“Safer ayı bela ve musibet ayıdır” sözünün kaynağı nedir? | Halil Şimşek

Yazar Hizmetten

Son bir hafta içinde sosyal medyada pek çok takipçilerimden Safer ayı ile ilgili sorular aldım.

Diyorlar ki: “Safer ayı için ‘bela ve musibet ayı’ demek uygun mudur? Sosyal medyada çok paylaşılanlar arasında böyle yorumlar görüyoruz. Ne derece doğru olduğunu bilemiyoruz. Bazı medyatik hocaların görüşünü de yayınlayan bu yorumculara nasıl cevap vereceğimizi bilemiyoruz? Eğer safer ayında uğursuzluk  varsa hangi sebeplerden dolayı “uğursuz ay” olarak adlandırılmıştır. Bu ayda okuyabileceğimiz dualar var mıdır?”

Evet bu ve buna benzer sorular uzayıp gidiyor.

İlk önce dinimiz İslâm’ı ana kaynaklarından öğrenmemiz gerekir. Bizim için medyatik hocalar değil, ayet ve hadisler ölçüdür. Eğer onların söyledikleri de bu ana kaynaklara uygunsa kabul ederiz. Yoksa  “es  geçeriz.”

İslam’da uğursuz gün ve gece yoktur. Ancak birbirinden daha değerli, daha üstün, şerefli günler ve geceler vardır. Bayram günleri, kandil günleri ve cuma günleri de bunlardandır.

Safer ayı için “bela ve musibet ayı” demek yanlıştır.

İbadetlere tahsis edilmiş faziletli günler mevcutken arzî, semavî afet ve musibetler için uğursuz sayılan gün ve gecelereden söz etmek mümkün değildir.

Böyle bir anlayış, yukarıda bahsettiğim İslâm’ın ana kaynaklarına ve ruhuna da aykırıdır. Bu düşünce tarzı, kimden gelirse gelsin İslam’ın “kulluk terbiyesine” de yakışmaz.

Birer uyarı ve ikaz şeklindeki felaketler başka aylarda olmuyor mu?

Belâ ve musibet meydana geldiğinden dolayı o günleri uğursuz  saymak Peygamber sallallahü aleyhi ve sellem tarafından yasaklanmıştır. Belâ ve musibet o gün ve o aya rast gelmiş olabilir.

Safer ayı hicrî ayların ikincisidir. Muharrem ayı bitiyor, Safer ayı başlıyor.

İslamdan önce, cahiliyye döneminde Safer ayı uğursuz ay olarak tanınıyordu. Bu ayda umre yapmak büyük günahlardandı. Peygamber Efendimiz (sav): “Umre her zaman helaldir.” (Buhari, Hac, No: 777) buyurmak suretiyle bu “uğursuzluk” anlayışını ortadan kaldırmıştır.

Fakat asırlardır uygulanan bir yanlış anlayışın bir anda kaldırılması da kolay değildi. Bu ayda kıyılan nikahların uzun ömürlü olmayacağı, bu ayda yapılan işlerin de uğursuzlukla biteceği tarzındaki yanlış cahiliyye inançları hurafe olarak halk arasında devam etti.

Zararlı medyanın oyuncağı haline gelen, halkın dini inançlarını sömüren çıkarcı kişiler ve “medyatik hocalar„ maalesef dini bilgisi zayıf kişilere zarar veriyorlar.

Bu konuda kesin hüküm Ebû Hüreyre’nin (ra) rivâyetiyle Resûlullah (asm) Efendimiz tarafından şöyle verilmiştir: “İslam’da teşe’üm (uğursuz sayma, kötüye yorma) yoktur. En iyisi tefe’ül (iyiye yorma) vardır. (Buhari, Tıb, 54)

Başka bir pırlanta tavsiyede de “Eşyada uğursuzluk yoktur, Safer ayında uğursuzluk yoktur, baykuşun ötmesinde bir uğursuzluk yoktur.” (Müslim, Selâm, 102) buyurulmak suretiyle İslam’da böyle zararlı bir anlayışın olmadığı kesinlikle belirtilmiştir.

“Rivayetlere göre bu ayda yaşanan çeşitli sıkıntılar yüzünden Araplar safer ayını uğursuz olarak görmeye başlar. Ancak İslamî döneme geçildiğinde bu yanlış algıyı düzeltmek için safer ayına ‘saferü’l-hayr’ ya da saferü’l-muzaffer’denilmeye başlandı.

İlahiyatçı yazar Ahmed Şahin, bir yazısında safer ayını bela ve musibet ayı olarak anmanın caiz olmadığından bahsediyor. Ahmed Şahin Hocaefendi; “İslam’da bir tefe’ül anlayışı vardır, bir de teşe’üm yorumu söz konusudur. Tefe’ül, herhangi bir gün ve vakitten, olay ve görüntüden iyi manalar çıkarmak, teşe’üm ise kötülük ve uğursuzluk yorumları yapmaktır ve teşe’üm caiz görülmemiştir. Bu sebeple safer ayını bela ve musibet ayı olarak yorumlamak bir teşe’ümdür. Teşe’üm ise caiz değildir” diyor.

“Safer ayı uğursuzluk ayıdır” sözü Şiî kültürde yer almaktadır.

Araştırabildiğim kadarıyla bu konuda Sünnî kaynaklarda ciddi bir bilgiye rastlayamadım. Fakat Şiî alimlerden

el-Muhaddis el-Kummî lakabı ile bilinen Abbas b. Muhammed Rızâ el Kummî’nin (v. 1359/1940) Mefâtîhu’l-cinân adlı meşhur dua kitabında bu hususta şu bilgiler yer almaktadır:

 “Safer ayı hakkında; Bil ki bu ay uğursuzluğu ile tanınmaktadır. Uğursuzluğu yok etmek içinde sadaka, dua ve istiâzeden daha güçlü bir şey yoktur. Kim bu ay inecek belâlardan korunmak isterse her gün on defa Muhaddis Feyz el-Kâşânî’nin (v. 1090/1679) ve diğerlerinin naklettiği şu duayı okusun.” deyip bir dua tavsiye eder.

Şii ilim adamı Abbas el-Kummî, Safer ayının başında bu duanın okunması gerektiğini söyler ve duanın ehl-i beytten menkul me’sûr bir dua olduğunu belirtir.

Duayı tavsiye ettikten sonra da Safer ayında meydana gelen bazı tarihi olayları hatırlatır:

Verilen bu tarihi bilgiler Şiî kültürde Safer ayının neden uğursuz kabul edildiğini anlamaya imkân vermektedir:

-Hicri 37. ci senede bu ayın ilk günü Sıffin savaşı başlamıştı.

-Hicri 61. ci senede Hz. Hüseyn’in kesik başı Şam’a getirildi. Benû Ümeyye bugünü bayram ilan etti.

-Hicri 121. ci senede Safer ayının üçüncü günü İmam Zeyd b. Ali b. el-Hüseyn şehid oldu.

-Hicri 50. senede bu ayın 7. ya da 28. günü Hz. Hasan şehid edildi.

(el-Kummî, Abbas, Mefâtîhu’l-cinân, (Hüveydî, Muhammed, Şerhu Mefâtîhi’l-cinân ile birlikte), yy., Dâru’l-melâk, 1415/1995 s. 425- Araştırma Notları/ Review Articles)

 Gökten bela değil, rahmet iner

Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi İlahiyat Fakültesi İslam Hukuku Anabilim Dalı Başkanlığı da yapan Prof. Dr. Tevhit Ayengin de böyle bir anlayışın İslam diniyle bağdaşmadığını söylüyor:

“Gökten bela inmez, rahmet iner. Bela yağdıran bir Allah anlayışı İslam’ın değerleri ile taban tabana zıttır. Rahman ve Rahim olan bir Allah’a bu tür şeyleri atfetmek tamamen yanlıştır. Safer ayını uğursuz olarak niteleme cahiliye devri uygulamasıdır. Ondan şiddetle uzak durmak gerekir.

Safer ayının bela ve musibet ayı olması için bu konuda dikkate alınabilecek sahih delillerin yani ayet ve hadislerin olması gerekir. Böyle bir şey yoktur, aksine mevcut uğursuzluk anlayışını düzelten, onu reddeden ifadeler vardır.”

Safer ayı belâ musibet ayı olmadığı gibi bu ayda gerçekleşen güzel olayların sayısı da az değildir.

Meselâ: Resûlullâh sallallahü aleyhi vesellemin Hz. Hatice ile evlenmesi,

Resûlullah sallallahü aleyhi vesellemin hicret yolculuğuna çıkışı,

Hz. Safiyye ile evlenmesi,

Bir rivayete göre Hz. Ali ve Hz. Fatıma’nın evlilikleri de Safer ayında olmuştur.

Sonuç olarak; Safer ayının normal aylardan olduğunu tespit ettikten sonra; Her ne kadar güvenilir kaynaklarla teyit edilmese de, Safer ayında yapılması uygun bulunan şu duâyı zikredebiliriz:

“Bismillâhirrahmânirrahîm:

Allah’ım; hamd ve şükür Sana mahsustur! Minnetim Sana’dır! Ben Senin kulunum; ve ben bundan dolayı huzurluyum! Nefsimi, dînimi, dünyamı, âhiretimi, işlerimin sonunu ve amelimi Sana emânet ediyorum. Bütün Muhammed (asm) ümmetini Senin gücünün, havlinin, kudretinin ve kuvvetinin şiddetinden, Sana emânet ediyorum! Muhakkak Sen, emâneti koruyansın; hükmü nâfiz olansın; kazâsı gâlib olansın!”
“Yâ Ahkeme’l-Hâkimîn ve yâ Esrae’l-Hâsibîn ve yâ Ekrame me’mûlin ve ecvede mes’ûlin yâ Hayyu yâ Kayyûmu yâ Kadîmü yâ Ferdu yâ Vitru yâ Ehadu yâ Samedu yâ men lem yelid ve lem yûled ve lem yekun lehû küfüven ehad! Yâ Azîzu Yâ Vehhâbu Salla’llâhu alâ hayr-i halkıhî Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecma’în! Âmin!”

Hizmetten | Halil Şimşek

Diğer Yazılar

“Aç açabildiğin kadar sineni ummanlar gibi olsun. Kalmasın alaka duymadığın ve el uzatmadığın bir mahzun gönül”

 

M.Fethullah Gülen

Bu Sesi Herkes Duysun Diyorsanız

Destek Olun, Hizmet Olsun!

PATREON üzerinden sitemize bağışta bulanabilirsiniz.

© Telif Hakkı 2023, Tüm Hakları Saklıdır  |  @hizmetten.com 

Hizmet'e Dair Ne Varsa...

Sitemizde, tercihlerinizi ve tekrar ziyaretlerinizi hatırlayarak size en uygun deneyimi sunmak ve sitemizin trafiği analiz etmek için çerezleri ve benzeri teknolojileri kullanıyoruz. Tamam'a veya sitemizde bulunan herhangi bir içeriğe tıklayarak bu ve benzer çerezlerin/teknolojilerin kullanımını kabul etmiş olursunuz. Tamam Gizlilik Bildirimi

Privacy & Cookies Policy