenli Yollara, Geriye Dönmeyeceğiz’ şiirini okuyan genç sanatçılar, gecenin finalini Hocaefendi’nin ‘Bir Işık Sun’ isimli eserinden bestelenen ‘Namın Duyulsun’ eseriyle yaptı.
Ümit Nağmeleri’nin sanatın evrensel dili ile sadece şarkı ve türkü icra etmiyor. Hizmet gönüllülerinin içinden geçtiği sosyal soykırım sanat ve müziğin diliyle geniş kitlelere ulaştırmaya çalıştı. Evrensel hukuka göre suç olmayan eylemlerden dolayı özgürlüklerinden mahrum tutsakların içerden yazdıkları özlem ve umut dolu satırlar seslendirildi. Program sonra sahne alan öğrencilere hediyeler verildi.
Yeryüzü Mirasçıları, Avrupa’da Danimarka (Kopenhag), Hollanda (Amsterdam), Fransa (Strazburg), Polonya (Varşova) ve Almanya (Frankfurt ile Berlin) ülkelerinde sahne almış oldu. Ümit Nağmeleri’nin bundan sonraki yolculuğu ABD’de devam edecek.