Doğmadan cezaları kesilen çocuklar | Gökhan Bozkuş

Yazar Hizmetten

Her akşamüstü oyuncakçı, camekanından çocuk ellerinin izlerini  siler
Diyor Sunay Akın.

Evet çocuk ellerinin izleri…
Kimselerin duymak istemediği çocuklardan bahsedeceğim sizlere.
Elleri oyuncakcı camekanında değil karanlık ve soğuk hücrelerin demir parmaklarında olan çocuklardan bahsedeceğim.
Emekleyen dizleri yırtılan picamalardan…
Anne dünya burası mı,diyen dudaklardan…
‘Uyanınca çocuk olmalarım var benim’ diyen Edip Cansever acaba görseydi onları uyanmak ister miydi uykusundan
Kimbilir…

Yine başka bir şair Şükrü Erbaş:

“Seni kendimden tanıdım çocuk
Yüreği sürekli çiğnenen bir yol
Gövdesi acılardan acılara köprü
Biraz öfke, biraz umut, çokça onur
Olan kendimden.
Eğildim öptüm yıkık alnından
Uzaktın, kıyamadım sessizliğine
Biraz daha dedim içimden, biraz daha;
Gün olur, onuru güzel çocuk
Acı da yakışır insanın yüreğine…”

Uzak değildi sessiz de değildi bahsedeceğim çocuklar. Ağladıkları zaman azar işitti anneleri. Acıktıkları zaman elllerini kapatıp yüzlerine
Günlerce aylarca ağladı anneleri.
Uzak değildi uzak değillerdi.
Mahallemizde komşumuzdu
Okulumuzda öğretmenimizdi
Hastanemizde doktorumuzdu anneleri…
Heyhat ki sessiz olan onlar değil bizlerdik,bizleriz.
Franz Kafka’dan okumuştum. Çocukların çocuk olmaya zamanları bile yok, diyordu.
Nasıl olsun ki doğar doğmaz kelepçeler takılıyor onlara altın yerine.
Nasıl olsun ki süt yerine anne gözyaşıyla büyüyor bebekler…
Nasıl olsun ki baba sesinden mahrum o minnacık kulaklar…

Şimdilerde SUSKUNLARI oynayan Lal kesilen edebiyat hocam, birçoğunuzun tanıdığı bir isim şöyle yazmıştı bir denemesinde: Bir çocuk ölünce zaman durur ve orada hiçbir acının eskimesi yoktur…

Ah hocam böyle yazdın, yazdın ama farkında değil misin sadece zaman değil vicdanlar da durmuş ve sükut etmekte…
Farkında değil misin henüz doğmadan cezaları kesilmiş olan çocukların…

Eskimiyor acılarım sevgili hocam.Her sabah onların feryatlarıyla uyanıyorum.Anneleri babalarının itilip kakılmasıyla, minik Feridun’un üşüyen bedeniyle uyanıyorum…
Nazım Hikmet gibi
En güzel çocuk
Henüz büyümedi, demeyeceğim.

Zira en güzel çocukları kimseler görmedi,kimseler duymadı.Sizlere onlardan bahsedeceğim. Ve bu sadece bir dibace olacak efendim.Sadece ağıt sadedinde bir giriş…

Aziz Nesin yaşasaydı eğer “Dokuz yaşındayım. Beni, çocuk olmadığıma iyice inandırmışlar. Onun için, Güllü Halanın bahçesinde gizli gizli, suçlu suçlu bakkalcılık oynuyorum.” Dediği çocuğu nazire yaparak hücrelerde gizli gizli , suçsuz suçsuz BABACILIK oynayan çocuklardan bahsederdim.

Gökhan Bozkuş

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy