Almanya’da faaliyet gösteren Teutoburg Kültür Derneği, Gütersloh Protestan Kilisesi Cemiyeti ile güzel bir organizasyona imza attı. Gütersloh Matthäus Kilisesi’nde gerçekleştirilen “Tasavvufa Yolculuk- Dervişin Seması” programına 300’ün üzerinde konuk yoğun ilgi gösterdi. Programda, farklı dinlerden insanları ortak noktada birleştiren bir çok etkinlik katılımcılara sunuldu.
Açılış konuşmasını yapan rahibe Erika Engelbrecht, farklı inanç gruplarının birbirlerine aynı göz hizasında tanımalarının ve diyalogda olup beraber çalışmalarının çok önemli olduğunu vurguladı. Rahibe Engelbrecht, düzenlenen programın da bu güzel tanışmaların bir meyvesi olduğunu belirtti.
“İnancın İncileri” isimli kilise grubu Hristiyanlıktaki maneviyat pratiklerini aktarırken, Münster Üniversitesi İslam Araştırmaları Bölümü’nden İlahiyatçı Salih Akkuş, İslam’daki tasavvuf anlayışını ve Sufi’nin yolculuğunu konuklarla paylaştı.
Neyzen Figen Arsu’nun ney dinletisi eşliğinde sahnede Almanca olarak Mesneviden kesitler okundu. Mevlana Celaleddin Rumi’nin hayatı ve mesajı ise bir video ile izleyiciler ile buluştu. Hafız Adem Doğan’ın okuduğu ezan ve Hz. Meryem’i anlatan Kur’an ayetlerinin tilaveti konuklar tarafından ilgi ve sükunet ile dinlenildi.
Programda, Derviş Kadir Dikici seyirciler tarafından büyük ilgiyle seyredilen bir sema gösterisi sundu. Gösteri sonrası izleyiciler Derviş Kadir Dikici’ye Sema ve Mevlevilik üzerine sorularını yönelttiler.
Teutoburg Kültür Derneği ve Gütersloh Protestan Kilisesi Gönüllüleri’nin birlikte hazırladıkları açık büfe ikramlar eşliğinde farklı kültürlerden katılımcılar sohbet imkanı buldu.
Çok olumlu dönüşlerin alındığı programda, Alman bir akademisyen; “Programa gelirken hiç kimseyi tanımama rağmen sanki dostlarım tarafından ağırlanır gibi karşılandım ve kendimi bir bütünün parçası gibi hissettim. Ben farklı inançlar hakkında bilgim olmasına rağmen tasavvufta bu kadar benzerlik olması aslında çekirdekte hepimizin bir olduğunu, farklılıkların ise aslında önemsiz kaldığını hatırlatıyor. Ve şimdi Rumi’nin eserlerine daha farklı bir gözle derinden bakma ihtiyacı doğdu” ifadelerini kullandı.
Farkı bölgelerden gelen katılımcılar benzer bir programın kendi şehirlerinde de yapılmasını arzu ettiklerini belirtti.
