Kapılar tutulmuş neylersin
Neylersin içerde kalmışız
Yollar kesilmiş
Şehir yenilmiş neylersin
Paul Eluard
Yine camın kenarında idi kitaplar. Defteri iki kolunu iki yana açmış bir anne gibi bakıyordu da saksıya çiçek ona şiirler okuyormuş gibi oluyordu. Bilgisayardan Livaneli’den neylersin şarkısı yağıyordu odaya. Paul Eluard’ın o şiirini ne de güzel bestelemişti Livaneli. Bir saatten fazladır gökyüzüne bakıyordu. Gri gökyüzünde bir şeyler arıyor gibiydi. Berlin’de başka rengi görmek zaten düşünülemezdi. Ama seviyordu o griyi. Bana Bir Şarkı Söyle isimli şarkı başlerken bir kuşun geçtiği mısralarla birlite bir kuş kondu odanın tam karşısındaki gül ağacına. Zülfü Livaneli ,
Bana bir şarkı söyle
İçinde hüzün olsun
Bana bir şarkı söyle
İçinde yüzün olsun
Başına kuşlar konsun
Sonunda gurbet olsun
Yare doymamak olsun
Bana bir şarkı söyle
Yare doymamak olsun
Bana bir şarkı söyle
İçinde toprak olsun
Sararmış yaprak olsun
Dillerde bayrak olsun
Bana bir şarkı söyle
Zemheride güller açsın
Ağustos’ta karlar yağsın
Zemheride güller açsın
Ağustos’ta karlar yağsın
derken o gülü ve kuşu düşündü. Güle konan bülbül değil kargaydı. Olsun kuş kuştu dedi içindeki ses. Bastırdı diğer ses, içindeki nahif sesi. Bülbül ile kargayı eş tutamazsın sen. Bir başka ses ayırdı o sesleri. Birkaç gün önce söyleşi yaptığı Bekir Salim’in Reyhani’yi yeniden konuk ettiği iç sesi dağıttı, parçaladı o sesleri
Tohum diye efkarımı ektirdi
Yağmur diye gözyaşımı döktürdü
Mahsul beklemeden çadır söktürdü
Yayladan yaylaya göçer ağlarım
Dağıldı sesler, boyun eğdi karga, tebessüm etti saksıdaki çiçek. Bilgisayardan Zülfü Livaneli çoktan Gözlerin şarkısına geçmişti bile. Ne zaman şarkıyı dinlese “hey gidi günler” nehri akardı içinden. Üniversite yıllarına gider, Kırkalioğlu Apartmanında bakkalın üstündeki o şekilsiz salona gider iki büklüm dizlerinin üzerinde kapının arkasındaki çiçeğin yere düşen yaprağına bakar ve kulağından tutardı hatıralar.
Yutkundu ve kalemi aldı eline. Yazacaktı , yazacaktı ama “Meğer tatlı günler o günlermiş” ezgisi bırakmıyordu onu. Bütün yollar kapanmış da yazma diyordu.
Birkaç kelime yazdı deftere ve çıktı evden.
“Sen yoksun artık bülbül, sesin hâlâ içimde.”
YAZARIN TÜM YAZILARI İÇİN TIKLAYIN