Uhud Savaşı’nda Allah Resulü’nü (sav) yalnız bırakan münafık ve imanı zayıf bir grup, müminlerden yetmiş kişinin şehit olduğunu duyunca ağızları kulaklarına varmış ve “gitmeselerdi öldürülmezlerdi” diyerek adeta Müslümanların yaralarına tuz basmışlardı.
Kur’an bu cahiliye hırıltılarına cevap vermiş ve bir ayetle onların iflahını kesmişti: “Onlar, oturup kardeşleri hakkında ‘bizi dinleselerdi öldürülmezlerdi’ diyenlerdir. De ki: ‘Eğer sözünüzde doğru iseniz, ölümü başınızdan savın!” (Al-i İmran, 168)
Sonraki ayetlerde ise Allah yolunda öldürülenlerle ilgi şu müjde gelmişti: “Allah yolunda öldürülenleri sakın ölüler sanma! Bilâkis onlar diridirler; Allah’ın, lütuf ve kereminden kendilerine verdik- leriyle sevinçli bir halde Rableri yanında rızıklara mazhar olmaktadırlar. Arkalarından gelecek ve henüz kendilerine katılmamış olan şehit kardeşlerine de hiçbir keder ve korku bulunmadığı müjdesinin sevincini duymaktadırlar. Onlar Allah’tan gelen bir nimet, bir lütuf sebebiyle ve Allah’ın, müminlerin ecrini zayi etmeyeceğinden dolayı sevinç içerisindedirler.” (Al-i İmran, 169-171)
Hizmetten | İsmet Macit