Haber | Zeynep Çağlaroğlu – Toronto
Fethullah Gülen Hocaefendi’nin vefatı, dünya genelinde geniş yankı uyandırmaya devam ederken, onun mirasını anmak maksadıyla çeşitli ülkelerde etkinlikler düzenleniyor. Bu hafta sonu Kanada’nın kültürel başkenti Toronto’da gerçekleştirilen anma programı, farklı kesimlerden katılımcıları bir araya getirdi.
Dante Alighieri Akademisi konferans merkezinde düzenlenen anma programı, Kanadalı gençlerin girişimiyle gerçekleştirildi. Akademiden sanata, spordan eğitime kadar pek çok alandan yedi yüz kişinin katıldığı etkinlik, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin yaşamını ve insani mirasını anmak ve gelecek nesillere aktarmak amacıyla organize edildi.
“Tahta Kulübeden Aydınlık Geleceğe” başlığıyla sunulan etkinlik, Hocaefendi’nin mütevazı bir Anadolu köyünden dünya çapında tanınan bir dinî lider ve düşünür hâline gelen yolculuğunu sergileyen bir fotoğraf sergisiyle başladı. Sergi, Hocaefendi’nin hayatındaki önemli dönüm noktalarını ve onun liderliğinde gelişen Hizmet Hareketi’nin tarihini gözler önüne serdi.
Hocaefendi ile Geçen Yıllar, Hüznün Derin Kuyularını Bile Gül Bahçesine Çeviren Bir Saadetti
Resmî program, Hocaefendi’nin fikirlerini yakından tanıyan isimlerden Dr. Hasan Ahmet Gökçe’nin açılış konuşmasıyla başladı. Hocaefendi’nin “insan merkezli” yaklaşımını ve bu felsefenin toplumlar üzerindeki etkilerini ele alan Gökçe, Hocaefendi’nin kendisi için bir rehber ve ilham kaynağı olduğunu belirterek, “Hocaefendi ile geçen yıllar, hüznün derin kuyularını bile gül bahçesine çeviren bir saadetti; yokluğu ise bu bahçede esen hafif bir hazan rüzgârı gibi. Onunla paylaştığımız yılların kazandırdığı huzurun, artık aramızda olmayışının tetiklediği hüznün çok ötesinde olduğuna inanıyorum.” cümleleri, dinleyicilere Hocaefendi’nin insani ve entelektüel mirasının derinliklerini yeniden hatırlattı.
Sanatın birleştirici gücü, programın ikinci bölümünde sahneye taşındı. Türk Tasavvuf Musikisi sanatçısı Süleyman Erkişi, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin güftelerinden bestelenen eserlerle sahne aldı. “Hüzünlü Gurbet” ve “Derd-i İsyana Müptelayım Ya Resulallah” gibi parçalar, dinleyicilere “hüzünlü” ve manevi bir deneyim yaşattı. Erkişi’nin salavat ve tekbirler ile noktalanan konseri, salonda yoğun bir duygusal atmosfer oluşturdu.
Hocaefendi’yi En İyi Yansıtan Simgelerden Biri Zarif Çiçekleriyle Meşe Ağacı
Gecenin dikkat çeken bir diğer konuşmacısı, Hocaefendi’nin biyografisini kaleme alan tarih profesörü Dr. Jon Pahl oldu. Pahl, konuşmasında Hocaefendi’nin barış ve diyalog mesajlarını analiz ederek, kendi hayatına olan tesirinden bahsetti. Konuşmasına, 2006 yılında Hizmet gönüllülerinin Philadelphia’da düzenledikleri bir iftar davetine dair hatıralarıyla başlayan Pahl, neredeyse park problemi dolayısıyla reddetmenin eşiğinden döndüğü bu davetin hem profesyonel kariyerinde hem de kişisel ilişkilerinde önemli bir rol oynadığını dile getirdi. Ödüllü yazar, söz konusu iftarın kendisine “en iyi dostlarını”, “en iyi yazılarını” ve “en iyi kitaplarını” kazandırdığını söyledi. Jon Pahl’ün, biyografisini bitirinceye dek Hocaefendi ile tanışmayı ertelediğini ifade ettiği anlar, salonda büyük bir şaşkınlık yarattı. Bu seçimi, objektifliğini korumak adına yaptığını ekleyen Pahl, salondan büyük bir alkış aldı.
Dr. Pahl, konuşmasının sonunda üzerinde çalıştığı son kitabına atıfta bulunarak şu sözleri dile getirdi: “İnsanların manevi yönleri ile bitkiler arasındaki bağı inceliyorum. Uzun ömürlülüğü, dayanıklılığı, heybeti, geniş dalları, gür yaprakları ve zarif çiçekleriyle meşe ağacı, Hocaefendi’yi en iyi yansıtan simgelerden biri.” Bu anlamlı benzetme, salondan yoğun alkış aldı.
Gece boyunca, Hocaefendi’nin insani değerlerini farklı yönlerden ele alan konuşmaların yanı sıra, görseller ve video sunumları da yer aldı. Özellikle genç yazar Gözen Yıldız’ın hazırladığı duygusal video, katılımcılar üzerinde derin bir etki bıraktı.
“Bu Acıyı Birbirimize Sarılarak, Birlikte Ağlayarak Aşacağız!”
Etkinliğin finalinde, Kemal Gülen bir konuşma yaptı. Deneyimli sunucu, Hocaefendi’yi hem “aileden biri” hem bir entelektüel hem de bir Hizmet gönüllüsü olarak üç farklı açıdan ele aldı. Fethullah Hocaefendi’nin hayata dair vizyonunu ve idealizmini, kişisel anılar üzerinden paylaşan sunum, salonda sıcak bir atmosfer yarattı. Kendi çocukluk anılarını da paylaşan Kemal Gülen, Hocaefendi’nin köylerine yapacağı ziyaretlerin heyecanla beklendiğini ve bu ziyaretlerin çocukluğunun unutulmaz anıları arasında yer aldığını dile getirdi. Kemal Gülen, “Hocaefendi’nin ziyarete geleceği duyulunca herkesi bir telaş alırdı. Yapılan hazırlıklar, fırına sürülen yemekler, mayalanan çörekler, şerbetlenen tatlılar görülmeye değerdi. “Küçük Kemal” için Hocaefendi’nin ziyarete gelecek olması; yenilecek tatlılar, içilecek şerbetler, alınacak harçlıklar demekti ve bu paha biçilmez bir şeydi!” cümleleri, davetliler arasında tatlı tebessümlerle karşılandı. Hocaefendi’nin yokluğunun oluşturduğu acıyı ve hüznü, ancak birbirimize her zamankinden daha fazla sarılarak ve birlikte ağlayarak aşabileceğimizin altını çizen Kemal Gülen’in, dinleyicilerden gelen sorularla kurduğu interaktif diyalog, bölümü daha da zenginleştirdi.
Program, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin gençlere hitaben verdiği mesajlardan ilhamla hazırlanan kısa bir filmin gösterimi ve katılımcılara hediye takdimiyle sona erdi.