Virüsteki mânâya bakış | Salih Çınar

Yazar Hizmetten

‘’Bir kitabullah-ı âzamdır serâser kâinat,
Hangi harfi yoklasan mânâsı hep Allah çıkar’’
(Recaizade Mahmut Ekrem)

4 aydır dünyanın en önemli gündemi koronavirüs oldu. 120 nanometre çapında,  yüz bin tanesi bile bir araya gelse ancak yaklaşık 1 cm büyüklüğe ulaşabilen bu çok küçük varlık; din, dil, ırk, renk ve hatta zengin-fakir ayırt etmeden bütün insanlığın korkulu rüyası haline geldi. Çıkış sebebi her ne kadar yarasa, yılan ve hatta Çinli bilim insanlarının son raporuna göre Pangolinler olduğu söylense de, şu değişmez bir hakikattir ki musibet ve belaların -ister deprem, ister sel, ister yangın ve isterse de salgın hastalıklar olsun- ilâhî bir ikâz olarak değerlendirilmesi mümince bir bakış açısının gereğidir.

İnanmış bir insan bilir ki kâinatta cereyan eden hiçbir hadise başıboş ve tesadüfî değildir. Her hadise de inanan insanlar için ayrı ayrı pek çok mânâlar, mesajlar vardır. Her insan bu mânâ ve mesajları hemen kavrayamayabilir. Hadiselerin dış yüzüne bakarak sebeplere takılır, iç yüzüne ve perde arkasına bakmak çoğu zaman aklına bile gelmez. Az çok kavrayan insan da sadece kendi acizliği nisbetinde, kendi bakış açısının sınırlılığı ölçüsünde idrak edebilir. Halbuki Allah’ın her bir hadisede nihaî bir gayesi ve pek çok maslahatları olduğu aşikârdır. Nasıl ki Kur’ân-ı Kerim, Allah-u Teâlâ’nın Kelâm sıfatından gelen bir kitap olduğu gibi, Kâinat da Kudret ve İrade sıfatından gelen bir kitaptır. Baştan sona kelime kelime, cümle cümle, sayfa sayfa her parçasıyla okunmaya hazır beklemektedir. Her sayfasına hikmet nazarıyla bakan, eşya ve hadiselerin bir dili olduğunu kavrar, onlardan gerekli ders ve ikâzları alır.

Üstad hazretleri bu kâinat kitabını doğru okumanın önce insanı doğru okumaktan geçtiğini teyit sadedinde: ’’Kâinat büyük bir insan; insan da küçük bir kâinattır’’ der. Öyleyse insan mahiyeti itibariyle kâinatın küçük bir numunesi, fihristi hükmündedir denebilir. Bu itibarla nasıl insan mekânizmasına dışarıdan onun fıtratına aykırı, tâbiatını bozacak, vücut dengesini alt üst edecek temiz olmayan, zararlı, sağlıksız bir şey verilse o insan bedenen ve ruhen sarsıntı geçirir, yatağa düşer; belki de ölümüne sebep olur. Aynen öyle de büyük bir insan olan şu kâinat mekanizmasında Allah’ın koyduğu kanunlardan sapmalar yaşandığında, ’sünnetullah’ denilen tekvini emirlere uyulmadığında, ahlâksızlık, hayasızlık, fuhşiyat ile fıtrat bozulduğunda; haksızlık, adaletsizlik, zulüm ile kâinatın mizan terazisi kırıldığında… bunların neticesinde de farklı farklı afet ve felâketler ile sarsıntı yaşar. Ayetin de işaretiyle: ’’Bir de öyle fitneden sakının ki o, içinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmaz, hepinize şamil olur.’’ (1) buyrulur. Demek ki bu hadise bize gösterdi ki başta insan kendine, sonra da hegomonyası altında bulunan insanlara zulmü, acımasızlığı, vahşiliği o denli artmış olmalı ki, dünya çapında herkes bu bela ve musibete dûçar kaldı.
Gözle görülemeyecek kadar küçük bir varlıkla koca koca ekonomiler sarsıldı, insanlar eve kapandı, ülkeler titredi, dize geldi. Üstad hazretleri bunu, cismi küçük cürmü büyük, varlıklara işareten şöyle der: ’’…bir karınca bir Firavunu,bir sinek bir Nemrud’u,bir mikrop bir cebbarı o intisap kuvvetiyle mağlûp edebildiği gibi,nohut tanesi küçüklüğünde bir çekirdek dahi, dağ gibi heybetli bir çam ağacını omuzunda taşıyabilir.’’(2) bir yönü bu olmakla birlikte, bambaşka bir yönünün de bir takım güzelliklerin, doğumların, değişimlerin olabileceğini de şu ifadelerle dile getirir. Asrın Mütefekkiri: ’’Fırtına, zelzele, veba gibi hadiselerin perdeleri altında gizlenen pek çok mânevî çiçeklerin inkişâfı vardır. Tohumlar gibi neşvünemasız kalan birçok istidat çekirdekleri, zahirî çirkin görünen hadiseler yüzünden sümbüllenip güzelleşir. Güya umum inkılâplar ve küllî tahavvüller,birer manevî yağmurdur.’’ (3) der.
Evet Nemrutları, Firavunları deviren küçük cisimler, aciz, cahil ve zalim insanlara der ki; haddini bil, ölüm var, ahiret var, hesap var, mizan var unutma…

Toprağın altındaki dev ağaçları taşıyan çekirdekler der ki, benim gibi sen de sebeplere riayet et, toprağa değ başını, Allah’a tevekkül et, teslim ol ve sabret… Bak baharda nasıl sümbüllenip meyveler açacak gör…

Dipnotlar:
1-Enfâl Suresi,25
2-2.Şuâ,2.Makam
3-18.Söz,2.Nokta

Salih Çınar

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy