“Tıpkı on yıl önce olduğu gibi bugün de kamp evindeki halılara abdestsiz basmıyorum”| Zeynep POLAT

Yazar Hizmetten

Yıl 2024…
Sokaklarından bencillik akan, günahın her köşe başını tuttuğu, insanların bir başkasına güvenmekten çekindiği bir dünyaya açtık gözlerimizi. Ülke ülke gezdik biz… Dağıldık yeryüzüne, toprağa serpilmiş tohumlar gibi üstelik. Sürgün, gurbet, hasret, umut, dua sığdırdık ufacık dünyalarımıza.

Zahiren çok şey oldu. Evet, kapandı dost kapıları yüzümüze. Emek emek büyüttüğümüz bahçemize kastettiler. Kestiler suyumuzu ki topraklarımız kurusun, bitmesin o rengârenk çiçekler. Durmasın artık o ağaçlar meyveye. Serptiğimiz tohumlarımız ziyan olup gitsin istediler. Hesaba katmadan gözyaşlarımızın yerde ne güller bitirdiğini…

Ne yetimliğimiz kaldı, ne öksüzlüğümüz bu gurbet ellerde. En son hocamız da gitti. Bizi birbirimize, bizi ablalarımıza emanet ederek üstelik.

Yedi yıldır nadasdaydım ben… Başımı topraktan çıkarıp filizlenecek fırsatı da bunun için gerekli gücü de bulamadım kendimde. Bu benim on yıl sonra yaptığım ilk kamp. O kadar çok duygu varmış ki özlediğim… On yıl önceki kampın aynısını yaşıyorum sanki. Arada on yıl yokmuşçasına… Zihnim öyle berrak ki şimdi. Okuduğum satırları daha önce kaç kez okuduğumu hatırlıyorum.

Tıpkı on yıl önce olduğu gibi bugün de kamp evindeki halılara abdestsiz basmıyorum. Attığım adımların, yediğim yiyeceklerin her biri sevap bana burada. Bunun fikriyatı beni ferahlatıyor, yaralarıma merhem diye sürüyorum çünkü.

Her insanın evi kendi kalbidir. Abla, senin evin ne kadar büyükmüş… Ben bugün buraya gelecek o beş kişiden biri olmanın sevincini yaşıyorum. Biliyor musun abla? Sen bugün önümüze bir kuru ekmek koysaydın da biz çok mutlu olacaktık. Çünkü ben bu evde çayın tebessüm ateşinde demlendiğine, yemeklerin sevgi ocağında piştiğine şahitlik ettim.

Ben burada, bu evde sizlerin arasındayken kendimi ne yetim ne de öksüz gibi hissediyorum. Öğrenci evlerine girer gibi girdim ben bu eve. Havası, atmosferi, duygusu çok tanıdık bir ev. Kendimi tastamam ait hissettiğim o ışık evler var ya, işte o evler…

İçimde kaç karanlık oda aydınlandı, kaç lamba yandı tozlu, köhne dehlizlerimde bilmiyorum. Benim bildiğim ve öğrendiğim en güzel duayı bugün de senin için etmek istiyorum: “Allah senden ebeden ve daimen razı olsun, abla.”

Ya Rabb!
Biz ki senin âciz kullarınız. Zenginin sadakası fakiri zengin edermiş. Bizi bu devirde kimsesiz bırakmayan, hizmet diye diye koşan, heyecan ve helecanını yitirmeyen asrın yüreği yanıklarına katından bir ihsan eyle. Hizmetimizi daim ve kâim eyle.

Bizi burada nasıl bir araya topladıysan mahşerde de, ötelerde de bizleri beraber haşret. Ayrılık imtihanından bu âciz kullarını hem bu dünyada hem de ötelerde emin eyle. Ben, hizmet dairesinde koşan ve senin rızanı arayan bu insanlardan razıyım. Sen de tastamam hepsinden razı ol Ya Rabb!

Âmin.

 

web

Diğer Yazılar

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy